Beka sorunu
UTKU ŞENSOY 17 Ağustos 1999 Gölcük ardından 12 Kasım Düzce depremiyle Türkiye derinden sarsılmıştı. O dönem deprem tüm Marmara Bölgesi'nde, başkent Ankara'dan İzmir'e kadar geniş b...
UTKU ŞENSOY
17 Ağustos 1999 Gölcük ardından 12 Kasım Düzce depremiyle Türkiye derinden sarsılmıştı. O dönem deprem tüm Marmara Bölgesi'nde, başkent Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilmiş, resmî raporlara göre 17 binden fazla insanımız yaşamını yitirmişti. Tam yaralar sarıldı derken, bu kez 6 Şubat 2023’de Kahramanmaraş’tan 9 saat arayla art arda gelen iki büyük depremle sarsıldık. 7 virgül sekiz ve 7 virgül 5 büyüklüğündeki bu iki deprem, Anadolu’dan Arap yarımadasına uzanan 100 kilometreden uzun bir çatlağa yol açtığı için bu bölgede bilinen tarih boyunca yaşanmış en geniş etkili depreme tanık olduk. Yaklaşık 350 bin km2’lik, Almanya büyüklüğündeki bir alanda son derece yıkıcı etkileri olan bu son depremde, 50 binden fazla insanımız yaşamını yitirirken, Türkiye nüfusunun yüzde 16'sını oluşturan 14 milyon kişi derinden etkilendi. Bölgedeki 11 ildeki 35 binden fazla bina yerle bir olurken, büyüklüğü 6 virgül 7 büyüklüğüne kadar olan 40 bine yakın artçı sarsıntı devam ediyor. Böylesine yıkıcı bir depremin ekonomik ve sosyal etkileri de yıkıcı oldu. Milyonlarca insanımız evlerini, işlerini yitirdi, yerlerinden, yurtlarından oldu, güneydeki sahil kentlerinden Ankara, İstanbul’a kadar yurdun dört bir yanına dağılmak zorunda kaldı. Gerek uluslararası piyasalardaki dalgalanmalardan etkilenen, gerekse içerdeki isabetsiz kararlarla kırılgan bir hale gelen ekonomimiz, bu büyük tahribatın altından kalkmakta hayli zorlanıyor.
[caption id="attachment_404338" align="alignright" width="597"] Derpeme hazır olmalıyız[/caption]
Tablo böylesine vahimken bu kez İstanbul depremi tartışmaları yaşanmaya başladı. TRT’de gerek bilgeden gerekse stüdyodan gerçekleştirdiğimiz saatler süren canlı yayınlarımızda Gölcük depremi sırasında tanıma fırsatı bulduğum Prof. Dr. Naci Görür hoca, son dönemdeki bu kısır tartışmaları sert biçimde eleştirip, “İstanbul’da fay tartışmasını bırakın, deprem tartışmasını bırakın, deprem nerede olacak, nasıl olacak, nereyi etkileyecek, hangi fay kırılacak, bu fay uzun muydu, kısa mı bunları bırakın size ne yahu siz jeolog musunuz, jeofizikçi mi?” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Naci Görür hepimizin tek şeyi bilmesi gerektiğini bunun da, “Marmara’da depremin muhakkak olacağı” gerçeği olduğunun altını kuvvetle çizdi!
O bölgede yaşanacak depremin, sadece İstanbul’la sınırlı olmayacağına dikkat çeken Naci Görür, Çanakkale’den Bursa’ya, Edirne’den Tekirdağ’a kadar çok büyük bir bölgede etkili olacağını savunuyor. Türkiye’nin en önemli ekonomik ana arteri üzerinde yaşanacak böylesine etkili, yıkıcı bir deprem tabii ki de ülkemiz için öncelikli beka sorunudur, varoluş nedenimizdir. Ülkemiz ekonomisinin ekonomik kalbi olan Marmara’da yaşanacak olası bir depremde sadece birkaç yüz bin insanımızı yitirmekle kalmayız, Edirne’den Van’a, Samsun’dan Anamur’a Anadolu’nun her köşesindeki yurttaşımızı derinden etkileyecek çok ağır sonuçları olacaktır.
Böylesine güçlü bir deprem, “ülkemize diz çöktürür, namerde muhtaç eder, ele güne avuç açtırır!” Bu nedenle ivedilikle bir “Afet Bakanlığının” kurulması zorunludur. Eldeki tüm imkanlar seferber edilerek büyük bir bütçeyle desteklenecek bu bakanlığın, liyakat sahibi kadrolarla, gerekli olan tüm önlemleri hızla alması gerekir. Bu bağlamda, İstanbul’a giden tüm finans merkezlerinin yeniden başkent Ankara’daki güvenli bölgelere çekilerek, ekonominin çarklarının büyük bir felaket döneminde işleyebilmesinin sağlanması için, fabrikalardan, ülke için hayati öneme sahip tüm kritik tesislerin ve alt yapının ülkemizin coğrafi koşullarına uygun biçimde güvenli bölgelerde yeniden tesis edilmesi gerekir.
Kaybedecek tek bir saatimiz, günümüz yok, Naci Görür hocanın ifade ettiği gibi, “yol, köprü, tünel, havaalanı hepsi bekleyebilir! Tek önceliğimiz Marmara Depremi olmalı, ülkemiz için asıl beka sorunu budur!”