Cemre Polat
Başkent Ankara, 41. Avrupa Miras Günleri’nin üçüncü edisyonuna ev sahipliği yapacak. “Ankara sevdalısı olacaksınız!” sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikte, sekiz Avrupa büyükelçiliği ile başkentin önemli kültürel, tarihi ve sanatsal noktaları halka açılacak.
Organizasyon kapsamında, 21 ve 22 Eylül’de iki gün boyunca rehberli turlar, sergiler, konserler ve şehir gezileri gibi çeşitli etkinliklerle, katılımcılara başkentin kültürel mirası tanıtılacak.
Avrupa Ulusal Kültür Enstitüleri Ağı (EUNIC) tarafından organize edilen ve Institut Français Türkiye – Ankara tarafından koordine edilen organizasyondaki etkinliklerin tümü ücretsiz gerçekleştirilecek.
1985 yılında Avrupa Konseyi tarafından başlatılan ve 1999’da Avrupa Birliği’nin katılımıyla genişleyen Avrupa Miras Günleri, her yıl Eylül ayında 50’den fazla ülkede düzenleniyor.
Bu etkinlikler, halka nadiren açılan miras alanları ve anıtların ziyaret edilmesine olanak tanırken, kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Ankara’daki etkinlikler ilk kez 2022 yılında dört Avrupa büyükelçiliğinin (Belçika, Fransa, Polonya, İsviçre) kapılarını halka açmasıyla başlamıştı.
Bu yılki etkinlikte, daha fazla büyükelçilik ve Türk kurumu iş birliği yaparak başkent Ankara’nın tarihi ve kültürel zenginliklerini yeniden keşfetme imkanı sunacak.
Ankara Fransız Enstitüsü Müdürü Sophie Gauthier Aydoğdu, etkinliğin ayrıntılarını 24 Saat’e anlattı…
“AMACIMIZ ANKARA’YI SEVDİRMEK”
Avrupa Miras Günleri 3. kez Ankara’da gerçekleşiyor. Etkinlik, "Ankara sevdalısı olacaksınız" sloganıyla bize ne vadediyor? Organizasyonun Ankara’nın turizmi ve kültürel bilinirliği üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?
Bu sloganla Ankara'nın İstanbul ve İzmir'e kıyasla çekici olmadığı ve anlatacak bir hikâyesi olamayacak kadar yeni olduğu klişesini tersine çevirmek istedik: “Ankara'yı (henüz) sevmiyor musunuz? Bize güvenin, (şimdi) seveceksiniz!” Ankara, kendini göstermek için biraz merak gerektiren bir şehir ama ilgilenmek için çaba gösterdiğinizde hazineler keşfediyorsunuz.
Amacımız tam da Ankara'yı sevdirmek, büyük ulusal müzelerden Ayrancı'daki sanatçı atölyelerine kadar uzanan tarihi ve mirası hakkında merak uyandırmak ve kamusal alanı işgal eden heykelleri unutmamak.
Ve bence bu zorluğun üstesinden gelmeye başlıyoruz, katılan mekanların sayısı 2022'de 4 iken 2024'te 34'e çıktı. Halkın katılımı çok yoğun, geçen yıl birkaç bin kişi katılmıştı.
“İNSAN İLİŞKİLERİ OLMADAN DİPLOMASİ OLAMAZ”
Bu yıl, 8 büyükelçilik halka açılacak. Büyükelçilikler bu etkinlikte nasıl bir rol oynuyor ve ziyaretçilere neler sunuyor?
Kapılarını açan büyükelçiliklerin sayısı her yıl artıyor: Fransa Büyükelçiliği ile birlikte 2022'de 4, geçen yıl 7 ve bu yıl 8 oldu. Bu, Avrupa diplomatik temsilcilikleri için kendi hikayelerini ve bu hikayeler aracılığıyla sadece kendi kültürel geleneklerini değil, aynı zamanda onları Ankara'ya ve Ankara'nın mimari ve siyasi tarihine bağlayan bağları anlatmak için bir fırsat. Bu aynı zamanda diplomasi dünyasının basmakalıp olmaktan uzak, dış dünyaya ve insanlara açık olduğunu göstermek için de bir fırsat - hatta DNA'sında var, insan ilişkileri olmadan diplomasi olamaz!
Organizasyonun Avrupa ve Türkiye arasındaki kültürel bağları güçlendirmesine katkıda bulunuduğunu söyleyebilir misiniz? Avrupa Miras Günleri gibi kültürel etkinlikler, yerel topluluklar ve Avrupalı ülkeler arasında nasıl bir bağ oluşturuyor?
Büyük çoğunluğu Türk olan otuz kadar ortak tarafından düzenlenen ve Ankaralıların yoğun ilgi gösterdiği bu etkinlik, Fransa'da ve daha sonra Avrupa'da ortaya çıkan mirası kutlama ve koruma fikrinin burada da tamamen paylaşıldığını göstermektedir. Bu da kurumsal meselelerin ötesinde, Paris ve Ankara'da aynı Avrupa ruhunu ve aynı değerleri paylaştığımızı ve birlikte yapacak çok işimiz olduğunu gösteriyor.
Bu yıl ilk kez katılan kurumlar ve etkinlikler arasında hangi yenilikler bulunuyor? Ziyaretçileri ne gibi sürprizler bekliyor?
Hepsini saymam mümkün olmasa da bu yıl aramıza yeni ortaklar katıldı. Özellikle ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Hacettepe ve Bilkent Güzel Sanatlar Fakülteleri, Opera ve Bale, resim ve heykel müzeleri, Ziraat Bankası, Evliyagil Müzeleri, Nev ve Ka Atölye gibi galerilerin katılımını vurgulamak isterim.
Hepsinden önemlisi, Institut français Türkiye olarak, uluslararası üne sahip Fransız görsel sanatçı Julien de Casabianca'yı 22-28 Eylül tarihleri arasında kentte bir dizi etkinliğe katılmak üzere davet ettik. Şehirde gözlerinizi dört açın!
Etkinliğin koordinasyonu oldukça kapsamlı. Bu kadar geniş bir iş birliği ağı nasıl yönetiliyor ve organizasyon süreci nasıl işliyor?
İşin başında Ankara’daki Institut français ekipleri bulunuyor - bu vesileyle onlara içtenlikle teşekkür etmek istiyorum - ancak yapmaktan mutluluk duyduğumuz ve uzun vadede sürdüreceğimiz bir iş.
Koordinasyon ilkbaharda başlar ve son güne kadar hiç durmaz. Ancak her geçen yıl, mesela bu yıl özel bir çevrim içi kayıt sitesinin açılması gibi süreçte bir takım iyileştirmeler yapıyoruz.
Etkinliğin uzun vadeli etkileri konusunda beklentileriniz nelerdir? Ankara'nın kültürel mirasına daha fazla ilgi gösterilmesini nasıl sağlamayı amaçlıyorsunuz?
Bu etkinliği uzun vadeli düşünerek planlıyoruz. Ankaralılar olarak, “keşke” demeden duramayacağız. Mesela: tarihî TRT binasındaki stüdyoları ziyaret edemez miyiz, Kültür Bakanı özel bir gün için makamını açmayı kabul eder mi, diğer ilçe belediyelerinde hangi harikalar saklı?
Her boyuttan ve kökenden ne kadar çok ortağımız olursa, hem katılımcı kurumlar hem de halk nezdinde bu hazineleri geliştirme ve koruma ihtiyacına ilişkin heves ve farkındalık o kadar artar.
“ANKARALILARIN ŞEHİRLERİNE DUYDUKLARI DOĞAL MERAKI PEKİŞTİRİYORUZ”
Avrupa Miras Günleri'nin Ankara'daki ilk edisyonundan bugüne katedilen yolu nasıl değerlendirirsiniz?
Hem katılımcı kurumlar (bazıları etkinliğe katılmak için kendiliğinden bize geliyor) hem de halkta (haftalar öncesinden programı ve kayıt tarihlerini soruyorlar) giderek artan bir ilgi hissediyoruz. Bence biz sadece Ankaralıların şehirlerine duydukları doğal merakı pekiştiriyoruz, buna çeşitli etkinliklerde çok sayıda gördüğümüz genç nesil de dahil. Şehre, tarihine, şehir planlamasına ve birlikte iyi yaşamı korumaya verilen öneme duyulan bu ilgiyi beslemeye yardımcı olabilirsek, iddiayı kazanmış oluruz.
Bu tür etkinlikler yeni nesillere kültürel miras bilinci aşılayabilir. Gelecek nesillerin bu mirasa sahip çıkmasını sağlamak adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Kesinlikle, bu etkinliğin amaçlarından biri de bu. Bu amiral gemisi etkinlik çerçevesinde, belki de bilimsel bir konferansla başlayarak, mirasın korunması ve geliştirilmesi konularında Türkiye ile Avrupa arasındaki işbirliğini geliştirmeyi düşünüyoruz; böylece bilim insanları birbirlerini daha iyi tanıyabilir ve ortaklıklar öngörebilirler.
2025 yılında, son iki yıldır Avrupa ülkeleriyle çok ilginç bir müze eğitim programı yürüten Erimtan Müzesi ile de birlikte çalışacağız.
Etkinliğin geleceğine dair planlarınız neler? Avrupa Miras Günleri’ni önümüzdeki yıllarda daha fazla genişletmeyi düşünüyor musunuz?
Fransa tarafından oluşturulan Avrupa Miras Günleri geçen yıl kırkıncı yıldönümünü kutladı. Bu etkinliğin çok uzun bir geleceği olmasını bekliyoruz. Ortak sayısının ötesinde geliştirilebilecek olanaklardan biri de mirasa yönelik bu ilgiyi, tüm yıl boyunca erişilebilecek güzergahlar ve bilgilerle fiziksel ve sanal alanda pekiştirmek olacaktır. Bu konuyu ortaklarımızla görüşeceğiz.