Cemre Polat
Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden Gülten Akın’ın hayatını, mücadelelerini ve şiir serüvenini tanıkların gözünden ele alan “Gülten” belgeseli, Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde izleyicilerle buluştu.
Belgesel gösteriminin ardından Gülten Akın’ın hayatı, belgeselin yapım süreci, gazetecilik pratiklerinin belgeselciliğe katkıları ve filmin yaratım süreçlerinin tartışıldığı "Belgesel Çalışmalarda Gazetecilik Pratikleri" başlıklı söyleşi gerçekleşti. Moderatörlüğünü gazeteci Erhan Karadağ’ın üstlendiği söyleşinin konukları, belgesel danışmanlarından gazeteci Yaşar Taşkın Koç ve yönetmen Sefa Sarı oldu.
Gazeteciler Cemiyeti üyeleri, çok sayıda basın mensubu ve sanatseverin katıldığı etkinlik, Basın Evi'nden fizikî ve Zoom üzerinden çevrim içi izlendi.
Gülten Akın: Şair, aydın, aktivist
Söyleşide, modern şiirin önemli isimlerinden Gülten Akın’ın toplumun dönüşüm süreçlerindeki duruşu, politik mücadeleleri, şiirlerindeki insani duyarlılığın hatırlatıldığı belgesel filmin, Akın’ı sadece bir şair olarak değil; aydın, aktivist, anne, dilci ve avukat kimlikleriyle de derinlemesine tanıtmayı hedeflediği vurgulandı.
Belgeselin yaratıcıları, Gülten Akın’ın yalnızca kendi yaşamı değil, aynı zamanda toplumsal kırılma noktalarının bir özeti olarak görülebileceğine dikkat çekti. “Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur” diyen Akın’ın eserleri ve hayatı üzerinden Türkiye’nin yakın geçmişi, kültürel dönüşümleri ve toplumsal yapısı üzerine de izleyiciye düşünme imkânı sunuldu.
Edebiyatseverlerin yoğun ilgiyle takip ettiği etkinlik, Gülten Akın’ın Türk edebiyatına kattığı derinliklerin yeniden hatırlanmasına vesile oldu.
Koç: Gülten Akın, Türkiye’nin toplumsal hafızasında önemli bir yer tutuyor
Konuşmasında Gülten Akın’ın Türk şiirinde ve toplumsal hafızada taşıdığı öneme dikkat çeken Yaşar Taşkın Koç, şairin insani ve toplumsal duyarlılığını vurguladı. Koç, “Gülten Akın, Türkiye’nin tüm toplumsal acılarını ve dönüşümlerini yaşamış bir isimdi. Şiiriyle hem geçmişe hem bugüne ışık tuttu.
Belgeselcilikten zaman içinde öğrendiğim şey, muhatabımızın tarihe konu olmuş kişiler olduğunu bilmek. Gülten Akın, belgeseli yapılmasını hak eden bir hayat yaşadı. Türkiye’nin tüm toplumsal acılarını, sevinçlerini, yokluğunu yaşamış bir insandı. Şair duyarlılığına sahipti.
Şiirin, hayatı anlamayı, yorumlamayı ve geleceği öngörmeyi sağlayan bir kuvveti vardır. Gülten Akın, o dönem çok zor bir Türkiye’nin acılarını söylerken bugünkü Türkiye’ye dair de birçok şey söylemiş. Şiirlerinin bugün halen karşılığının olması, bundan kaynaklanıyor” sözlerini aktardı.
“Bu ülkede sanat da gazetecilik de artık yapılamıyor”
Giderek artan kültürel çölleşmenin sebeplerinden birinin bu gibi değerlere sahip çıkmamak olduğunun altını çizen Koç, “Bu gösterim, kaç kişiye ulaşırsa ulaşsın çok değerli. Umarım devamı gelir. Türk burjuvazisi bunlara sahip çıkmıyor. Türkiye yorumlama ve eleştirme yeteneğini kaybetti. Gülten Akın bir simge, hikayesi bilinmeyen çok fazla insan var. Sanatın da hatırlatmanın da gazeteciliğin de daha değerli olduğu ama yapılamadığı bir dönem içindeyiz. Bunlar üzerine kafa yormamız gerekiyor” dedi.
Sarı: “Gülten”, Türkiye’de ilk kez yapılan bir çalışma
Yönetmen Sefa Sarı ise belgeselin hazırlık sürecine dair ayrıntıları paylaştı. Akın’ın ailesinden alınan arşiv belgeleri, eski fotoğraflar ve özel yazışmaların, çalışmanın temelini oluşturduğunu belirten Sarı, “Bu proje, Cumhuriyet tarihinde ilk kez yapılan bir çalışma olarak büyük bir sorumluluk taşıyor” ifadelerini kullandı.
Yönetmen, “Belgeselin yaratım sürecinde 19 ay çalıştık. Aileden arşivi almamızın ardından röportaj listemizi oluşturduk. Arşivde Gülten Akın’ın şairliğinin haricinde anlatılacak birçok hikayesinin olduğunu gördük.
Türkiye’de ilk kez yapılacak bir iş olduğu için heyecanla yola çıktık. Hastane günlükleri, fotoğrafları… İnceledikçe bir arşivden öte kayıtlar bulduk, bunları kullandık” sözlerini aktardı.
Belgeselin ardından uzun metrajlı bir film çekme fikirlerinin olup olmadığı sorusuna ise “Gülten Akın’ın hayatında yaşadığı olaylardan her biri, ayrı bir film olmayı hak ediyor” şeklinde yanıt verdi.
Ayrıca, yakın zamanda gazetecilik ile ilgili bir belgesel yapacaklarının da duyurusunu yapan Sarı, “Birkaç bağımsız gazeteciye ‘gazeteciliğin neden öldüğünü’ sorduk, onlar da bize açık açık anlattılar. Medya neden yozlaştı? Özellikle muhalefet medyası neden eleştirdiği şeye dönüştü? Bu soruların ele alındığı bir belgesel yapacağız” dedi.