Erva Gün
Yemen'deki Husiler, başkent Sana dahil ülkenin önemli bir kısmının kontrolünü elinde bulunduruyor. Yemen'in kıyı şeridi, dünyanın en işlek nakliye yollarından biri olan ve küresel petrol arzının yaklaşık beşte birinin taşınmasını sağlayan Babülmendep Boğazı'na bakıyor.
Her yıl yaklaşık 17 binden fazla gemi Süveyş Kanalı’ndan geçerek Babülmendep Boğazı’nı kullanıyor. Yıllık küresel ticaretin %12’si Kızıldeniz üzerinden sağlanıyor. Bu ise 1 trilyon dolarlık mala denk geldiği tahmin ediliyor. Babülmendep Boğazı, taşınan günlük petrol varili sayısı bakımından dünyada dördüncü sırada. Boğazdan 2023 yılında günde yaklaşık 3,8 milyon varil taşındı. Bu sayı, dünya petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 6,7’sini temsil ediyor. Kızıldeniz’de yaşanan gerilimler küresel brent petrol fiyatlarının da artışına neden oldu.
Husiler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına tepki olarak Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı ve İsrail ile anlaşmalı olan ticari gemilere el koymaya ve füzelerle saldırılar düzenlemeye başlamıştı. Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, 14 Kasım'daki televizyon konuşmasında, Kızıldeniz'de İsrail gemilerini hedef alabileceklerini duyururken Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri 19 Kasım'da X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, İsrail bandıralı her türlü gemiyi hedef alacaklarını ilan etti.
ABD öncülüğünde “Refah Muhafızı Operasyonu”
ABD geçtiğimiz ay Kızıldeniz ticaret rotasını korumak için koalisyon kurulduğunu ve an itibariyle 10 ülkenin bu koalisyona katıldığını duyurmuştu. ABD’nin iddiasına göre “Refah Muhafızı Operasyonu” bölgede seyrüsefer özgürlüğünü korumak için başlatılmıştı. 21 Aralık'ta açıklama yapan ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Pat Ryder, koalisyon üyelerinin sayısının 20’ye çıktığını söyledi. Fakat koalisyona katılan yeni ülkelerin adı verilmedi. İran’ın savaş gemisi Elbruz, Babülmendep Boğazı'nı geçtikten sonra 2 Ocak’ta Kızıldeniz'e girdi.
Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının etkilerini, ABD ve Batı bloğunun oluşturduğu koalisyonun nasıl bir misyonda hareket edeceği ve İran’ın bölgesel politikalarını Doç. Dr. Hakan Güneş, 24 Saat’e değerlendirdi.
“Tansiyon yükseliyor”
Husilerin Babülmendep Boğazı’ndaki saldırılarının dünya deniz ticaretini etkilediğini aktaran Güneş, “Husiler, Gazze’deki saldırılardan bu yana İsrail’le müttefik olan bütün hükümetlerin ve İsrail’e destek veren ülkeleri hedef alacağını ifade etti. Üstelik savaş gemilerinin de koruma maksadıyla oluşturulan bir koalisyonla bölgeye gelmesi, İran’ın Elbruz savaş gemisini göndermesi bölgede tansiyonu ciddi bir şekilde yükseltiyor ve bu iş çok daha ciddi boyutlara ulaşabilir” değerlendirmesinde bulundu.
“ABD ve Batı ülkeleri yeni bir savaşa girebilir”
ABD öncülüğünde kurulan ve birçok Batı ülkesinin yer aldığı koalisyonun Kızıldeniz’de varlık göstermesini “ABD ve Batı ülkeleri yeni bir savaşa girebilir gibi görünüyor” şeklinde yorumlayan Güneş, “ABD, henüz kara harekatı gerçekleştirebilecek pozisyonda ve durumda değil” dedi.
Koalisyonun bölgede genişlediğini vurgulayan Güneş, şunları ekledi:
“Yemen’de halihazırda devam eden bir savaş var. Bölgede yaklaşık 8 yıldan beri savaş sürüyor. Bu savaşın kara kısmında Aden Körfezi kıyısında limanı kontrol eden bir tarafı da var. ABD liderliğindeki yeni koalisyon sahada 8 yıldır savaşı sürdüren koalisyonu çok güçlü şekilde destekleyecektir. Yeni ilave askeri destekler de devreye giriyor.”
“İran-Suudi hattı geriliyor”
Güneş, ABD desteğinin sadece Yemen’de değil bölgedeki bazı Arap ülkeleri ile kurulan koalisyonların da buna dahil olacağını belirtti. İran-Suudi hattının gittikçe gerilmeye başladığını aktaran Güneş, “Bu sadece Yemen ile ilgili değil Yemen’in de dahil olduğu geniş bir alanda bu mücadele veriliyor. Lübnan, Suriye, Irak bunun bir parçası. Bütün bu sahalarda zaten bir gerilim var. ABD’nin dolaylı veya doğrudan desteklediği güçler, İran tarafından desteklenen güçler tarafından giderek artan bir hedef haline geldiğini görüyoruz. Bu da doğal olarak ABD’nin mevcut bütün askeri kapasitesini arttıracağı yönünde beklentileri güçlendiriyor” ifadelerini kullandı.
İran’ın Kızıldeniz’deki varlığı
İran, yıllardır bölgede kendi askeri varlığını aktif şekilde göstermiyordu. ABD’nin koalisyon ortakları ile Kızıldeniz’de ‘güvenliği sağlamak’ amacıyla donanma yerleştirmesi sonucunda İran da Elbruz isimli savaş gemisini Kızıldeniz’e konuşlandırdığını duyurdu. Uzun bir süreden sonra İran, aktif bir şekilde varlığını ortaya koydu.
İran’ın politikalarını değerlendiren Güneş, “Gönderdiği gemi ile orada bir üstünlük sağlayamaz çünkü çok orantısız dengeler söz konusu” dedi. Güneş, İran’ın Kızıldeniz’deki varlığının ancak Husilerin elinde bulunan teknolojik teçhizatların daha da desteklenerek ABD donanmasına karşı kullanılabileceğini belirtti.
İran’ın şu anda kontrollü bir tırmandırma ve bunun uluslararası propagandasını ön plana çıkardığını aktaran Güneş, “Askeri olarak çok güçlü olduğu Lübnan’dan bunu görebiliyoruz. Savaşa dahil olacak olsa en güçlü olduğu yerden buna dahil olabilirdi” ifadelerini kullandı.
İran’ın uzun yıllardır İslam dünyasında politik liderlik üstlenmeye çalıştığını hatırlatan Güneş, “İran’ın propaganda kısmı İslam dünyası üzerinde çok daha önemli. Şu anda en hassas konu üzerinden yani Filistin gündeminden meşruiyet geçirmeye çabalıyor. İran şu anda sinir uçlarını zorluyor, dolayısıyla bu her an kontrolden çıkabilir” şeklinde konuştu.