Başkentliler “İnanç, Felsefe ve Bilim” konferansında buluştu
CEMRE POLAT/ANKARA- Ankara Us Atölyesi tarafından düzenlenen “İnanç, Felsefe ve Bilim: Çatışma mı, Uzlaşma mı, Ayrışma mı?” konferansı, Goethe Enstitüsü ev sahipliğinde gerçekleştirildi. İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Biyolog Prof. Dr. Ergi Deniz Özsoy ve Prof. Dr. Sinan Canan’ın konuşmacı olarak yer aldığı konferansta, dinî inançların bilimle olan bağı üzerine fikir alışverişi yapılırken “evrim teorisi”, “yaradılış teorisi”, “bilim felsefesi”, “din ve din felsefesi” gibi başlıklar üzerinde duruldu. İnanç temelli bakış açılarının bilimle ayrıştığı noktaların irdelendiği konferansın sonunda, konuşmacılar tarafından dinleyicilerin soruları yanıtlandı.
Türkiye’nin bilim ve düşünce dünyasında tanınan isimlerini ağırlayan etkinliğin moderatörlüğünü, Us Atölyesi Kurucusu İbrahim Ağkavak üstlendi. Ağkavak, açılış konuşmasında bu konferansın düzenledikleri programlar arasında en heyecanlan vericilerden biri olduğunu ifade etti.
Canan, “Dünya, farklı düşünce biçimleriyle gelişir”
Hayata ve canlılığa bir biyolog gözüyle bilimsel açıdan baktığını aktaran Prof. Dr. Sinan Canan, konuşmasında “inançlı” kimliğini de koruduğunu söyledi. Dünyanın gelişimini hayat görüşleriyle ayrışan insanların sağlayacağını ifade eden Canan, “Herkesin hayatını bilim, felsefe ve inanç konusunda dünyaya bakış açısı şekillendiriyor. İnsan olmak ciddi bir benlik sorgulamasıyla alakalı. Her insan farklarıyla, farklı düşünce biçimleriyle dünyayı geliştiriyor. Çeşitliliğimizin yarattığı gücün karşısında hiçbir şey duramaz. Zorluklar karşısında farklılıklarımızla duruyoruz. Asıl konu, birlikte daha iyi bir dünyayı nasıl inşa edeceğimiz. Bu farklılıkların bizde yaratacağı zenginliği görebiliriz” diye konuştu.
Herhangi bir din kültürüyle yetişen bireylerin inançlı kimliklerinden kolayca sıyrılamayacaklarını ifade eden Canan, dinin psikolojik boyutunu hatırlattı. Canan, “Dini öğretilerle yetiştirilen insanların bir çırpıda ateist olması kolay bir şey değildir. Türkiye’de İslam kültürü o kadar yerleşmiştir ki ‘inanmıyorum’ diyen insan bile farkında olmadan bir Müslüman olarak düşünmeye devam eder, korkularıyla Allah inancıyla başa çıkmaya çalıştığını fark eder” dedi.
Öztürk, “Din, sorulara cevap verir ama felsefenin amacı sormaya devam etmektir”
“Modernist İslamcı” olarak tanınan Prof. Dr. Mustafa Öztürk, konuşmasında dinlerin felsefe ile çatıştığını vurgulayarak “Felsefe sorgulamaktır, dinde ise sorgulamaya yer yoktur” ifadelerine yer verdi. Öztürk, “Tarih boyunca tartışılmış, kimi zaman canlar alınmış, aforozlar yaşanmış konuları bir arada konuşmanın bir yolu varmış. Din, bizlere adımız gibi peşinen verilir. Dinler teslim olunması gereken dogmatik kurumlardır.
Canlılığı, ne uğruna yaşadığımızı sorgularken felsefenin dediklerine baktım ve dinle çatıştığını gördüm. Dinler telsim olmanızı istiyor, sorgulamayı kabul etmiyor. Dini de felsefeyi de insanın can yakıcı büyük sorunlarına cevap bulacağı iki adres olarak algıladım. İslam ve felsefe yan yana gelecek iki kavram değildir. Din anlamlandırır, dindarı ikna eder; felsefe ise dinin hakikatlerini mutlak saymayandır. Anlam arayışı içindedir ve bunu bulmayı iddia etmez” dedi.
“Dünyanın beğeneceği bir İslam yaratılmaya çalışılıyor”
Günümüzde kutsal kitaplarda bilimsel bilgi arayışının popülist bir yaklaşım olduğunu ifade eden Öztürk, “Bilimle inanç arasındaki dil ve bakış farkı açıkça ortadadır. Dini kitaplardan biyoloji bilgisi çıkartmaya çalışmak iyi niyetle yapılsa da zorlamadır. Kuran’ın içinden bilimsel bilgi çıkartmaya çalışmayı aydınlanma sonrası pozitivistlik akımının dini ezip geçmesinin karşısında yaşanan travmatik bir tepki olarak görüyorum. Burada paradoksal bir durum da var. ‘Kur’an bu da söyleniyor’ derken bilime şeref kazandırıyorlar. Dünyanın beğeneceği bir İslam yaratmaya çalışıyorlar” dedi.
Özsoy, “Din ile bilimin birliği 19’uncu yüzyılda bitti”
Türkiye'de evrimsel biyolojinin doğru anlaşılması ve popülerleşmesinin önemli aktörlerinden birisi olan Prof. Dr. Ergi Özsoy ise 19’uncu yüzyıla kadar din ile bilimin birbirinden beslendiğini ancak bilimsel bilginin ilerlemesiyle beraber günümüzde birbirilerine bir katkı sunmadıklarını ifade etti. İki alanın birbirilerinden ayrı değerlendirilmeleri gerektiğini savunan Özsoy, “İnancı hiçbir zaman bugünkü siyasal çatışmanın zihinsel ortamında görmedim. Bilim ve inancı kendi kıymetleri üzerinden incelemeye çalışıyorum.
Felsefenin ve dinlerin, bilimin doğuşuna çok büyük katkısı vardır. Örneğin: dünya dışı yaşam tartışmaları, atomculardan bu yana süregelen tartışmalardır. Hıristiyanlık, ‘Canlılık bu gezegende olmak zorunda’ görüşü etrafında canlanır ve ‘Dünya insanlar için var olmuştur’ der. Bugünkü dünya dışı yaşama dair problemler dinle bilim arasındaki çatışmaya ve uzlaşma pratiğine dayanıyor. Bilimi doğuran bu birlik 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru yollarını ayırıyor. Şu an dinle bilimi bir araya getirerek bilimsel ilerleme kaydedilemez. Herhangi bir inanç temelli yaklaşımın bilimle pozitif bir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum.
Bilimin dine, dinin de bilime fayda sağlayacağını sanmıyorum. İkisi, birbirileriyle çatışmayan önemli etki ve yargı alanlarıdır. İkisinin de öğretilerini siyasal çatışmalara kurban olmadan kabul etmek gerekiyor” diye konuştu.
Ankara Us Atölyesi
Ankara Us Atölyesi, 2016 yılında İbrahim Ağkavak ve arkadaşlarının gönüllü kitap okuma ve felsefi konuları farklı bakış açılarıyla konuşarak düşünme amacıyla oluşturuldu. Fikrin kıvılcımları farklı mekanlar, kafeler ve oturma alanlarında yapılan irili ufaklı toplantı, konuşma ve buluşmalarla yakıldı. Kurulduğundan bu yana 750’den fazla seminer ve 100’den fazla atölye çalışması gerçekleştirerek Ankara entelektüel dünyasına mütevazı bir katkı sağladı.
Büyük değişimler ve ideolojiler gibi hedeflerin altında ezilmeyen atölye, çalışmalarını düşüncenin ayak izini takip ederek katılımcısından uygulayıcısına Ankara'da bir düşünce ikliminin yeşermesini öncüleyerek devam etmekte.
Bu perspektifte atölye farklı dünya görüşü ve zihin beslenmesine sahip insanların katılımcı olarak bir araya geldiği bir karşılaşma alanı olarak Ankara yerelinde yakaladığı başarıyı ulusal bilinirliğe taşımayı da başardı. Bu sebeple çok çeşitli ideolojik altyapıdan konuşmacı için de fikirlerini özgürce ifade edecek bir ortam olarak gerek akademi gerek edebiyat dünyasından ülkemiz genelinde birçok entelektüel için "açık kürsü" olarak geniş dünya görüşü skalasından insanlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Prof. Dr. Ergi Deniz Özsoy
Ergi Deniz Özsoy 1967 Hannover, Almanya doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nü 1993’te bitirdi. Yüksek lisans ve doktorasını, sırayla 1996 ve 2002’de tamamladı. Doktora deneylerini TÜBİTAK bursu ile Groningen Üniversitesi Genetik Bölümü (Hollanda) gerçekleştirdi.
Doktora sonrasında TÜBİTAK bursiyeri olarak North Carolina State Üniversitesi Genetik Bölümünde çalıştı. Yine ABD California Üniversitesi San Diego’daki Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümünde, 2010 yılında, sekiz ay süreyle Fulbright bursiyeri olarak araştırmalarda bulundu. Sonraki yıllarda North Carolina Üniversitesi Genetik Bölümünde ortak projelerde çalışmaya devam etti.
Uzmanlık alanı olan evrimsel genetik haricinde, evrimsel biyolojinin ve genetiğin tarihi ve felsefesi konularıyla da ilgilenen Özsoy, Ankara’da yaklaşık 25 yıldır yayın hayatını sürdüren “Kebikeç” dergisinin yayın kurulunda. Uzmanlık alanına ilişkin uluslararası nitelikteki yayınlarının yanı sıra evrimsel biyoloji ve genetik konulu kitap çevirileri, çeviri editörlükleri bulunuyor. Halen Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünde çalışıyor.
Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Mustafa Öztürk, 1965'te Giresun'un Keşap ilçesine bağlı Kaşaltı köyünde doğdu. 1983'te Giresun İmam Hatip Lisesi'nden, 1987'de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1987-1999 yılları arasında İçel/Mersin ve Giresun'da öğretmen olarak görev yaptı.
1998'de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Temel İslâm Bilimleri Bölümü tefsir anabilim dalında "Muvaffakuddîn el-Kevâşî: hayatı, eserleri ve tefsirdeki metodu" başlıklı teziyle yüksek lisansını tamamladı. 1999'da Ondokuz Mayıs Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsüne araştırma görevlisi olarak atandı.
2001'de Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı'nda araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2002'de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimler Bölümü tefsir anabilim dalında "Tefsirde Bâtınîlik ve Bâtınî Te'vil Geleneği" isimli teziyle doktor ünvanı aldı ve bu çalışması Kitâbiyât Yayınları tarafından "Kur'an ve Aşırı Yorum" adıyla yayımlandı. 2003 yılında Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir anabilim dalına yardımcı doçent olarak atandı.
2005'te "Kur'an'ın Mu'tezilî Yorumu: Ebû Müslim el-İsfahânî Örneği" isimli eserini yayınlayarak doçent, 2011'de profesör oldu. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Tefsir Anabilim Dalı ve Temel İslâm Bilimleri bölümü başkanı olarak görev yaptı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi akademik kadrosunda da görev alan Öztürk, 2 Aralık 2020'de emekliye ayrıldı.
Prof. Dr. Sinan Canan
1972 yılında Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisans, aynı kurumun Fizyoloji Anabilim Dalı’nda ise doktora eğitimini tamamladı. 2004-2015 yılları arasında çeşitli üniversitelerin tıp fakültelerinde öğretim üyesi olarak çalıştı.
2016 yılından beri Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyeliğinin yanı sıra Nöropazarlama Yüksek Lisans Programı Başkanlığı görevlerine devam ediyor.
2017 yılında İstanbul’da kurduğu eğitim ve araştırma merkezi Açık Beyin ile nörobilim tabanlı bireysel ve kurumsal eğitim geliştirme çalışmalarını sürdüren Sinan Canan, 2019 yılından beri Türkiye Milli Sağlık ve Doğa Bilimleri Derneği (SADE) yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor. Canan, AçıkBeyin adlı Youtube kanalı üzerinden görsel yayınlarını sürdürmekte.
Bunlar da ilginizi çekebilir