Ankara-Beypazarı Doğanyurt köylüleri, özel bir şirket tarafından yapılması planlanan taş ocağı projesine karşı 2020 yılından beri verdiği mücadeleyi kazandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, madencilik faaliyetlerinin bölgedeki yeraltı su kaynaklarına zarar vereceği gerekçesiyle projeyle ilgili ÇED sürecinin sonlandırıldığını bildirdi.
NAZ AKMAN/ANKARA- Ankara’nın Beypazarı ilçesine bağlı Doğanyurt Köyü, geyikleri, karacaları, tilkileri, ayıları, tiftik keçileri, anıt ve fosil ağaçlarıyla, 20’yi aşkın endemik bitki türüyle önemli doğal yeraltı su depolarıyla (akifer) bilinen zengin doğal yaşam alanlarından biri. Tarımın, hayvancılığın aktif bir şekilde sürdürüldüğü Doğanyurt’ta 100 aşkın hane geçimini bu sayede sağlayabiliyor. 17 farklı su kaynağına sahip, 1500’lü yıllarda Osmanlı’da kaydı bulunan bir köy. 20 milyon yıllık fosil ağaçlara sahip olan Doğanyurt’un çevresinin sit alanı ilan edilmesi bekleniyorken, köy halkı 2020 yılından bu yana taş ocağı yapımına karşı mücadele ediyor. Ankara’nın sembolü tiftik keçilerinin önemli yaşam alanı olan Doğanyurt’ta arıcılık, hayvancılık ve tarım faaliyetleri yürütülüyor. Doğanyurt halkı zengin bitki örtüsü, tarihi, yaşam alanı ve doğal kaynaklarıyla bölgenin acil koruma altına alınmasını istiyor.
Köylüler ÇED toplantısını protesto ederek, alternatif ÇED toplantısı yaptı
Yusuf Ağa Madencilik tarafından yapılması planlanan kalker ocağı ve kırma eleme tesisi projesi 2020 yılında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sunulmuş ve projeye ‘çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararı verilmişti. Doğanyurtlular dernek olarak, kararın iptali için yargı sürecini başlatmıştı. Ankara 18. İdare Mahkemesi, hukuka aykırı bulunan ÇED kararını iptal etmiş ancak seçimin ardından projede kapasite artırılarak 16 hektar olan alan 37,68 hektara çıkarılıp yeni bir proje olarak sunulmuş ve ÇED başvurusu yapılmıştı. 23 Haziran’da yapılan ÇED toplantısını köylüler protesto ederek katılmadı. Doğanyurtlular, TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat Özer ile köy meydanında bir araya gelerek, halk olarak alternatif ÇED toplantısını gerçekleştirdi. 66 kişi projeye karşı olduğuna dair imza attı.
Öte yandan Kırsal Çevre Derneği’nin 2020 yılında hazırladığı “Ankara Beypazarı ilçesinin Doğanyurt köyünde yapılmak istenen kalker ocağı ve kırma eleme tesisinin Doğanyurt köyüne sosyal, kültürel, ekonomik ve ekolojik etkilerinin değerlendirilmesi” raporunda bölgenin sahip olduğu doğal zenginlikler kayıt altına alınmıştı.
Bakanlık ÇED sürecini sonlandırdı
Söz konusu proje için görüşüne başvurulan kurumlardan biri olan Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (ASKİ), patlatmalı madencilik faaliyetlerinin bölgedeki yeraltı su kaynaklarına zarar vereceğine yönelik görüş bildirdi. ASKİ görüşünde, “Patlatmalı madencilik faaliyetleri neticesinde titreşim etkisiyle akifer (doğal yeraltı su depoları) birimlerinde mevcut olan kırık/çatlak/boşluk sistemlerinin etkilenebildiği, yeraltı suyu akım yönünün değişebildiği, veriminin azalabildiği” ifadelerine yer verdi. Bunun üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı projeyle ilgili ÇED sürecinin sonlandırıldığını açıkladı.
Başta kadınlar olmak üzere Doğanyurtluların 2020 yılından bu yana ormanlarını, ağaçlarını, su kaynaklarını, hayvanlarını korumak için verdiği mücadelede bu gelişmeyle beraber önemli bir kazanım elde edilmiş oldu.
Özer, “Burada artık yeni bir projeye izin yok”
2020 yılından bu yana teknik ve bilimsel katkılarıyla Doğanyurt halkının yanında yer alan TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat Özer, bakanlığın kararını, “Kamuoyunda TEMA her ne kadar ağaçlandırma faaliyetleriyle yükümlü bir vakıf olarak bilinse de bizim en önemli misyonumuz ormanlarımıza, toprağımıza, hayvanlarımıza, su kaynaklarımıza sahip çıkmaktır. 2020 yılında bu proje gündeme geldiğinden bu yana TEMA olarak Doğanyurtluları yalnız bırakmadık. Bu projede halktan taraf olduk. Uzmanlar eşliğinde bölgeyi gezdik, tüm zenginlikleri yerinde gördük, kayıt altına alınması için çalışmalar yaptık. Nihayet bakanlık ÇED sürecini sona erdirdi, burada artık yeni bir projeye izin yok. Doğanyurtlularla beraber buradaki yaban hayatının korunması, meraların iyileştirilerek hayvancılığın verimli hale getirilmesi, tarımın devam etmesi için çalışmalar yapacağız. Bu mücadele vesilesiyle Doğanyurt kamuoyunda geniş kitleler tarafından tanındı. Aynı zamanda Doğanyurtlular da köylerinin ne kadar değerli olduğunun farkına vardı, bilinçlendi. Doğayla çekişme haline olmaktan ziyade doğanın bir parçası olarak uyum içinde hayatımızı sürdürmemiz gerekiyor” sözleriyle değerlendirdi.
“Karadeniz’in İç Anadolu’ya açıldığı bir kapı”
Özer ayrıca köyün önemine ilişkin de şu bilgileri verdi: “Bu köy Karadeniz’in İç Anadolu’ya açıldığı bir kapı. Farklı bitkilerin buluştuğu, önemli bir yaban hayatının olduğu, 20-30 milyon yıllık fosil ağaçların yer aldığı, 21 endemik bitki türünün ve akbabaların olduğu bir bölge. 1500’lü yıllarda Osmanlıda kaydı bulunan bir köy. En az 700 yıllık geleneksel bir köy yaşamı mevcut. Doğal yeraltı su depoları dediğimiz Akiferlerin 17 çıkışı mevcut, bunların sadece ikisi köylünün su ihtiyacını karşılayacak potansiyele sahip. Olası taş ocağı projesinde yapılacak her patlatma akiferlerin yapısının bozulmasına neden olacak ayrıca bölgenin içme suyu kaynaklarını da yok edecekti” dedi.