Dicle Kavak Ekmekci / Ankara

Gazeteciler Cemiyeti’nde gerçekleşen “Çay Sohbetleri” söyleşi dizisinin dördüncüsü, “Dünden bugüne Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü” başlıklı oturumla gazeteci, idareci ve gazete sahibi olarak masanın her iki tarafında da uzun yıllar yer almış olan duayen isim, Yaşar Aysev’in katılımlarıyla gerçekleşti. Deneyimli gazeteci Nursun Erel’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşide, basın ve ifade özgürlüğünün tarihsel süreci tartışılarak Türk basınının son durumu değerlendirildi. 

Gazeteciler Cemiyeti Basın Evinde gerçekleşen hibrit katılımlı etkinlikte, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Doğan Bulgun, Altan Öymen, Anayasa Mahkemesi Onursal Başkanı Yekta Güngör Özden ile çok sayıda duayen gazeteci ve Gazeteciler Cemiyeti üyesi yer aldı. Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Savaş Kıratlı açılış konuşmasında, Gazeteciler Cemiyeti’ne ve mesleğe birçok katkısı bulunan Yaşar Aysev’i Basın Evi'nde ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirtti. Gazetecilerin gazete sahibi olduğu bir dönemde Rüzgarlı Sokak'ta ve Dünya Gazetesi'nde beraber çalıştıkları Aysev’in meslek deneyimlerini genç gazetecilerle paylaşacağı değerli bir söyleşinin gerçekleşeceğini vurguladı. 

Bilgin: "Gazeteciliğin etik ilkeleri konusunda gerileme dönemi yaşıyoruz"

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin konuşmasında, “Dünden bugüne Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü” söyleşisine katılan herkesin mesleğin her iki tarafında da yer alarak hem çalışmış hem çalıştırmış bir gazeteci olan Yaşar Aysev’in meslek bilgilerinden yararlanacağını söyledi.

İddia: TUSAŞ saldırısı istihbaratı 2 ay önce geldi İddia: TUSAŞ saldırısı istihbaratı 2 ay önce geldi

Whatsapp Image 2024 04 08 At 12.45.10

Başkan Nazmi Bilgin söyleşiye çevrim içi olarak katıldı

Bilgin açıklamasında, “Şu an Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde birbirinden değerli meslek büyüklerimiz bulunuyor. Ben kendilerinden sonraki kuşağın gazetecisi olarak, bugün buralara gelme şerefine onlardan aldığım meslek etiği, meslek terbiyesi ve bilgileriyle nail oldum. Cemiyetimize de katkıları olan ve bugün Türk Basının durumu hakkındaki görüşlerini bizlerle paylaşacak olan Sayın Yaşar Aysev’e teşekkür ediyorum. Anayasa Mahkemesi Onursal Başkanı Sayın Yekta Güngör Özden’e de her toplantımızda bizleri şereflendirdiği için teşekkür ediyorum. Başkan’ım Altan Öymen’i görmekten çok mutluyum, bugün onun deneyimlerini de denemekten keyif duyacağım” dedi.

Mesleğe başladığı dönemden itibaren gazetecilikte yaşanan her türlü teknolojik gelişmeye şahit olduğunu belirten Bilgin, “Maalesef son dönemde teknolojik gelişmenin yükselişine rağmen gazeteciliğin etik değerleri konusunda gerileme dönemi yaşıyoruz. Kurşun kokulu matbaalardan ciddi teknolojik aşamalarla bugünlere geldik. Radyo ve televizyon çıktıktan sonra gazete okuyuculuğunun azalacağı söylenmişti fakat azalmadı. Üzülerek söylüyorum ki internet gazeteciliği yazılı basın için büyük tehlike olarak gözüküyor. Çok uzak olmayan bir gelecekte kurşun kokulu gazeteleri göremeyeceğiz. Teknolojik gelişmelere açık olmak ve çağı yakalamak mecburiyetindeyiz. Ben üç dönemi de yaşadığım için kendimi mutlu atfediyorum” açıklamasında bulundu.

Ekran Resmi 2024 04 08 12.57.03

Moderator Nursun Erel, Yaşar Aysev’in mesleğe başlama öyküsünü anlatması için sözü Altan Öymen’e bıraktı.

Öymen, o dönem Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Öncü Gazetesi Genel Yayın Müdürü olduğunu belirterek kendisiyle tanışmaya gelen Yaşar Aysev’in henüz öğrenci olarak gazeteye geldiğini ve büyük bir özgüvenle gazeteci olmak istediğini söyledi. Sözü alan Aysev, gazetecilikteki ilk çalışmasının Ayhan Aydan’la ilgili olduğunu belirterek gazeteciliğe başlama sürecini paylaştı. “Gazetecilikte ilk olayım, Ayhan Aydan’la ilgiliyi. Kendisi o dönem hiçbir gazeteciyle konuşmuyordu. Oktay Ekşi beni ona gönderdi. Aydan’a, henüz gazeteci olmadığımı ve onunla konuşursam gazeteci olabileceğimi söyledim. Bunu duyunca beni içeri aldı ve kendisiyle röportaj yaptım. Böylece mesleğe başlamış oldum. İkinci olayım da enteresandır. Gazeteciler olarak 27 Mayıs Hükümeti’nin toplantısına gittik. Gazeteciler içeri giremiyordu  ve toplantı basına kapalıydı. Fakat ben Bakanların arasına karışarak içeri girdim. Çıktıktan sonra orada geçen olayları gazetede yazınca kendimi mesleğin içerisinde buldum” dedi.

Öncü’de sekiz ay çalıştıktan sonra Dünya Gazetesi’ne transfer olduğunu söyleyen Aysev, Gazeteciler Cemiyeti ile ilişkisini de şöyle ifade etti: “Dünya Gazetesi’nde çalışırken Beyhan Cenkçi’nin daveti üzerine Gazeteciler Cemiyeti ile yolum kesişti ve kendisinin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı seçildiği seçimde Genel Sekreter oldum. 1968 yılında Ankara Ekspres gazetesinin sahibi ve başyazarı olarak gazetecilik yaşamıma devam ettim. Ankara Ekspres Gazetesi 1980 yılına kadar yayınladı. 1971 yılında ise Bülent Ecevit’in isteği üzerine Ulus gazetesinin imtiyaz haklarını Vedat Dalokay’ın destekleriyle satın aldım ve adını Barış olarak değiştirdik. Barış Gazetesi sahibi ve başyazarı olarak uzun yıllar çalıştım. 1973 yılında Barış Basın Sanayi’ni ve 1974’de Barış Basımevi’ni kurduk. 1986 yılında Barış Gazetesi’nin yanı sıra Ekonomik Yorum Gazetesi’ni de çıkarttık.”

Yaşar Aysev: “Basını özgür olmayan bir rejim demokrasi değildir”

Erel, konuğu Aysev’e günümüzde basının yaşadığı kutuplaşmayı hatırlatarak Türk basının daha önce bu denli kutuplaşma yaşayıp yaşamadığını sordu ve Aysev’den bugünkü basının durumunu değerlendirmesini rica etti.

Whatsapp Image 2024 04 05 At 14.19.07

Deneyimli gazeteci ve gazete yöneticisi Aysev, 60’lı yıllarda gazetecilerin patronlar karşısında giriştiği iş hakları mücadelesi olan 9 Patron olayını hatırlatarak, o tarihte basının daha özgür olduğunu söyledi. Aysev açıklamasında, “Basın bugün özgürlüğünü koruyamaz hale gelmiştir. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde gazeteciler bu kadar cezaevine gönderilmedi. Basının ve medyanın yüzde 80’i şu an yandaş durumda. Mutlak sayısal çoğunluğu oluşturan kesim, siyasetin kontrolünde, talimatla görev yapmak zorunda ve bu kesim patronaj grubu siyasetin güdümünde. Bu bölümde çalışan emekçiler ise, işsiz kalmamak için, zorunlu bir oto sansürün çerçevesinde görev yapıyorlar. Onlar için yaptıkları görev ekmek parasını kazanmanın belirleyici şartlarındandır. Sayısal azınlıktaki bir avuç meslektaşımız ise, her türlü baskıya direnerek, gerçeklerin ve ifade özgürlüğünün gereğini yapmaya çalışıyorlar. Bu kesimdeki gazeteler, Basın İlan Kurumunca ilan kesmeyle cezalandırıyor. Televizyon kanalları RTÜK tarafından yayın yasaklarıyla karşılaşıyor. Gazetecilik, basın, medya ciddi bir kriz dönemi yaşıyor. Türkiye’de basın çok kötü bir dönemden geçiyor. Basın, medya mensubu özgürlüğünü korumalıdır. Basın özgürlüğünün önündeki engelleri aşmak için Türkiye’nin daha çok 31 Martlara ihtiyacı var” diye konuştu.

Nursun Erel, deneyimli gazeteci Yaşar Aysev’e, Gazeteciler Cemiyeti Başkanlarından Beyhan Cenkçi ile beraber öncüsü oldukları 212 sayılı kanunu sordu. Aysev, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında yaptığı konuşmadaki “Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları taktirde gerekli yayında bulunmalıdır” sözünü hatırlattı ve 212 Sayılı Kanun’un, gazetecilerin işten çıkartılmasını koruma altına alarak toplu sözleşme hakkının verilmesini içerdiğini belirtti. Aysev devamla, “212 Sayılı Kanun’la Türk basını basın oldu. Sosyal demokrat bir insan olarak her zaman emekçinin haklarını savundum ve 60 yıldır bundan hiç vazgeçmedim” açıklamasında bulundu.

Nursun Erel, konuğu Aysev ile söyleşiye katılan deneyimli gazetecilere, gazetecilik mesleğinin geleceği hakkındaki düşüncelerini sordu. Aysev, gazeteciliğin geleceğinin zor durumda olduğunu söyleyerek mesleğin zorluklarına direnmenin demokrasi için oldukça önemli olduğunu vurguladı: “Gazetecilik mesleği zor durumda olsa da unutulmamalıdır ki gazeteciler demokrasinin savaşçılarıdır. Gerçek özgürlüğü istiyorsak gazeteciler yaşamalı ve gazetecilik mesleği korunmalıdır. Gazeteciler olarak mesleğin getirdiği zorlukları, her türlü baskıya direnerek aşacağız”. Basın özgürlüğünün demokrasinin en önemli göstergesi olduğunu ve halkın haber alma özgürlüğünün, basının, medyanın özgürlüğüyle eşanlamlı olduğunu belirten Aysev, “Basın ve medya özgür değilse halk da özgür değildir. Basını özgür olmayan bir rejim demokrasi değildir. Bundan dolayı, basın, medya, dördüncü kuvvet niteliğini yeniden kazanmalıdır” dedi. 

Whatsapp Image 2024 04 05 At 14.09.31

Kıratlı: "Gazeteciliğin önceki dönemlerdeki gibi kamuoyunu aydınlatıcı bir meslek olarak devam etmesini diliyorum"

Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Savaş Kıratlı, söyleşiye siyaset ve gazeteci ilişkileri üzerinden katkı sundu. Siyaset ve gazeteci ilişkisinin Cumhuriyet tarihi boyunca her zaman gündemde olduğunu belirten Kıratlı, sürecin günümüzde farklı bir yöne doğru gittiğini söyledi. Kıratlı açıklamasında, “Bizler gazetecilik ve televizyonculuk yaptığımız dönemlerde, seçimlerden önce siyasi parti liderlerini TRT ekranlarında açık oturumda bir araya getirerek demokratik bir tartışma ortamı sağlardık. Artık bu açık oturumlar ortadan kalktı. Tamamen kapalı bir düzen işliyor. Demokratik açıdan geçmişteki bu açık oturumların ve şeffaf tartışmaların günümüzde de olması gereklidir. O dönemlerde gazeteciler kamuoyunun doğru bilgilendirilme hakkını sağlayabilmek için çok çaba gösterirdi. Seçim dönemlerinde ayrıca tüm liderlerin seçim gezileri gazeteciler tarafından izlenir ve halka aktarılırdı. Gazeteciler her lidere dilediği soruları sorabilirdi. Demokratik sistemin gereği olarak gazeteciliğin önceki dönemlerdeki gibi kamuoyunu aydınlatıcı bir meslek olarak devam etmesini diliyorum” diye konuştu. 

Whatsapp Image 2024 04 05 At 14.09.27

Aysev, siyaset ve gazeteci ilişkisi üzerine açılan tartışma başlığına, bir gazeteci olarak siyasete girme hikayesini paylaşarak katkı sağladı. 1983 tarihinde ihtilalden hemen sonra seçim yapıldığını ve ortanın solunda bir partinin seçime katılması için Necdet Calp liderliğinde 30 kişi ile Halkçı Parti’yi kurduklarını belirterek “Muhalefet partisi olarak seçime katıldık ve yüzde 30 oy aldık. Fakat siyaset zor bir iş. Siyasette dürüst olmaya ve prensiplerinizden taviz vermemeye kararlıysanız başarılı olamazsınız. 1987’de bu düşünceyle siyaseti bırakarak gazeteciliğe devam etme kararı aldım” dedi.

Öymen: "Ülkemiz, zaman zaman sıkıntıya uğrasa da demokrasiyi yaşayan bir ülkedir"

Altan Öymen ise, gazetecilik ve siyaset ilişkisini Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Başkanlığı deneyimi üzerinden verdiği örnekle anlattı. Öymen, CHP’nin 1995 seçimlerinden sonra 1999 yılında yapılan ilk seçimde barajın altında kaldığını hatırlattı. 12 Eylül sonrası tüm partilerin yerine yeni partilerin kurulması sürecinden bahseden Öymen, kapatılan eski partiler yeniden ortaya çıkınca oyların bölündüğünü ve bu nedenle CHP’nin baraj altı kalmasıyla Genel Başkanın istifa ettiğini söyledi. Bu süreçte CHP Genel Başkanı seçilen Öymen 15 ay görevde kaldı. “15 aylık Başkanlık sürecimde yönetimle birlikte partiyi toparladık. Böylece CHP bir sonraki seçimlerden ikinci parti olarak çıktı. Türkiye’de zaman zaman siyasi partilerin yaşamlarına ve siyasi hayata sekte vuruluyor. Her şeye rağmen demokrasimiz işlemeye devam ediyor. Türkiye’nin geçmişinde partiler açısından böyle güçlükler her zaman vardı. Fakat ülkemiz, zaman zaman sıkıntıya uğrasa da demokrasiyi yaşayan bir ülkedir. Büyük düşüşler olsa da bardağın dolu tarafını görelim. 31 Mart Yerel seçimlerinde CHP’nin aldığı başarıdan son derece memnunum. Türkiye’de yeniden güçlü demokrasiye dönüleceğine inanıyorum” dedi. 

Editör: Ramazan Atabey