Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin bugün görülecek 4. Duruşma öncesinde eşi Ayşe Ateş, basın mensuplarına konuştu. Suikastın nasıl gerçekleştirildiğini bir kez daha anlatan Ayşe Ateş, "Saçma sapan zırvalarla bizi üç gündür oyalıyorlar. Bugün canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum, ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum" dedi.

Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in, Ankara’nın Çukurambar semtinde, 30 Aralık 2022’de tetikçi Eray Özyağci tarafından öldürülmesine ilişkin açılan davanın dördüncü celsesi bugün görülecek.

Ayşe Ateş, duruşma öncesinde şu sözleri kullandı: 

Duruşma salonunda yaşananları günlerdir sessizce izliyorum. Avukatımız dışarıya atılıyor, izleyenler salondan kovuluyor. Mahkeme heyetinin mükellefiyeti buradaki müştekileri, sanıkları, tanıkları tek tek dinlemek, anlatılanları kayda geçirmek, beyanlardan yola çıkarmak soruşturmanın genişletilip genişletilmeyeceğine karar vermek. Fakat gidişat hiç öyle değil. Kovuşturmanın genişletilmemesi için bir irade gösteriliyor. Soru sormamız engelleniyor. Ne sorsak 'dosyayla ilgisi yok' deniliyor. Nasıl yok, niye yok? İfadem orada, açın bakın.

"Sosyal medyada aklama mahkemeleri kuruldu"

Tutuklu şahsın bir iki saat hayat hikâyesini anlatmasını dinledik, biri mermi dedi, öbürü alttan girdi üstten çıktı dedi, ayak dedi, bacak dedi, diğeri unuttum dedi, şifremi unuttum dedi, diğeri ise şifremi vermek istemiyorum dedi. Devlete iftira atıldı, daha önceki savcılar hedef tahtasına konuldu. Mahkeme heyetini etki altına almak için yoğun bir çaba sarf edildi. Sabırla dinledik. Bir yandan da mevcut savcı hakkında belirli bir kesim tarafından sosyal medyada 'bu nasıl iddianame, savcı ne yapmak istiyor' diye yazılıp çizilmeye başlandı.

Diğeri ise ne dedi biliyor musunuz? Tüm raporlar ortada olmasına rağmen 'Sinan Ateş'i ben öldürmedim, yanındaki Selman öldürdü' dedi. Sayın başkan da bunu dinledi. Hatta dosyadaki hiçbir belge ve bulguyla uyuşmayan katil beyanlarını kanun kabul edip sosyal medyada aklama mahkemeleri kuranlar oldu.

"Saçma sapan zırvaları bize 3 gündür dinletiyorlar"

"Kamera kaydında ne var? İzlemeyenler için, anlamayanlar ve anlamak istemeyeneler için bir kez daha anlatıyorum. Kiralık katil arabanın arkasından çıkıyor silahını Sinan’ın vücuduna doğrultup üst kısmına doğru ateş ediyor. Sinan ne ayağından vurulan bir insanın refleksini veriyor ne de başka bir hamlede bulunuyor. Sadece bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor ve hareketsiz kalıyor. Yere düzen bir insan ayağından vurulduysa bir refleks vermez mi? Bu akıl ve mantık dışı ifadelerle saçma sapan zırvaları bize 3 gündür dinletiyorlar. Sonrasında Sinan düşerken kiralık katil Erol Özyağcı Selman’ı da vuruyor, Selman can havliyle kaçıyor, kaçarken eli silahına gidiyor, silahı elinde değil, elini beline atıyor. Bunlar kamera kaydında görünüyor. Kiralı katil devam ediyor önüne doğru bir adım atıp Sinan’a ateş ediyor, Sinan’ı etkisiz hale getirip kaçıyor. Selman geri döndüğünde ise Sinan’ın cansız bedeniyle karşılaşıyor ve dizlerinin üstüne çöküyor.

"Sinan’ın bize anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım"

Bugün duruşmada vereceğim ifadede sanıların yaptığı gibi katillerden kahraman karton çıkarma hikâyelerini değil Sinan hayattayken yaşadıklarımızı, Sinan’ın bize anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hem de hiçbir ismi pas geçmeden tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede yaptım gibi o ifadeyi bilenler gayet iyi biliyor.

"Çocuklarımı annesiz bırakmaktan korktum"

Ölmekten öldürülmekten çocuklarımı bir de annesiz bırakmaktan korktum. Bugün ölümü göze almadım, burada sosyal medyada ve tv ekranlarında ortaya konan karanlığı gördükten sonra yargıda, emniyette, sosyal medyada, yer altı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsam da konuşmasam da beni öldüreceğine, herkesi öldürebileceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum. Herkes her şeyi bilsin istiyorum.

"Tüm deliller aynı merkezi işaret ediyor"

Müdafiler duruşmada bu siyasi cinayetin Pensilvanya’da kurgulandığını, senaryosunu da Mustafa Özcan isimli şahsın yazdığını iddia ettiler. İddiaya göre ben de onlara hizmet ediyormuşum. Bu; MHP ve Ülkü Ocaklarına karşı yapılan bir kumpas girişimiymiş. Böyle arsızlık, böyle kurnazlık tarih boyunca görülmemiştir. Sinan Ateş’e ölmeden önce Ülkü Ocakları ve MHP yöneticileri tarafından sosyal medya üzerinden yöneltilen tehditler, edilen hakaretler, atılan iftiralar orada dururken arkadaşları aynı odaklar tarafından saldırılara maruz kalmışken deliller de aynı merkezi işaret ederken kocamın katilini nerede arasaydım?

Tunceli Valiliğinden eylem ve etkinliklere yasak kararı Tunceli Valiliğinden eylem ve etkinliklere yasak kararı

"Katillerden gözümüzü ayırmayacağız"

Sinan’ı CHP’liler mi tehdit etti, arkadaşlarına DEVA Partililer mi saldırdı, dostlarına İYİ Partililer mi elçi gönderdi, ofisinin önüne Zafer Partililer mi bir araba adam yolladı? Şimdi müdafiler diyorlar ki senaryoyu Mustafa Özcan yazıyor. Yok Pensilvanya, yok bilmem ne! Bu ne cüret, bu ne aymazlık, bu ne kurnazlık? Hiç heveslenmesinler, hiç sevinmesinler. Cambaza bakmayacağımızı, katillerden gözümüzü ayırmayacağımızı da bilsinler.

"İfadem kesilirse basına açıklayacağım"

Buradan bütün siyasetçilere, sanatçılara, iş insanlarına, esnaflara, emeklilere, ev hanımlarına; bu aziz milletin her bir ferdine seslenmek istiyorum: Gözünüzü bu davadan ayırmayın. Çünkü Türkiye’nin göbeğinde güpegündüz işlenen bu siyasi cinayetin üzeri örtülür, bu dosya karartılırsa namlunun size, bir yakınınıza, çocuğunuza dönmemesi için ortada bir sebep kalmaz. Unutulmamalıdır ki hesap sorulmayan her cürüm yeni zulümlere davetiye çıkarır. Cezasız kalan her suç, failini azgınlaştırır. Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum; eğer bugün Sayın Başkan, ifademi böler, bunların duruşmayla ilgisi yok derse ifademi siz değerli basın mensupları önünde aziz milletimize seslenerek vereceğim."

Editör: Ziya Burak Erol