Kültür-Sanat

Başar Öztürk ve Melih Günaydın, 100. Yıl Edebiyat Günleri Kitap Şenliği'nde okuyucuyla buluşuyor

Başar Öztürk, Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan Haydarpaşa’nın Son Memuru romanıyla 14 Aralık Perşembe günü 13.40’ta; Melih Günaydın ise Düşbaz Kitaplar’dan çıkan polisiye romanı Buzlar Çözülünce ile 15 Aralık Cuma günü aynı saatte TED Ankara Koleji Vakfı Okulları tarafından düzenlenen 100. Yıl Edebiyat Günleri Kitap Şenliği’nde okurlarıyla buluşuyor.

Abone Ol

Haber Merkezi - Yazarlar Başar Öztürk ve Melih Günaydın, TED Ankara Koleji Vakfı Okulları tarafından, 14-15 Aralık 2023 tarihleri arasında İncek Kampüsü’nde düzenlenen 100. Yıl Edebiyat Günleri Kitap Şenliği’ne konuk olacaklar. Başar Öztürk 14 Aralık Perşembe günü 13.40-15.00 saatleri arasında; Melih Günaydın ise 15 Aralık Cuma günü 13.40-15.00 saatleri arasında gerçekleştirecekleri söyleşilerin ardından kitaplarını da imzalayacaklar.

Başar Öztürk’ün, Haydarpaşa Garı’nın yakın zamanda geçirdiği dramatik dönüşümü, bundan böyle trensiz ve insansız bırakılacağı projeyi odağına aldığı Haydarpaşa’nın Son Memuru adlı romanı Ayrıntı Yayınları logosuyla okurlarla buluşuyor.  Gara avukat olarak atanan Efes; Baba Ali, Yağmur ve diğer karakterler eşliğinde hayatına yeni anlamlar, yeni ve değerli yaşantılar eklerken, gar binasının dönüşüm projesi ile zor günler yaşayacaktır. Bu değişimin kendi iç dünyasına yansıyan hüznüyle yaşadığı endişe, Efes’te tutunamama haline dönüşür. Bir yandan Aysel ile kurmayı düşledikleri yuvaları, mesleki sorumluluğu ve Haydarpaşa’ya sahip çıkabilme telaşı ama en çok da geçmişinden getirdiği içli, düşünceli yapısı ile Efes, diğer yanda da Haydarpaşa’nın ve memur-işçi ev sahiplerinin yaşadıkları hazin hikâyesi ve sendikal mücadelelerle sosyo-politik roman kimliği de kazanıyor Haydarpaşa’nın Son Memuru.

Yerli polisiye edebiyatının yeni olmasına rağmen çok güçlü kalemlerinden biri olan Melih Günaydın’ın ikinci romanı Buzlar Çözülünce ise, geçtiğimiz aylarda Düşbaz Kitaplar tarafından yayımlandı. Günaydın, yüksek dozlu gerilimi ve merak unsurunu son sayfaya kadar sürdürmeyi başardığı romanında mültecilik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, Metaverse, çocuk istismarı gibi günümüz meselelerini ele alan, çok katmanlı bir hikâye kuruyor. Kıdemli polis Defne, indigo oğluyla birlikte ailesinin yanına taşınmıştır. Tatsız seyreden aile hayatı, Kartepe’de kaybolan dağcı öğrencileri arayan ekiplerin bulduğu cesetle iyice karmaşık bir hal alır. Fakat donarak öldüğü düşünülen bu beden, aranan dağcılardan birine ait değildir. Kayıp gençlere medyanın ilgisi giderek artarken Defne, bu vakanın peşini bırakmamaya kararlıdır. Kâbuslarından kurtulmak için gittiği psikoloğun yanından dönerken Ali’nin dikkatini, metro istasyonunda duvarlara asılmış resimler çeker. Bunlar daha önce çalıştığı çocuk kitabındaki çizimlere benzemektedir ve ekibindeki pedagog, ondan kimi objeleri çıkarmasını istemiştir. Çünkü kullandığı bazı görseller fallik öğeler içermektedir. Ali bir yandan çizimlerin izini sürerken öte yandan geçmiş anılarının kırıntılarını toplar. Çok geçmeden de kendisini bilmediği bir evrenin içinde bulur.