Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkanı Şarman, güven tazeledi: Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkanı Şarman, güven tazeledi:
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri öncesinde AKP’nin vaatleri arasında yer alan temmuzda gerçekleştirilecek asgari ücret zammı, çalışanların derdine derman olacak mı? 24 Saat'e konuşan ekonomistler, enflasyonun düşürülmemesi halinde yapılacak zammın da etkili olmayacağı görüşünde. Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 Haziran ayı itibarıyla 14 milyon 604 bin 708 kişi özel sektörde çalışıyor. Eski kabinede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak görev yapan Vedat Bilgin’in Aralık 2022’de yaptığı açıklamaya göre ücretlilerin yüzde 37’si ise asgari ücret alıyor. Pandemiden itibaren artan enflasyon ve döviz kuru ile asgari ücretin artık standart ücret haline geldiği eleştirilerine karşılık, 2022 yılında asgari ücrete iki defa zam yapıldı. 2021 yılında 2825 TL olan asgari ücret 2022 yılında 4 bin 253 TL'ye yükseltildi. 2022 Temmuz ayında yapılan 1247 liralık ara zamla ise asgari ücret net 5 bin 500 lira oldu. 2023 Ocak ayında yapılan zamla ise asgari ücretin güncel tutarı net 8 bin 506 liraya yükseldi. Bu süre içinde artan enflasyon ve döviz kuru karşısında asgari ücrete tekrar bir ara zam yapılıp yapılmayacağı ise merak konusu. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Cumhur İttifakı’nın vaatleri arasında temmuzda ara zam formülünün işleyip işlemeyeceğini ekonomistler 24 Saat'e değerlendirdi. “Durgunluğu önlemek için artış şart” [caption id="attachment_315499" align="alignright" width="348"] Prof. Dr. Aziz Konukman[/caption] Disk-Ar’ın Mart 2023 açlık ve yoksulluk sınırı raporuna göre dört kişilik ailenin gıda ve tüm diğer harcamaları için hanesine girmesi gereken aylık ücret ve/veya ücret dışı toplam gelir tutarı (yoksulluk sınırı) 33 bin 754 TL. Açlık sınırı ise 9 bin 752 TL olarak belirtiliyor. Olası asgari ücret zammının açlık ve yoksulluk sınırı gözetilerek yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Aziz Konukman, “Seçim öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan en düşük memur maaşının 22 bin liraya yükseltileceğini duyurmuştu. Asgari ücretteki artışın memura yapılan artış kadar mı olacağı da tartışmalı. Çünkü güncel durumda asgari ücret en düşük memur maaşının üstünde. Temel sorun asgari ücret oranının sadece bir kişi tarafından belirlenmesi. Burada işçi sendikalarının ağırlığını fazla göremiyoruz. Bunda da Türkiye’de sendikalaşma oranının yüzde 8 gibi düşük bir oranda olması etkili. Burada Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı asgari ücretin yoksulluk sınırında olması gerektiğini söylemesi çok önemli. Çerkezoğlu, kişi başı asgari ücretin 17 bin lira olması gerektiğini, iki kişinin çalıştığı bir ailede de eve 34 bin lira girmesiyle ailenin yoksulluk sınırından az kazanmaması gerektiğini belirtmişti. Bundan dolayı asgari ücret yılda bir kez artırılır ısrarı yerine çalışanlar lehine bir karar alınmalı” dedi. 2023’ün ilk çeyreğinde ekonomin büyümesinde hane halkı harcamalarının etkili olduğunu belirten Konukman, “Bu durumun ikinci çeyrekte de sürmesi için hane halkının satın alma gücünün zamlarla desteklenmesi gerekiyor. İşveren her ne kadar ücret artışlarının yeni bir maliyet yükü olduğunu söylese de piyasanın canlılığını korumak için de bu artışlar önemli. Enflasyonun yüksek olduğu bu ortamda stagflasyonu engellemek için artış şart” şeklinde konuştu. “Kısa süreli etkili olur” Enflasyon artışının önlenmediği sürece ücretlere yapılacak zammın etkisinin kısıtlı olacağını vurgulayan Ekonomist Nesrin Nas, “Şu anki koşullarda şirketlerin krediye ve kendi döviz kaynaklarına ulaşabilmesi oldukça kısıtlı. Özellikle ihracat yapan şirketlerde bu durum yaşanıyor. Öncelikle bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Asgari ücrete yapılacak zam da ancak birkaç ay çalışanlara nefes aldırır. “Devlet teşviki gerekiyor” [caption id="attachment_315501" align="alignright" width="336"] Nesrin Nas[/caption] “Şirketler kanadında ise mevcut yükün yanında maaşların artırılması zaten zor durumda olan özel sektörü daha da baskılar” diyen Nas, “Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerinin eksiye inmesi özel sektörü de doğrudan ilgilendiriyor. Bir yandan bu durum, güncel değil. Aslında dört yıldır bu rezervler ekside. Özellikle hazine hesaplarını da dikkate aldığınızda eksi 85 milyar dolarlık bir açık var. Bunun yanında dış ticaret açığı da 130 milyar dolara ulaştı. Bu tarihi bir rekor. Türkiye’de resmi kanallarda döviz kalmadığı için ihracatçıların dövizinin yüzde 40’ına da el konulduğunu görüyoruz. Yani ihracatçı dövizinin yüzde 40’ını düşük fiyattan Merkez Bankası’na satıp yüksek fiyat ile Kapalıçarşı’dan döviz almaya mecbur bırakılıyor. Bu durum içinde ücret artışları için devletin teşvik vermesi gibi formüller üretilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. Radikal bir artış olmaz [caption id="attachment_315507" align="alignright" width="227"] Mustafa Sönmez[/caption] Seçim sonrası ekonominin seyrinin kemer sıkmaya yönelik olacağını söyleyen Ekonomist Mustafa Sönmez, “Geçtiğin yıl istisnai olarak bir ara zam yapıldı. Bu yıl bir ara zam yapılacağını düşünmüyorum. Bir zam olursa da çok yüksek bir zam olmayacaktır. Bu durumda seçimin geride kalması ve ekonomide kemer sıkma politikasının başlama ihtimali etkili” dedi.