Nijerya, güvenlik sorunlarını Türkiye üretimi savaş helikopterleriyle çözmeyi hedefliyor Nijerya, güvenlik sorunlarını Türkiye üretimi savaş helikopterleriyle çözmeyi hedefliyor

Kamuoyu araştırmacısı, Ekonomist Can Selçuki ve Gazeteci Barçın Yinanç “Seçim Sonuçları ve Türkiye’ye Dışarıdan Bakış” başlıklı söyleşiyle Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’ndeydi. Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde Norveç Büyükelçiliği desteğiyle gerçekleştirilen “9. Köy Haber Merkezi Projesi” kapsamında planlanan Basın Evi söyleşilerinde bu hafta, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinin ardından seçim sonuçlarının iç ve dış politikada nasıl değerlendirildiği, Türkiye’de değişeceği öngörülen ekonomik, sosyolojik ve politik dinamikler üzerinde duruldu. Söyleşinin ardından Basın Evi’nde katılımcılar için bir resepsiyon verildi.

CEMRE POLAT/ANKARA- Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde Norveç Büyükelçiliği desteğiyle gerçekleştirilen “9. Köy Haber Merkezi Projesi” kapsamında planlanan Basın Evi söyleşileri bu kez, “Seçim Sonuçları ve Türkiye’ye Dışarıdan Bakış” başlığıyla yapıldı. Gazeteci Barçın Yinanç ve Kamuoyu araştırmacısı, Ekonomist Can Selçuki’nin konuk edildiği söyleşide, Türkiye’de geçmiş seçim dönemleri, Anadolu sosyolojisi, seçim sürecinde basının rolü, anket sonuçlarının kamuoyuna yansıması gibi başlıklara vurgu yapıldı. Söyleşi, Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde fiziki ve Zoom uygulaması üzerinden online katılımla hibrit olarak yapıldı. Etkinliğe çok sayıda genç gazeteci ve gazeteci adayı katıldı. Söyleşinin ardından katılımcılar için Basın Evi’nde bir resepsiyon verildi. Genç gazetecilerin haber üretim faaliyetine destek vermesi ve gazetecilik tartışmalarında aktif rol üstlenerek katkı sunmasını hedefleyen Basın Evi söyleşi dizisinin konuğu olan Yinanç, söyleşide seçim sonuçlarına iç ve dış politikanın bakış açısı üzerinden yorumlarını paylaştı. Yinanç, yurt dışında Türkiye’de demokratik bir seçim yürütülemeyeceği görüşünün hâkim olduğu ve Türkiye’nin bir “3’üncü dünya ülkesi” olarak görüldüğünü ifade etti. 2023 seçim sürecinde Millet İttifakı’nın yürüttüğü politikanın bir ideoloji karmaşası yarattığını ve bu sebeple seçmeni ikna edemediklerini dile getiren Selçuki, ittifak ile koalisyon kavramının karıştırıldığını dile getirdi. Konuya dair “Muhalefet bir koalisyon gibi bir araya geldiği için ideolojiler ve kimlikler yok oldu” diyen Selçuki, “Birbirilerine görüş olarak yakın durmayan partilerin ittifakı ile küçük partilere oy verilmesi, mevcut seçim sisteminde küçük partilerin hayatlarına devam etmesine ve yenilerinin kurulmasına sebep verecek. Bu sebeple ideolojiler ortadan kalkacak” şeklinde konuştu. Yinanç, “Türkiye, bugüne kadarki en adaletsiz seçim sürecini yaşadı” Gazeteci Barçın Yinanç, Türkiye’de geçmiş dönemden bugüne seçim dönemleri üzerine bir karşılaştırma yaparak 2023 seçim sürecinde iktidar ve muhalefet arasında bugüne dek hiç görülmemiş büyüklükte bir olanak farkı olduğunu ve devlet imkanlarının mevcut hükumet lehine kullanıldığını gördüğünü söyledi. Konuya dair “Türkiye, en adil olmayan seçim sürecini yaşadı” diyen Yinanç, muhalefetin hatalarından ders çıkarmadığını da aktardı. Yinanç, “Büyük şehirlerde Erdoğan kazanamadığı için bunun muhasebesi kesinlikle yapılmıştır, hesabı sorulmuştur. Fakat muhalefetin bunu yaptığını göremiyoruz” şeklinde konuştu. “Türkiye, yurt dışında bir ‘3’üncü dünya ülkesi’ olarak görülüyor” Yurt dışından Türkiye’de demokratik bir seçim sürecinin yürütülemeyeceğine dair görüşler aldığını söyleyen Yinanç, dış politikada “Recep Tayyip Erdoğan yenileceği savaşa girmez”, “Türkiye’de hilesiz seçim olmaz”, fikirleriyle karşılaştığını dile getirdi. Yinanç, “Seçim sonuçlarından önce yurt dışında muhatap olduğum insanlar muhalefetin kazanma ihtimalini düşünmüyorlardı. Seçim yaklaştıkça ‘seçimler hileli olacak’ görüşleri yaygınlaştı. Seçimlerin demokratik olmayacağını düşünüyorlardı ve Türkiye’yi 3’üncü dünya ülkesi konumunda görüyorlardı” dedi. “Deprem bölgelerinden değişimden çekinildi” İktidarın ne olursa olsun seçimi kaybetmeyeceği görüşlerinin 2 Şubat depremlerinin ardından değiştiğini söyleyen Yinanç, deprem bölgelerinde iktidar lehine sonuçlar alınması üzerine fikirlerini aktardı. Yinanç, “Depremin ardından toplumda ‘Erdoğan’ın asla gitmeyeceği’ görüşünde bir kırılma oldu. Avrupa’da da depremden etkilenen halk tarafından iktidarın cezalandırılacağı düşünülüyordu. Fakat seçim sonuçları açıklandığında bunun olmadığı gün yüzüne çıktı. Bunun sebeplerinden biri o halkın kriz durumunda bir değişimle yüzleşmek istememesi olabilir. Yeni bir iktidar geldiğinde her şeyin değişeceğini düşündükleri için unutulabileceklerini düşünmüş olabilirler. Her şeyin alıştıkları şekilde devam etmesini istedikleri için iktidara oy vermeye devam ettiklerini düşünüyorum” sözlerini aktardı. “Yurt dışında muhafazakarlaşan bir Türkiye görülüyor” Türk basınında bir yankı odası yaratıldığını, bu sebeple muhalefetin rehavete kapıldığını söyleyen Yinanç, seçim döneminde yürütülen stratejileri değerlendirdi. Cumhur İttifakı’nın kadın söylemlerinin toplumda nasıl bir etki bıraktığını irdeleyen Yinanç, bu söylemlerin toplumun tümüne ulaşmadığını ve cinsiyetlerin oy verme davranışında belirleyici olmadığını ifade etti. Türkiye’nin yurt dışına karşı geçmişe nazaran daha muhafazakâr bir imaj verdiğinin altını çizen Yinanç, konuşmasında “Seçimlerden önce Erdoğan’ın kaybetmesi dünyadaki diğer otokratların yenilmesi adına bir örnek olacaktı. Seçimden sonra genellikle Erdoğan’ın yenilmezliği üzerinden analizler yapılmaya başlandı. Bu seçimin ardından yurt dışında aşırı sağa kayan, muhafazakâr bir Türkiye görüldüğünü düşünüyorum” ifadelerine yer verdi. Selçuki, “Seçimde kent-kır ayrımı vardı” Kamuoyu araştırmacısı ve Ekonomist Can Selçuki, seçim sürecinde anket sonuçlarının muhalefeti olumsuz etkilediği düşünceleri hakkında fikirlerini dile getirdi. Anket şirketlerinin yanıltıcı sonuçlar paylaşması konusuna dair açıklamalarda bulunan Selçuki, “Anketler neden yanıldı?” sorusuna cevap verdi. Selçuki, “Anketlerin ölçemediği iki şey vardı: Muhalefetin katılım oranı ve ilk seçimin ardından yaşanan duygusal değişimler. Muhalefet seçmeninin iktidar seçmenine göre daha az sandığa gideceğinin öngörülememesi ve anketlere verilen cevaplarla sandık başındaki davranışın örtüşmemesi de etkenlerden biriydi” dedi. Yurt dışında seçim sonuçlarına bakış açısı hakkında görüşlerini paylaşan Selçuki, “Türkiye’de seçimin ardından yanıltıcı bir tablo çıkmasının sebebi haritada şehirleri tek renge boyamamız. Durumun böyle olmadığı yurt dışında anlaşılmıyor. Seçim sonuçlarındaki nüansları yurt dışına iyi aktarmak gerekiyor. Bu seçimde çok bariz şekilde kent ve kır ayrımını gördük. Seçimde kent-kır ayrımı vardı. Kırsal alanda Recep Tayyip Erdoğan’ın daha çok oy aldığı görülürken büyük şehirlerde Kılıçdaroğlu’nun oyu yüksekti. Adalet ve Kalkınma Partisi için coğrafi bir yer değişikliği yaşamış vaziyette. Bu, yarı kapitalist tüm ülkelerde yaşanan bir şey” sözlerini aktardı. “Bu seçim toplumda güvensizlik doğurdu” Türkiye’de mevcut yönetim ve rejim sistemi ile gelecekte yaşanabilecek politik değişimler üzerine öngörülerini paylaşan Selçuki, “Bu seçimde Cumhur İttifakı’nın iki temel söylemi vardı. Birincisi aile kavramı üzerinden bir LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender) karşıtı söylem, diğeri de milli kimlik hikayeleri. Bunlar kırsal kesimde çok güzel karşılık buldu. Bu seçim, insanlarda güvensizlik doğurdu ve toplumda oy vermeme davranışı geliştirdi. Bu, Türkiye’de demokrasi için sakıncalı bir durum. Siyasi tercihlerin atomizasyonu ve ana akımdan sıkılıp küçük partilere oy verilmesi, mevcut seçim sisteminde küçük partilerin hayatlarına devam etmesine ve yenilerinin kurulmasına sebep verecek. Bununla ideolojiler ortadan kalkacak” dedi. “Ortak aday ve ortak liste yanlıştı” “Muhalefet partiler ortaklık ederek hata mı ettiler?” sorusuna cevap veren Selçuki, “Seçimden önce de söylediğim gibi, ortak liste kurmak yanlış bir karardı, ortak aday çıkartmak yanlıştı. 6’lı masanın içinde başka bir sağ ittifak kurulabilirdi. Partiler seçimden önce bir araya gelirse ittifak, seçimden sonra bir araya gelirse koalisyon oluyor. Biz ittifakla koalisyonu karıştırdık diye düşünüyorum. Muhalefetin bir koalisyon gibi bir araya gelmesi sonucunda ideolojiler ve kimlikler bittiği için seçmeni ikna edemediler” sözlerini aktardı. Barçın Yinanç kimdir? 1970 yılında Ankara’da dünyaya gelen Barçın Yinanç, ilkokul ve ortaokul eğitimini Ankara’da tamamladı, TED Ankara Koleji’nden mezun oldu. Lisans eğitimini Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi’nde tamamlayan Barçın Yinanç, mezuniyetinin ardından çeşitli medya kuruluşlarında çalışmaya başladı. Bu zamana kadar Milliyet, CNN Türk, TV8, Referans, Radikal, Hürriyet Daily News gibi gazetelerde çalışan Yinanç, halen T24 medya kuruluşunda köşe yazıları yazmakta. Barçın Yinanç’ın babası, ‘hocaların hocası’ olarak bilinen Refet Yinanç, ülkemizde tarih ve uluslararası ilişkiler alanında birçok bilim adamı yetiştirmiştir. Can Selçuki kimdir? İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Can Selçuki, Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü tamamladıktan sonra Bocconi Üniversitesi’nden Ekonomi ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans eğitimi aldı. Pazar araştırma ve büyük veri analizi yapan İstanbul Ekonomi Araştırma şirketinde Genel Müdürlük görevini sürdüren Selçuki, bu görevi dahilinde Türkiye’de kamuoyu verisinin demokratikleştirilmesi projesi olan TurkiyeRaporu.com internet sayfasını kurdu. Bundan önce, Dünya Bankası Ankara ofisinde 4 yıl ekonomist olarak görev yaptı. Bu görevi sırasında Türkiye ve Azerbaycan’da kamu ve özel sektör ile Türkiye’de rekabetçiliğin arttırılması alanında çalışmalarda bulundu. Bu kapsamda bölgesel kalkınma, rekabet ve inovasyon politikalarına odaklandı. Dünya Bankası’na katılmadan önce 3 sene boyunca Brüksel merkezli Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezi’nde (CEPS) ekonomist olarak çalıştı. Türkiye’de ticaretin rekabetçiliği, bölgesel rekabet ve inovasyon politikaları üzerine makale ve raporları bulunan Selçuki, Bloomberg, Foreign Policy, Financial Times gibi uluslararası yayınların yanı sıra yazılı ve görsel yerel basında Türkiye’de siyaset ve ekonomi üzerine sıkça değerlendirmelerde bulunuyor.

Editör: Ahmet Ertüm