Kültür-Sanat

Ayvalık Uluslararası Film Festivali gösterimleriyle devam ediyor

Abone Ol
Haber Merkezi - Seyir Derneği tarafından düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali, ilk gösterim gününde Ayvalıklıların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Kabahatliler / The Delinquents, Canavar / Monster, Jeanne du Barry, Kayıp Kral / The Lost King ve Umudunu Kaybetme / The Old Oak günün dünya festivallerinden sonra Ayvalık izleyiciyle buluşan filmleri oldu. Hatice, Düet, Bu Ben Değilim ve Cam Perde filmleri gösterimi sonrasında ekip katılımıyla söyleşiler gerçekleşti. Günün Mücadele Çağı ve Hafıza başlıklı konuşması ASKEV Sera’da gerçekleşti. Eski Köylü Pazarı’nda ise Kadıköy’ün En İyi Falcısı adlı kısa film ve Oregon filmleri yönetmen ve oyuncuların sunumu sonrasında izleyiciyle buluştu. Derviş Zaim’in son belgeseli Tavuri de festivalde beyazperdedeydi. Cam Perde gösterimi sonrası filmin yönetmeni Fikret Reyhan, yürütücü yapımcısı Seda Turan ile oyuncuları Selen Kurtaran, Uğur Karabulut, Alper Çankaya, Elif Çakman, Emrah Özdemir, Murat Düz ve koordinatör Erkan Tahhuşoğlu’nun katılımıyla bir söyleşi gerçekleşti. Eski kocasının gölgesini hayatında sürekli hisseden bir kadının hikâyesini seyirciyi diken üstünde tutarak anlattığı üçüncü filmi için Fikret Reyhan, “Nesrin hiçbir patriyarkanın etkisi olmadan çocuğuyla bir şekilde hayatını kurmaya çalışıyor. Bizim filmi izlerken hissettiğimiz stresin Nesrin gibi kadınların rutini olduğunu hissettirmek istedim. Düşünsenize bir gölge var peşinizde. Hayatınız bir noktadan sonra normalleşiyor ama size her an zarar verebilecek bir gölge,” dedi. Eski Köylü Pazarı’nda gösterilen Kadıköy’ün En İyi Falcısı adlı kısa film gösterimi öncesinde Emine Yıldırım “Umarım sever ve eğlenirsiniz. Biraz tuhaf bir film. Olaylar ilginç bir şekilde ilerliyor, lütfen gülmek istiyorsanız gülün, eğlenmeniz için yaptım. Özellikle kadın seyircilerimiz için,” dedi. Hemen ardından Oregon filminin gösterimi yönetmen Kerem Ayan ve oyuncular Aslı İnandık, Selen Uçer ve Ferit Aktuğ’un katılımıyla gerçekleşti. Kerem Ayan, “80’li yıllarda İstanbul’da geçen bir film yaptık, yüzünüzü güldürürsek mutlu oluruz. Ümit Ünal senaryoyu yazdı. Filmimiz ilk defa bir festivalde gösteriliyor. Kasım ayında da Selanik Film Festivali’nde gösterilecek,” derken tüm oyuncular festivalde bulunmaktan dolayı mutluluklarını ve izleyiciye teşekkürlerini iletti. Hatice filminin gösteriminin ardından filmin yönetmeni Murat Erün ve filme ismini veren Hatice Özkan ile ailesi seyircilerin sorularını yanıtladı. Belgesel, en fazla yedi-sekiz yıl yaşayacağı söylenmesine rağmen 42 yaşına basan SMA hastası Hatice Özkan’ın, maruz kaldığı ayrımcılıklar ve haksızlıklara rağmen hayattan kopmayışını, inatla sınırları aşmaya çalışmasını konu alıyor. Filmin yönetmeni Murat Erün, filmin tek kişiyle anıldığını ancak Hatice’nin mücadelesinde onu yalnız bırakmayan anne ve babasının da emekleri göz önünde bulundurulduğunda bu filmin aslında üç kişinin filmi olduğunu söyleyerek sözlerine başladı ve “Uzun yaşamak önemli değil. Belki daha uzun yaşayan ama toplumda var olamamış engelli hikâyesi de yapabilirdim, yine anne ile babanın başarısı olurdu ama Hatice’nin durumu çok özel bir durum,” dedi. Hatice Özkan ise “İnsanlar beni izlesin istedim. Bunu da en doğru kişi ile yapmam gerekiyordu. Beni anlaması gerekiyordu. Murat abi ilk ziyarete geldiğinde sohbet ettik, ben ne hayal ettiğimi ona anlattım, beni anladığını gördüm ve anlamış,” dedi. Bölümün diğer filmlerinden Düet gösterimi sonrası yönetmenler İdil Akkuş ve Ekin İlkbağ ile belgeselin karakterlerinden Mısra Gündeş Ayvalık izleyicisiyle bir araya geldi. Çekimleri 2016’da başlayan belgesel sporcu iki genç kadının; senkronize yüzücü Mısra ve Defne’nin düet kategorisindeki yoldaşlıkları sayesinde, kız kardeşlik dayanışmasını ve kadın hareketinin gücünü keşfetmesini anlatıyor. İdil Akkuş, “Aslında Ekin ve ben de eski sporcuyuz. Mısra ile Defne eski takım arkadaşlarımız. 2016’da, filme başladığımız yıl onlar için olimpiyat hedefi çok ciddi bir hâl almıştı. Ekin de ben de sporu bıraktıktan sonra sinema okumaya başladık ve birlikte bir şeyler yapmak istedik,” dedi. Ekin İlkbağ “Filmi çekmeye karar verdikten sonra belgesel sinema üzerine de araştırma yapmaya başladık. Böylece hikâyesi olan ve karakter takip eden bir belgesel yapmak istediğimizi gördük. Mısra ve Defne ile eski takım arkadaşı olduğumuz için aramızda bir güven ilişkisi oluşmuştu. Onların hayatlarını bize cömertçe açması sayesinde film böyle bir dostluk hikâyesine dönüştü,” dedi. Toplum, aile baskısı ve kendi iç çatışmaları nedeniyle cinsel yönelimini gizli yaşamak zorunda kalan erkeklerin hikâyesini anlatan Bu Ben Değilim belgeseli sonrasında yönetmenler Jeyan Kader Gülşen ve Zekiye Kaçak ile filmin merkez noktasındaki Mustafa izleyicilerin sorularını yanıtladı. Jeyan Kader Gülşen “Mustafa ile tanıştıktan sonra bu işe başlama kararı aldık. Meseleyi kadın duyarlılığıyla ele alalım istedik. Beraber çok vakit geçirdik ve Mustafa’nın hayat dinamiklerini anladık. Arkadaşımızın, dostumuzun, kardeşimizin hikâyesini anlattık. Biz insan odaklı, aşk odaklı, oryantalist olmayan ve dramaturjisi olduğu gibi akan bir mesele anlatmakta çok kararlıydık ve ne istediğimizi biliyorduk,” dedi. Zekiye Kaçak ise filmin çekiminin dört sene sürdüğünü, küçük bir ekiple çalıştıklarını ve bir süre sonra iyice arkadaş olduklarını söyleyerek “Biz akışa, o doğallık bozulmasın diye hiç müdahale etmedik. Kamerayı unuttukları için, çok uzun çekimlerden böyle bir film çıktı. Mehmet ve Mustafa’nın çok başka bir enerjisi vardı. Yan yana geldikleri anda çok tatlı diyaloglar çıkıyordu zaten,” dedi.