1 Temmuz’da görülecek olan Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşmasına geri sayım sürerken, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ise bu süreçte siyasi liderlerle bir araya gelip suikasti görünür kılmayı sürdürüyor. 

Tunceli Valiliğinden eylem ve etkinliklere yasak kararı Tunceli Valiliğinden eylem ve etkinliklere yasak kararı

Son olarak Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i hedef alan bir yazı yazan Akit yazarı Ali Karahasanoğlu,“Sinan Ateş’in eşi, HDP ile hatta Kandil ile ne zaman görüşecek!” başlıklı yazısında Ateş’e ve medyaya yüklendi. Karahasanoğlu, “Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu BirGün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa. Acılı eş kendisine sormalı: ‘Ben nerede hata yapıyorum’ Sinan Ateş’in eşi, görüştüğü siyasi parti genel başkanlarına aktardığı bir bilgi varsa, bunu kamuoyundan niye saklıyor. Eğer o parti genel başkanlarına aktardığı bir bilgi yoksa, bu görüşmelerden neyi umut ediyor. Birileri Sinan Ateş’in eşini bu görüşmeleri yapmak üzere etki altında mı tutuyor? Sadece Sinan Ateş’in eşi değil, ablası ve ailesinin diğer fertleri de aynı çerçevede sürekli gündeme taşınıyor. Son vukuat, Sinan Ateş’in ablasının belediye sosyal tesisinde kahvaltı yapması ve sonrasında dönüşü sırasında takip edildiği iddiası. İlginçtir, abla evden sosyal tesise kadar kendisinin takip edildiğini, kahvaltı ederken yine aynı kişilerin kendisini izlediğini, sonrasında da takibin devam ettiğini iddia ediyor. Bu size inandırıcı geliyor mu?" diye yazmıştı.

Ayşe Ateş 22

Ayşe Ateş ise, bu yazının ardından yazarı Ali Karahasanoğlu'na sosyal medya üzerinden cevap verdi. Ateş, "Size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın" dedi.

Ayşe Ateş'in Karahasanoğlu'na cevap niteliğindeki paylaşımında, şu ifadeler yer aldı:

Sayın Ali İhsan Karahasanoğlu, pek hâkim olmadığınız dosya hakkında size birkaç bilgi verip yazınızdaki eksikleri gidermek isterim. Öncelikle, “tetikçiyi Ankara’ya getirene kadar, hatta İstanbul’a geri götürene kadar hepsi içeride.” demişsiniz. Fakat tetikçinin taşındığı 06 AT 5021 plakalı tahsisli araçtan bahsetmemişsiniz. Belki de bu detayı size söylememişlerdir.

Sonra şöyle devam etmişsiniz: “Kim bilir belki de cinayetin gerçek azmettiricileri, bu olay üzerinden oluşturacakları algı operasyonlarını yürütmek için, bugün yaşadığımız gelişmeleri de önceden planlamışlar, yazmışlardır.” Ancak hemen ardından -kendi kendinizi yalanlamak pahasına- azmettiricinin belli olduğunu bizim hayalî bir azmettirici ürettiğimizi söylemişsiniz. Ben kocama karşı gerçekleştirilen bu menfur cinayetin azmettiricilerinin kimler olduğunu savcılıkla da kamuoyuyla da paylaştım. Siz duymamışsınız. Dosyası ayrılan 17 kişiye bakın.  İsimlerini orada bulabilirsiniz.

Soruyorum size Ali İhsan Karahasanoğlu: Tolgahan Demirbaş nasıl bir azmettiricidir ki –yine iddianamedeki delillere dayanarak konuşuyorum- Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’dan bu alçak suikastin hazırlık aşamasında Sinan Ateş hakkında bilgi toplaması için sürekli talimat alıyor. Yazınızın devamında elimizde bir belge olmadığını ima etmiş,  eğer elimizde bir belge varsa neden savcılığa vermediğimizi sorgulamışsınız. Burada da bilgisizliğiniz ön plana çıkmış. Çünkü biz dosyadaki delillerin, ifadelerin neden iddianameye girmediğini, 17 kişinin soruşturmasının hangi sebeple bu iddianameden ayrıldığını, bütün delillerin niçin tek bir çatı altında toplanmadığını, bütün şüphelilerin hangi maksatla aynı iddianamede ele alınmadığını sorguluyoruz. Yani deliller zaten savcılıkta var. Anlayacağınız o ki çoktan çözülmüş bir cinayet, bir karanlık el tarafından sürüncemede bırakılarak zaman kazanılmaya çalışılıyor.

“Ardından acılı eş, Ülkücü düşmanlarına ziyaretlerde bulunuyor onlarla görüşmeler yapıyor.” sözlerinizin Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almadığını varsayıyor, buna ilişkin bir yorum yapmıyorum. Ama size şunu sormadan da geçemiyorum: Ne yapayım. Bir baş sağlığı dilemeyenlerin, kocamı katledenlerin kapısına mı gideyim. Ki siz de yazınızda, şu anda tutuklu bulunan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılarının, MHP yöneticisinin, MHP milletvekili adayının hükmünü “bu suça karışanların hepsi içeride” diyerek vermişsiniz.

Kaleme aldığınız yazıda kendinizle sürekli çelişmiş, bir satır önce söylediğinizi bir satır sonra yalanlamışsınız. Bunun sebebinin olay hakkında bilgi sahibi olmamanız olduğunu düşünüyorum. Keşke bu alçak suikastin öncesine ve sonrasına ilişkin biraz daha bilgi toplayıp yazınızı öyle kaleme alsaydınız. Bu sizin için daha doğru, daha hakkaniyetli olurdu. Yazınızı da şu şekilde noktalamışsınız: “Bu CHP, bu Cumhuriyet gazetesi, bu Birgün gazetesi… Sinan Ateş’in acılı eşinin sözlerini manşete taşıyorlarsa. Acılı eş kendisine sormalı: “Ben nerede hata yapıyorum” Hayır, ben şunu soruyorum: Sinan’ın ömrünü verdiği davayı güden medya kuruluşları neden bu alçak suikastin aydınlanması için çaba harcamıyor. Neden Sinan, hiç öldürülmemiş gibi davranıyor. Yazdıklarımı okumayı bitirdiyseniz size bu ısmarlama yazıyı her kim kaleme aldırdıysa siz de ona bir ayva ısmarlayın. Damağı tadına alışsın."

Editör: Deniz Ali Tatar