Ahmet Çağatay Bayraktar

Söz konusu fotoğraf Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) sanatçıları Mehmet Akan, Rutkay Aziz, müzisyen Timur Selçuk ve şair ve yazar Ataol Behramoğlu'nun bir araya geldiği bir anı gösteriyor. Sosyal medyada çokça beğenilip paylaşılan fotoğrafın mekanı birçok yerde, şehrin basın ve sanat dünyasından isimlerinin müdavimi olduğu Ankara Kızılay’da yer alan Tavukçu olarak geçmekte. 1976 yılında “Ankara Sanat Tiyatrosu buluşması” şeklinde paylaşılan ve birçok kişinin “gerçek dostlukla” özdeşleştirdiği o fotoğrafın öyküsünü şair ve yazar Ataol Behramoğlu 24 Saat Gazetesi'ne anlattı.

Çanakkale'de "Polyksena & Iphigenia" sergisi açıldı Çanakkale'de "Polyksena & Iphigenia" sergisi açıldı

Sosyal medyada fotoğrafın 1976 yılında Ankara’da çekildiği paylaşılıyor. Doğru mu?

Tekin Yayınevi'nden çıkan "Yarım Yüzyıldan Şiirler" kitabımda da yer alıyor bu fotoğraf. Orada fotoğrafın “Cezaevi çıkışı-Ocak 1983-Kadıköy” olduğu notunu düşmüşüz. Sanıyorum bu bilgi daha doğru olabilir. Arkadaşlarımla bir araya gelmemin nedeni de Ankara Sanat Tiyatrosu çevresiyle ilgili olabileceği gibi cezaevi çıkışımda da olabilir. Çünkü bahsettiğim yıllarda bir araya geldiğimizi anımsıyorum.

Aranızdaki arkadaşlık nasıldı?

Aşağı yukarı aynı yaş grubu içerisinde olan kişilerin birleşmesinin beraber olmasının, arkadaşlıklarının nedeni her şeyden önce dünya görüşüdür. Biz birbirimizi 1960’lı yıllardan itibaren tanıyoruz. Özellikle Rutkay ile Ankara Sanat Tiyatrosunun ikinci döneminde yani 1980 öncesinde çok yakın olduk. Birlikte çalışmalarımız vardı. Örneğin Deniz Türkali’nin yer aldığı tek kişilik “İyi Bir Yurttaş Aranıyor” oyununun yönetmenliğini Rutkay Aziz yaptı. “İyi Bir Yurttaş Aranıyor” ismiyle topladığım şiirleri yazdım ve Rutkay da bazı repliklerin sıralamasını değiştirerek sahneledi. Oyun 23 Mart 1981’de Ankara Sanat Tiyatrosunda sahnelenmişti. Rutkay ile o yıllarda birlikte tiyatro üzerine çok düşündük. Sabahattin Ali ile ilgili bir oyun yazmayı tasarlamıştım. Yazmıştım da biraz. Onu birlikte konuştuk, görüştük. Benim Türkçeye aktardığım John Reed’in kitabı "Dünyayı Sarsan On Gün"ü oyunlaştırılmış şeklini sahneye aktarmak istiyorduk. Bu iki çalışmamıza 1980 darbesi engel oldu. Fakat elbette Rutkay ile dostluğumuz her zaman devam etmiştir.

Timur da devrimci bir müzisyen olarak her zaman yanımda olan yakın bir arkadaşımdı. Özellikle 1993’te Lozan isimli oyunum Metin Belgin yönetiminde, Timur Selçuk'un beste ve şarkılarıyla Antalya Devlet Tiyatrosu'nda sahnelendi. Nitekim oyun yakın zamanda Timur’un müzikleri ile İzmir’de Sahne Tozu Tiyatrosu tarafından sahnelendi, sahnelenmeye de devam ediyor. Timur ile de her zaman çok candan bir arkadaşlığımız olmuştur.

Mehmet de tiyatro sanatçısı ve arkadaş olarak çok saydığım sevdiğim bir sanatçıydı. O da beni severdi. Ve tiyatro sanatçılığının yanında Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenecek çoğu oyunun da sözlerini yazar, Timur da bestelerdi.

Farklı alanlarda çalışan sanatçılar gibi görülseniz de sizi bir araya getiren fikir ve amaç birliği olmuş.

Evet, kesinlikle! Aslında şiir, resim ve tiyatro iç içedir. Halen arkadaş çevremde farklı alanlarda çalışan sanatçı dostlarım vardır. Örneğin Lozan’ın yanında henüz sahnelenmeyen Ali Suavi isimli oyunum da var. Bu oyunların sahnelenmesi sürecinde ressamlardan tiyatro sanatçılarına farklı alanlardan dostlarımla birlikte bir üretim ortaya koyduk.

Sosyal medyada bu kare “Günümüzde sanatçılar böyle bir araya gelemiyor” veya “Eski arkadaşlıklar başkaymış” gibi yorumlarla paylaşılıyor...

Bu tür dostluklar Türkiye sanat camiasında her zaman olagelmiştir. Giderek zayıflamış olabilir. Dünyanın hâli de bu yönde. Ekonomik problemler ve zaman sınırlanmaları da bir araya gelmeyi güçleştirebiliyor. Ama benim çok şükür halen sık sık buluştuğum arkadaşlarım var. Gençlerden Nevzat Çelik, İbrahim Baştuğ, Hasan Öztoprak, Altay Öktem; ressamlardan Sali Turan yakın dostumdur, şiir ve sanat üzerine çokça konuşuruz. Rutkay ile her zaman dirsek temasımız vardır. Müzisyenlerden Edip Akbayram, Haluk Çetin ve Vedat Sakman, yönetmen Nebil Özgentürk ile sık sık bir araya geliriz. Rusçadan edebi tercümeler yapan Sabri Gürses, Uğur Büke, Hülya Arslan, Mehmet Yılmaz ile sık sık görüştürdüğüm arkadaşlarımdır. Her zaman genç ve geniş bir çevrem vardır ve bundan da mutluluk duyuyorum.

Muhabir: Ahmet Çağatay Bayraktar