24 Temmuz 1908'de ilan edilen II. Meşrutiyet sırasında İstanbul gazetelerinin sansür memurlarını içeri sokmama ve gazetelerini sansüre yollamadan basma kararı vermesi "24 Temmuz Basın Bayramı veya Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü" olarak kutlanıyor. 

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin Türkiye'de güncel siyasi ve ekonomik koşullarda Basın Bayramı kutlaması yapılamayacağını belirterek bu günün artık "Baskı ve Sansürle Mücadele Günü" olarak anılması gerektiğine işaret etti. Bilgin, “Gazetecilik mesleği aleyhine, basın özgürlüğünü artık kısıtlamaktan öte tümüyle yok etmeyi amaçlayan yasal düzenlemelere ‘etki ajanlığı’ başlığını da eklemek üzere listeler oluşturulmasını, siyasi mesajlar verilmesini ve hukukun sopa olarak gösterilmesini reddediyoruz” dedi.

"Etki ajanlığı" düzenlemesi tekrar gündeme getirilmek isteniyor

Bilgin, Türk basınında sansüre son verilmesi nedeniyle yıllarca Basın Bayramı olarak kutlanan 24 Temmuz'un aradan geçen zamana, cumhuriyetin ilanı ve demokrasinin kurulmasına rağmen tekrar sansürle anılmasından duydukları endişeyi dile getirdi. Gazetecilerin ekonomik zorluklar ve sansürün yanında can güvenliğinin de her dönemde olduğu gibi bugün de tehlike altında olduğunu söyleyen Bilgin, bunun son örneği olarak da MHP'nin 154 kişilik listesiyle gazetecileri hedef göstermesi olduğunu ifade etti. Bilgin, “MHP’nin gündeme getirdiği 154 kişilik listesiyle gazetecilik mesleği gereği olayları sorgulayan gazetecilerin hedef göstermesini kabul edilemez buluyoruz. MHP’nin hukuken hesaplaşma iddiasıyla hazırladığı bu isim listesiyle birlikte TBMM gündeminde 9. Yargı Paketi’nden çıkartılmış olan ‘etki ajanlığı’ düzenlemesini de yeniden gündeme getirmesini endişeyle izliyoruz. MHP’yi eleştirmeleri gerekçesiyle gazeteciler hakkında hangi televizyon programlarına katıldıkları, neler söyledikleri veya sosyal medya paylaşımlarındaki ifadeleri gibi ayrıntılarla listeme yapılmasını açıkça basın özgürlüğüne yönelik tehdit olarak değerlendiriyoruz” dedi.

"Gazeteciler sadece olayların görevlerini yapıyor"

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022 günü başkent Ankara’da öldürülmesi olayını sorgulayan, irdeleyen gazetecilerin sadece mesleklerinin gereğini yaptıklarını vurgulayan Bilgin, “Anayasa’nın temel haklar arasında saydığı yaşam hakkı bakımından sokak ortasında işlenmiş bir cinayetin tüm failleriyle açıklığa kavuşturulması yönünde gazetecilik yapılması işimizin doğası gereğidir. Türkiye’nin hukuk devleti ilkesine bağlı kalması gerektiği yaklaşımıyla, bir cinayet soruşturmasında kamuoyunu aydınlatma görevini yerine getirmeye çalıştıkları için gazeteciler hedef gösterilemez.

"Gazeteciler soru sorduğu için suçlu ilan edilemez"

Listedeki isimler hakkında ‘Bölücü, liberal, Marksist, FETÖ’cü yapı elamanları, küresel çeşitli güçlerle ittifak içinde’ ifadelerinin kullanılmasını gazetecilik mesleğinden suç ve gazetecilerden suçlu yaratma çabası olarak görüyoruz. Haber yazdıkları için, televizyon programlarında eleştirel görüşlerini dile getirdikleri için veya gazetecilik mesleğinin temeli olan soru sorma görevini yaptıkları için gazeteciler suçlanamaz, suçlu ilan edilemez” ifadesini kullandı.

Gazeteciler Cemiyeti-2

Amsterdam'da iklim aktivistleri, Hollanda'nın en büyük müzesi Rijksmuseum'un girişini kapattı Amsterdam'da iklim aktivistleri, Hollanda'nın en büyük müzesi Rijksmuseum'un girişini kapattı

Gazeteciler Cemiyeti'nin raporları basının durumunu ortaya koydu

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin, Türkiye’de 24 Temmuz 2023’ten bugüne son bir yıl içerisinde basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri bilançosunda iyileşme gözlenmediğini de hatırlattı.

Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti'nin Türkiye'deki baskı sansür mekanizmasını irdelediği Medya İzleme Raporu 2023, Fay Hattında Medya ve 6 Şubat Depremleri ve Yerel Medyanın Durumu: Hatay İl Raporu gibi çalışmalara atıfta bulunarak yerel medya kuruluşları da dahil olmak üzere medyaya yüklenen sorunların halen çözülemediğine vurgu yaptı. 

"Yerel basın değişen mevzuatla küçüldü"

Bilgin basındaki yapısal sorunların Anadolu Ajansı'ndan yerel basına kadar her kademede yaşandığını belirterek şunları vurguladı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu Ajansı’nın yapısını özerk oluşturmaktaki kararlılığıyla ortaya koyduğu vizyondan tamamen uzaklaşılmıştır. Medya kuruluşları hem ulusal hem yerel ölçekte iktidara biat etmeleri şartıyla devletin finansman olanaklarına kavuşabilmektedir. Bu kapsamda Türkiye’nin sıkıntılı ekonomik koşullarıyla birlikte yasal mevzuat değişiklikleriyle Anadolu’da yerel basın kuruluşları adeta yok oluşa mahkûm edilmiştir. Yerel medya, ‘Ya 40 katır ya 40 satır’ misali ya diğer yerel kuruluşlarla birleşme ya da yayın hayatını sonlandırma durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Memleketimizde demokrasiyi yeşertecek medyada çoğulculuğu ve çok sesliliği sağlayacak her türlü olumlu olanaklar ve maddi koşullar günden güne yok olmaktadır.”

Bayram etkisi yaratacak olumlu değişim yaşanmadı

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, bu 24 Temmuz’da da “Basın Bayramı” denilebilecek herhangi bir olumlu gelişme yaşanmadığını vurguladı ve “Ne yazık ki ülkemizin en köklü basın meslek örgütü olarak kuruluş yılımız olan 1946’dan bu yana 24 Temmuzlarda gazetecilik mesleği ve gazetecilerin olumsuz çalışma koşullarında bayram etkisi yaratacak herhangi bir değişimi neredeyse hiç yaşamadık. Artık bu değişimi yaşayabilmemiz için tüm basın özgürlüğü savunucularını ve meslektaşlarımızı ortak mücadelemizi büyütmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.

Editör: Ahmet Çağatay Bayraktar