CHP’den kayyım tepkisi: Halk iradesi gasp ediliyor CHP’den kayyım tepkisi: Halk iradesi gasp ediliyor

Haber Merkezi - Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 2014 ve 2015 yılları 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarının Taksim'de yapılmasını yasaklayan Valilik kararlarıiçin Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Valilik kararıyla Taksim Meydanı’nda kutlama yapılmasının engellendiği, kutlama için alana giden sendika ve birlik temsilcilerine polis tarafından tazyikli su, plastik mermi ve biber gazıyla orantısız biçimde müdahale edildiği belirtilen başvuruda , “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” ile “kötü muamele yasağının ihlal edildiği"ne yer verildi. 

Toplumsal hafıza vurgusu

Yüksek mahkemenin 7 yıl sonra bağladığı kararda “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme” hakkının ise ihlal edildiğine, “Kötü muamele yasağının ihlal edildiği” iddiasını dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti. Kararda Taksim Meydanı'nın geçmişi ve taşıdığı değerlere de yer verilerek şu tespitler yapıldı:

“Taksim'in 1977 yılında yaşanan ve 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar nedeniyle başta sendikalar ve işçiler olmak üzere toplumun belli kesimleri için sembolik bir değer olması nedeniyle işçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada olanların dayanışmasının değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı'nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için burada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekanın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır."

"Değerlendirmeden yasak kararı alındı"

Kararda 1 Mayıs'ın 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında Taksim'de kutlanıldığı, 2009 yılında da 1 Mayıs'ın Dayanışma Günü olarak resmi makamlarca kabul edildiğine yer verildi: "Somut olayda idare ve yargı mercii, toplantı veya gösteri yürüyüşünün amacını, mahiyetini ve katılımcı sayısını göz önünde bulundurarak etkinliğin gerçekleştirme imkanı olup olmadığını, somut müdahalenin kamu düzenini ve üçüncü kişilerin haklarının kullanılması amacı çerçevesinde gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğini değerlendirmemiştir”

Polis müdahalesi makul görülmedi

Polisin henüz kutlama başlamadan katılımcılara müdahale ettiğini belirten yüksek mahkeme, “İdarenin 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı'nda toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmasını mutlak surette yasaklanmasını gerektirecek gerçek bir tehlikenin varlığını açıklamadan ve katılımcıların anılan yerde etkinlik yapabilmeleri için mümkün olan önlemler bulunup bulunmadığını irdelemeden tercih edilen mekanı toplanmaya yasakladığı, bu karara dayanan kolluk güçlerinin de derhal müdahale etmesini etkileyecek makul bir sebep olmadan ve anılan hakkın kullanılabilmesine yönelik bir tolerans göstermeden gruba müdahale ettiği anlaşılmıştır" ifadelerine yer verdi. 

Hak ihlali vurgusu yapıldı

“Sonuç olarak 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen başvurucuların gösteri ve yürüyüş hakkına yönelik olarak zor kullanmak suretiyle dağıtılması şeklindeki müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulmamıştır. Bu nedenlerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır” ifadelerine yer verilen kararda  başvurucular DİSK, dönemin DİSK Başkanı Kani Beko, mevcut Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile KESK ve dönemin KESK Başkanı Lami Özgen’in de aralarında bulunduğu başvuruculara 18’er bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Editör: Ahmet Çağatay Bayraktar