Naz Akman

Türkiye genelinde binlerce aile hekimi, Sağlık Bakanlığı'nın aile hekimliği sistemine yönelik yayımladığı “Performans ve Ödeme Yönetmeliği”nin geri çekilmesi için 5-7 Kasım tarihleri arasında iş bırakma eylemine gitti. Söz konusu yönetmeliği “eziyet yönetmeliği” olarak değerlendiren hekimler, düzenlemeyi; hastalara yeteri kadar zaman ayrılamaması, hekim bağımsızlığına müdahale edilmesi, ilaç reçetelerinin sınırlandırılması, hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırması gibi maddeleri kabul edilemez buluyor. İlgili düzenlemenin sağlıkta şiddet vakalarını arttıracağını belirten hekimler sağlık kalitesinin de düşeceğini ön görüyor.

Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Hatice Çerçi Balcı

“Garabet uygulamalarla mesleğimizi icra etmemiz engelleniyor”

Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Hatice Çerçi Balcı, “Çan eğrisi gibi garabet uygulamalarla mesleğimizi icra etmemiz engellenirken hekimleri antibiyotik bile yazamaz hale getirmek istiyorlar. Zor çalışma koşulları, TUS’ta bizlere azalan, yabancı uyruklu hekimlere ise artan kontenjanlar, neredeyse her gün yaşanan şiddet olayları ve şimdi de sağlık sisteminin köküne adeta kibrit suyu dökecek eziyet yönetmeliği ile hem bizler mesleğimizi yapamaz hale geliyoruz hem de hastaları çok zor günler bekliyor” dedi.

 “Aylık 256 saat nöbet yükü kabul edilemez”

DEM Parti Sözcüsü Doğan: Birileri Tuncer Bakırhan'ın açıklamasını çarpıtıyor DEM Parti Sözcüsü Doğan: Birileri Tuncer Bakırhan'ın açıklamasını çarpıtıyor

Balcı ayrıca "Entegre hastanelerde çalışan aile hekimlerine, aylık mesailerine ek olarak getirilen 96 saat nöbet zorunluluğu uygulaması kabul edilemez. Hekim bu nöbeti tutmazsa her tutulmayan sekiz saate yüzde sekiz kesinti uygulanacak. Hekimlerin 24 saat artı 9 saat çalışma zorunluluğuyla insan haklarına aykırı bir uygulama şekli kabul edilmiştir. Antibiyotik, ağrı kesici ve mide koruyucu gibi ilaçlara reçete sınırı getiren uygulama hekimlerin mesleklerine doğrudan bir müdahaledir ve kabul edilemez. Bu şekilde, koruyucu sağlık hizmetleri başta olmak üzere hiçbir aile hekimliği hizmeti verilemez” sözlerine yer verdi.

Bakanlığın yönetmelik güzellemesi yalanlandı

Hekim Birliği Sendikası İdari İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Çağlar Yıldırım ise yönetmeliğe yönelik bakanlık tarafından öne atılan iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Aile hekimliğinde sunulan hizmetin kalitesinin arttığı iddia ediliyor oysa yeni düzenleme ile aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanları istifa ediyor, aile sağlığı merkezleri kapanıyor. Aile hekimine kayıtlı kişi sayısının 4 binden 3 bin 500'e indirildiği söyleniyor oysa bu rakam kağıt üzerinde 3 bin 500 ile sınırlı görünse de aile hekimlerinde kayıtlı hasta sayısı 4 bin olacak. Sayı aynı ödeme ise azalacak. Sağlık taramalarının, kronik hastalıkların takibi, lohusalık dönemindeki annelerin takibi ve akılcı ilaç kullanımının teşvikine yönelik düzenlemelerin yapıldığı iddia ediliyor. Ancak aile hekimleri tedaviniz için gerektiğinde antibiyotik, mide ilacı, ağrı kesici yazdıklarında çan eğrisine takılacak, sınırı aşanlar ilaç yazarsa cezalandırılacak. Aile Sağlığı Merkezlerinde sunulan sağlık hizmetlerinin nitelikli hâle getirileceği iddiası yanlış. Hekimleri beş dakikada bir hasta bakmaya zorlamak, vatandaşın niteliksiz sağlık hizmeti alması demektir. Kronik hastalık ve kanser taramalarının daha etkin bir şekilde yürütüleceği hastalıkların erken aşamada tespit edileceği belirtiliyor. Ama muayene için randevu bulamıyorsunuz. MR, ultrason için altı ay bir yıl sıra bekliyorsunuz” dedi.  

Tpl-2

Hekimlerden Sağlık Bakanlığı’na çağrı

Sendika Genel Başkan Yardımcısı Özgür Öz de, halk sağlığı ve sağlık çalışanlarının haklarının korunması konusunda bakanlığa çağrıda bulundu. Öz, “Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbi donanımı ile aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Bunun için aile sağlığı merkezi sayısı, hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Yeterli sayıda hemşire, ebe ve teknisyen görevlendirilmeli; aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenerek geliştirilmelidir. Aile hekimlerine ve tüm sağlık çalışanlarına, emekliliğe yansıyacak, tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde ve izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya birinci dereceden bir yakını vefat ettiğinde kesilmeyecek bir maaş ödenmelidir. Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin kalitesini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir” taleplerinde bulundu.

Kamuda çalışan diş hekimleri de çözüm bekliyor

Öz ayrıca kamuda çalışan diş hekimlerinin de çözüm beklediğini anımsatarak, “Diş hekimleri MHRS randevu sayılarındaki yükseklik nedeniyle hastalara yeterli zamanı ayırarak tedavi yapamamaktadır. Her hekime en az bir ağız ve diş sağlığı teknikeri verilmelidir. Diş hekimleri, çalışma şartları ve sürelerinde inisiyatif kullanabilmelidir. Diş hekimleri, yoksulluk sınırındaki maaşlarla çalışmaya zorlanmakta; yıpranma, ağır çalışma koşulları, mobbing ve liyakatsiz uygulamalar nedeniyle tükenmişlik yaşamaktadır. Diş hekimlerine uygulanan haksız tahakkuk oranları (yüzde 36’dan yüzde 24’e düşürülmüş olan) sebebiyle yaşadıkları mağduriyetin acil olarak giderilmesi gerekmektedir” dedi.

Muhabir: Naz Akman