Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçesi ile ilgili milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Şimşek, gelir dağılımındaki adaletsizliğe yönelik gelen eleştiriler, yüksek enflasyon, ekonomi programı hakkında şöyle konuştu:
"Son 22 yılda yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının iyileşmesi için önemli adımlar atılmıştır. Uygulanan politikalar sayesinde gelir dağılımı göstergelerinde aslında yakın döneme kadar önemli iyileşmeler de olmuştur. Mesela en yüksek gelire sahip yüzde 10'luk grubun harcanabilir gelirden aldığı payın en düşük gelire sahip yüzde 10'luk grubun payına oranı 2006'da yüzde 17,7'yken 2023'te 13,8'e kadar düşmüştür. Son dönemde enflasyon kaynaklı bir miktar bozulma var. Rakamlara önümüzdeki dönemde yansımaya devam edecek. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozuyor, alım gücünü düşürüyor ve büyümenin kapsayıcılığını azaltıyor. Bu nedenle zaten bu programı tasarlarken 'Birincil hedefimiz, fiyat istikrarıdır' dedik. Bu yolun meşakkatli ve uzun olduğunu başından ifade ettik. 56 ülkede 100 enflasyon şoku incelenmiş 1970'ten beri. Enflasyon şok öncesi düzeye düşürülmesi 3,4 yıl almış. Türkiye'den bahsetmiyoruz, dünya deneyimi bu.
"Enflasyonun düşmesi için gerekli politika çerçevesinin şekillenmesi biraz zaman aldı"
Enflasyonun düşmesi için gerekli politika çerçevesinin şekillenmesinin zaman aldığına değinen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Para politikasının yeniden inşaası biraz zaman aldı ama bugün geldiğimiz noktada koşullar artık kalıcı bir şekilde dezenflasyona elverişli. Biz, bu süreci 3 aşamalı olarak planladık. İlk yıl, dezenflasyona geçiş dönemiydi, politikayı inşaa süreci. Dolayısıyla, 'Siz şu seviyeden enflasyonu aldınız, enflasyon yukarı çıktı' argümanı tabii kağıt üzerinde makul ama 'Program uygulamaya konulmasaydı enflasyon ne olurdu' sorusuna cevap yaratamıyor."
"Muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var"
Bakan Şimşek, kamuda tasarrufa ilişkin şunları söyledi:
"Tasarruf kısmı, önemli boyutu harcama disiplinidir dedik. Bir de harcamaların verimli alanlara yönlendirilmesi, dedik. Bu iki hususta da ilerleme olduğunu söyleyebilirim. Makro açıdan ne kadar tasarruf yaptığımızı şöyle bir modelle açıklayayım. Son 10 yıllık dönemi alalım. Faiz dışı harcamalar, deprem hariç çünkü depremi de öngöremezsiniz faizi de piyasa koşulları nedeniyle. Faiz dışı harcamalar 10 yıllık Meclis'imizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasında faiz dışı harcamalardaki yukarı yönlü sapma yıllık ortalama yüzde 9,1'dir. 10 yılın ortalaması yıllık yüzde 9,1. Biz 2024 yılında bu sapmanın yüzde 0,8'e düşürdük. Bir harcama disiplin olmasaydı, tasarruf felsefesi olmasaydı sapma yüzde 9,1'den yüze 0,8'e düşürülebilir miydi? Sapma, son 10 yılın ortalaması bağlamında gitseydi 814 milyar liraya denk gelecekti. Dolayısıyla muazzam bir harcama disiplini ve tasarruf var."
Mehmet Şimşek, kamuya alınan taşıtlar hakkında gelen soruları şöyle yanıtladı:
"Güvenlik birimleri benim zırhlı araçla gidip gelmemi istiyor. Yoksa ben terör eylemine kadar TOGG'la gidip geldim"
2023 yılına göre kamuda taşıt sayısının bu sene net olarak 3 bin 848 adet artmış olduğunu dile getiren Şimşek şöyle devam etti;
"Bunun yüzde 90'ı güvenlik, sağlık ve afet yönetimi için verilen taşıtlardır. 2 bin 910 adet, yani yüzde 76'sı EGM Türk Polisini Güçlendirme Vakfınca hibe edilen taşıtlardır. Bütçeden bir para ödemedik. İstanbul ve birçok şehrimizde bu bir ihtiyaçtı. 'İçişleri Bakanlığı'mız, Emniyet Genel Müdürlüğü'müz taşıtlarını yenilemesin, taşıt almasın' diyorsanız takdir sizin. 252 tanesi Sağlık Bakanlığı'nın ambulansıdır. Acil müdahale hizmetleri için siz bunu istemiyor musunuz? 151 adedi Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'na asayiş için alınan taşıtlardır. 168 adedi AFAD'a aittir. Makam aracı anlamında yenilenme taleplerinin tamamını mevcudun tasfiyesi kararıyla onay veriyoruz. Şu ana kadar benim onay verdiklerimin tamamı -makam aracı anlamında söylüyorum- biz TOGG veriyoruz. Daha birkaç hafta önce Türkiye'de önemli bir terör olayı oldu. Güvenlik birimleri benim zırhlı araçla gidip gelmemi istiyor. Yoksa ben terör eylemine kadar TOGG'la gidip geldim"
"EYT, aktüeryal dengeyi bozan bir uygulama"
Şimşek, EYT'nin maliyeti hakkında şöyle konuştu:
"Bakan olarak EYT'nin maliyetini kendim hesaplayacak halim yok. Maliyetini SGK'ya soruyoruz, onlar dosya bazında hesaplıyorlar ve bize diyorlar ki: 'Şu kadarlık aylık ikramiye ödemeleri var, şu kadarlık prim kaybı var' diyorlar. EYT kapsamında emekli olmasına karşın kanunen emekli olabileceği yaşı dolduranlar hesaplamaya katılmıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı teknik ekipleri alıyorlar bu tutarı, bir de finansman maliyetini ekliyorlar. Çünkü bu öngörülmüş bir şey değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'mız diyor ki: '2024 için 592.6 milyar lira.' Ama bu finansman maliyetini içermiyor. Biz buna finansman maliyetini -Hazine olarak- hesaplayıp ekliyoruz. 752 milyar liraya oradan ulaşıyoruz. Burada önemli olan şey şu: Aktüeryal dengeyi bozan bir uygulama mı? Evet. Şu anda OECD'de 38 ülke var. Aralarında gelişmekte olan ülkeler var ve bu ülkelerin bir tanesini gösterin 30-40'lı yaşlarda emekli olduğunu. Hatta 50'li yaşlarda emekli olan ülke neredeyse kalmadı. 65'in üzerine birçok ülke çıktı. Bu önemli bir husus."
"Benim bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz"
Şimşek'in asgari ücret ve maaş zamlarına ilişkin değerlendirmesi ise şöyle:
"Asgari ücreti bir komisyon erbabıyla belirliyoruz, benim bu aşamada bir değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Gönül ister ki katma değeri yüksek ürünler üretelim, verimliliğimiz çok yüksek olsun, teknolojik boyutu çok yüksek olsun ve asgari ücretimiz bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için zaten yapısal reform gündeminde en büyük başlığı AR-GE, teknolojik, dijital ve yeşil dönüşüme ayırdık ama en düşük memur maaşında reel artış, son 22 yılda yüzde 238, dolar bazında ücretler 238 dolardan 1139 dolara çıkmış. En düşük emekli maaşındaki reel artış yüzde 543. Dolar bazlı artış yüzde 812, 40 dolardan 363 dolara. Asgari ücrette reel artış yüzde 212, dolar bazlı artış yüzde 343. 112 dolardan 494 dolara çıkmış bugün itibarıyla. Özetle çalışanlarımızı hiçbir şekilde dezenflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçen sene asgari ücret yüzde 107,5 arttı. Geçen sene enflasyon yüzde 65'ti. Bu sene enflasyon yüzde 44'e revize edildi. Yüzde 49 vermişiz. Geçen sene bu program başladı, asgari ücret yüzde 107,5 arttı, enflasyon yüzde 65."
"Ben asla vergi silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem"
Şimşek, “vergi borçlarının silindiği” eleştirilerine şöyle yanıt verdi:
“Türk Vergi Hukuku’nda hiçbir bakanın veya idarenin vergi borcunu silme yetkisi yok. Bakanın vergi silme yetkisi yok. Vergiyi silme yetkisi sadece yüce Meclis’indir. Benim hiçbir şekilde ne bireylerin ne de şirketlerin vergilerini silme yetkim yok. İyi ki yok. Eğer söylediğiniz husus uzlaşma müessesesi, yanlış olduğu değerlendirilen raporlar kapsamında birtakım düzeltmeler ise o 1963’te getirilmiş. Ben Bakan olduktan sonra ne yaptım? 1963’ten beri yürürlükte olan kanun için; ‘Bundan sonra uzlaşmalarda anaparada hiçbir şekilde indirim yapılamaz’ dedim. Ben asla vergi silmedim. Çünkü ben hiçbir şekilde böyle bir sorumluluk üstlenmem. Maliye Bakanı’nın hatta Cumhurbaşkanının vergi silme yetkisi yok. Ben hiçbir zaman, hiçbir şirketin vergisini silmedim. Silmeyeceğim de çünkü silemem, böyle bir yetkim yok.