Sağlık

Aşı takviminde yaşanan aksaklıklar kızamık vakalarını artırıyor

Abone Ol
Haber: Erva Gün Kızamık vakaları 2022 yılının sonlarından itibaren artış gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün Avrupa bölgesi Kızamık ve Kızamıkçık raporuna göre, Türkiye 2022 yılı nisan ayı ve 2023 yılı mayıs ayı arasında bildirilen 457 kızamık vakası ile Rusya ve Tacikistan’ın ardından en çok vaka raporlanan üçüncü ülke olarak yer aldı. Son bir yılda bildirilen bu vakaların 343’ü ocak ve şubat aylarında bildirildi. Uzmanlara göre, yeni yılın ilk aylarında 343 vakanın bildirilmiş olması salgının git gide arttığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2023 yılının ilk 4 ayında 1440 kızamık vakası saptandı. Bu sayı ile Türkiye 2019 yılından bu yana son 4 yılın en yüksek kızamık vaka sayısına ulaştı. Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı Bülent Kılıç, kızamık salgınının artışı ve alınabilecek önlemler hakkında 24 Saat’e değerlendirmelerde bulundu. Kılıç’a göre, kızamık vakalarındaki artışın nedeni olarak aşı takviminin değişmesi, aşı reddi, göçmen nüfusun artışı etkili oldu. Kılıç, aynı zamanda kanunların yetersiz olmasından kaynaklı ailelerin aşı yaptırmak konusunda tereddütlerin arttığına da değindi. "Temel sorun aşılamada yüzde 95’in altında kalmak" Kızamık salgının artmasının ardındaki temel nedenin aşılamada yüzde 95 oranına ulaşılamaması olduğunu aktaran Kılıç, “Türkiye’de şu an aşı hizmetleri ile ilgili bizim temel hedefimiz en az yüzde 95’in yani risk altındaki grubun aşılanmasıdır. Buradaki asıl sorun yüzde 95 oranına ulaşamamak. Genelde yüzde 90’ın altında kalıyor” dedi. Kılıç, ilk aşının yapılmasından sonra karşılaşılan en büyük problemin ikinci doz aşının yapılmaması olduğunu dile getirerek aşılama takvimi ile ilgili ciddi sorunun olduğunu belirtti. [caption id="attachment_335816" align="alignnone" width="684"] Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nin 20.06.2023 tarihli duyurusu[/caption]   Aşı takvimindeki problemler Aşı hizmetindeki problemlerin birkaç nedeni olduğunu dile getiren Kılıç, “Bunlardan bir tanesi, aşı takviminin değişmiş olmasıdır. Önceden ikinci doz aşıyı ilkokullarda yapıyorduk ama son üç senedir bu 4 yaşa indirildi. Önceden ilkokula gidip toplu bir aşılama yaparken şimdi aile hekimi teker teker aileleri arayarak, randevu vererek ulaşmaya çalışıyorlar. Ulaşılmayan çocuklar olabiliyor ve bu en önemli nedenlerden biri” dedi. İkinci nedenin ailelerde giderek artan aşı tereddüdünün olduğunu belirten Kılıç, “Ailenin isteğine bıraktığımız zaman ya önemsemediği için ya da önemsiyor ama aşı ile ilgili tereddütler yaşadığı için aşı yaptırmıyor” ifadelerini kullandı. Kılıç, üçüncü neden olarak göçmen nüfusundaki artışı işaret ederek göçmenlerin duyarlı kırılgan gruplar olarak adlandırıldığını belirtti. Bu gruplarda hastalığın daha da yaygınlaştığını belirten Kılıç, “Aşıya ulaşımı, sağlık hizmetine ulaşımı sorunlu olan ve daha yoksul olan gruplar. Bunlarda hastalıkların ortaya çıkması örneğin kızamık gibi salgın hastalıkların çıkması ve yaygınlaşması daha da kolaylaştı” dedi. "Salgın bekleniyordu" Salgının zaten beklendiğini ancak şu an daha şiddetli ve erken olduğunu söyleyen Kılıç, “Bu üç nedeni üst üste koyduğumuzda yani sürekli aksama, takvimde değişiklik ve kırılgan grupların sayısının artmasıyla kızamık salgını bekleniyordu zaten. Normalde de zaten ülkemizde yüzde 95’in üstünü tutturamadığımız için dört veya beş yılda bir kızamık salgını olur. En son 2019’da da olmuştu” açıklamasında bulundu. "Verilerin paylaşılmaması popülist bir politika" Bakanlık’ta verilerin bulunduğunu ancak bu verilerin bilim insanlarıyla, akademisyenlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve basınla paylaşılmadığını aktaran Kılıç, “DSÖ’ye zorunlu olduğu için bazı verileri paylaşıyor biz de oradan alıp bakabiliyoruz. Ama bunların illere, yaş dağılımına göre dağılımı veya şu an güncel durumun bilgilerini bizimle paylaşmıyor. Sorun verinin olamaması değil esas sorun eldeki verinin paylaşılmaması. Eldeki veri paylaşılmadığı zaman yorumlanamıyor, takip edilemiyor, eleştirilemiyor” dedi. Verileri kendilerine sakladıkları için ciddi sonuçlar ortaya çıktığını belirterek, “Şeffaflık yok ve bir gizleme hali var. Aynı şeyi pandemi de ve deprem döneminde de gördük. Veriler saklanıyor. Siyasi açıdan popülist bir politika. Bize zarar gelir mi, eleştiri verilir mi şeklinde oy kaygıları her şeyi etkiliyor” açıklamasında bulundu. "Kanunların yetersizliği aşı reddini arttırıyor" Aşı reddinin Türkiye’de giderek artan bir sorun olduğunu vurgulayan Kılıç, “Bununla ilgili toplumun bilgilendirilmesi daha da önemlisi yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Eski bir Umumi Hıfzıssıhha Kanunu var 1930 yılında çıkartılmış ve orada bazı aşıların adı geçmiyor diye hukuki olarak ebeveynler aşıyı yaptırmayabiliyor” ifadelerini kullandı. Kızamık aşısı şu an üçlü bir şekilde kızamık, kızamıkçık, kabakulak olarak yapılıyor. Kanunda ‘bu şekilde geçmiyor’ veya ‘bazı aşıların geçiyor’ şeklinde engeller çıkıyor karşımıza. Zorunlu aşı yaptırmayla ilgili bu kanunu bir türlü düzenlemediler. Dolaysıyla hukuki bir açık var. Bu açıktan da aşı yaptırmak istemeyenler çok fazla faydalanıyor” dedi.