Genel

Ayvalık’tan dünyaya: Otantik kabak lambaları

Türkiye’nin dört bir yanından sanatçıların buluşma noktası haline gelen Ayvalık’ın tarihi köyü Küçükköy, çok sayıda galeri, müze ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Doğayla sanatı iç içe yaşatan köy, turistlerin de ilgi odağı olmaya devam ediyor. İstanbul’un karmaşık hayatından uzaklaşıp buraya yerleşen Bülent ve Yasemin Arsev çifti ise emekliliklerini otantik kabak lambaları yaparak geçiriyor. “Kabbak Evi” adıyla bir galeri açan çift, köyü ve çalışmalarını 24 Saat'e anlattı.

Abone Ol

Cemre Polat

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinin yaklaşık 8 kilometre uzağında bulunan şirin belde Küçükköy, renkli sokakları, otantik taş evleri ve butik otelleriyle son dönemde sanatçıların ilgi odağı haline geldi. Tarihi Yeniçarohori köyü olarak bilinen bugünkü adıyla Küçükköy, sanat atölyeleriyle dikkat çekiyor.

Son yıllarda tatilcilerin en çok merak ettiği ve ziyaret ettiği tatil yerlerinden biri olan Küçükköy, 1893 ve 1913 yıllarında Balkanlardan gelen Boşnakların yerleştirildiği bir köy olarak Boşnak kültürünü hala yaşatıyor. Restore edilen Rum evleri sanat atölyelerine dönüştürülerek köyü kültür ve sanatın merkezi haline getiriyor.

Köyde yaşayan Yasemin ve Bülent Arsev çifti, İstanbul’un karmaşık hayatından uzaklaşıp Küçükköy’e yerleşenlerden. Emekliliklerinin ardından burada yaşamaya başlayan çift, “Kabbak Evi” adında otantik ürünler satan bir dükkâna sahip. Bülent Arsev, "Emeklilik hayatımızı verimli yaşamak için İstanbul’dan Küçükköy’e göç etme kararı aldık" diyor ve ekliyor: "Yaklaşık 12 yıl evvel İstanbul’dan Küçükköy’e yerleştik. Emekliliğimizde bir şeyler üretmek istedik ve su kabağı lambası yapımına başladık. Ürünlerimiz çok beğenildi ve galerimizi açtık."

Küçükköy, sanatın merkezi haline geldi

Küçükköy’de sanat ve doğanın iç içe olduğunu vurgulayan Arsev, Küçükköy’ün kültür ve sanat alanında gelişmeye çalıştığını söylerken, “1900’lerin başından beri Boşnak kültürünün halen devam ettiği, doğası korunan bir köy. Onların arasında birtakım sanatçı arkadaşlarımız var. Çok sayıda heykel, resim, seramik alanlarında atölye var.

Köyümüzde çok fazla sanatsal etkinlik yapılıyor. Burası bizim için bir ticarethaneden ziyade bir hobi merkezi" şeklinde konuşuyor.

Arsev: Lambalarımız dünyanın her yerinden ilgi görüyor

Arsev, yurtdışında kabak lambaları gibi otantik ürünler olmadığı için turistlerin ilgisinin yoğun olduğunu söylüyor. Yaptıkları lambaların dünyada büyük ilgi gördüğünü belirten Arsev, kabak lambalarının yapım sürecini anlatırken, “Lamba yapımında en önemli etken, kabağın kalitesi. İşlenebilir özelliğe sahip olması lazım. Sağlamlığının yüksek olması lazım.

Türkiye’de su kabağını ticari anlamda 4-5 kişi yetiştiriyor. Onlardan yapacağımız objeye göre kendimize uygun kabakları seçiyoruz. Kuruma aşamasını geçtikten sonra iç ve dış temizliğini yapıyoruz. Boyamalarını ve oymalarını yapıyoruz. Taşların yerleştirilmesi, verniklenmesi ve elektrik aksamı konulmasıyla tamamlanıyor. Bazen tamamlanması günler sürüyor. Bu iş hatayı kaldırmaz, ince bir işçiliği var.

Bazen bu şekillerin eskizleri önceden yapılıyor bazen direkt kabağa çiziliyor. Sadece kabağı oyup bir aydınlatma aracı olarak kullanmaktan ziyade işin içinde sanat olsun, keyifli ürünler ortaya çıksın istiyoruz” diyor.

Her tasarım yalnızca bir kez yapılıyor

Aydınlatma haricinde mumluk, duvar süsleri, rüzgâr çanları gibi ürünler de yapan sanatçı, her birinin özgün parçalar olduğunu vurguluyor. “Ürünlerimiz butik. Bir tanesinin bile bir eşi yok. Alan kişiye özel, tek oluyor. Zaten her kabağın şekli farklı olduğu için bir ürünün aynısını isteseniz bile yapamazsınız” diyor.

“Küçük bir sahil kasabasına yerleşme” hayalini gerçekleştirdiler

Uzun yıllar uzak yol gemi kaptanlığı yapan Arsev, emekliliklerinde küçük ve sessiz bir kasabaya taşınma hayalini gerçekleştirdikleri için mutlu olduklarını söylüyor. Kış mevsiminde üretim yaptıklarını ve ürettikleri her malzemenin yaz döneminde satıldığını aktaran sanatçı, sadece Küçükköy için çalıştıklarını ise şu sözlerle anlatıyor: “İnsanlardan yorulduk, ömrümüzün geri kalan yarısını güzel geçirmek istiyoruz ve keyifli şeyler yapmaya çalışıyoruz. İşimizi hırsa kapılmadan yapmaya çalışıyoruz.

İnternet satışımız bile yok çünkü insanların bu ürünleri sanal ortamda görerek işçiliğini anlamakta zorlanacaklarını düşünüyorum. Burası için üretim yapıyoruz, büyütmeyi düşünmüyoruz. Zaten sayılı üretim yaptığımız için tüm ürünlerimiz tükeniyor.

Kışın burası çok sakin, galeri sahiplerinin birçoğu burada oturmuyor. Ama kış mevsimi bizim için bir avantaj. Çok tozlu bir iş olduğu için yazın sıcakta çalışmak zor oluyor. Kışın üretimimizi devam ettiriyoruz. Bizim için güzel ve sakin geçiyor.”