Arhavi'de önce HES ve taş ocağı yapılmak istenmesinin ardından bölge halkı şimdi de yapılması planlanan maden ocağına ile karşı karşıya. 10 köyü içine alacak olan 1930,92 hektarlık alanı kapsayan maden arama ihalesini Mehmet Cengiz’in sahibi olduğu Eti Bakır kazandı. İhaleyi 5 milyon TL' bedel ile kazanan firmanın arama yetkileri 6 Ağustos 2024 tarihi sonrası kesinlik kazanacak.

Tunceli Valiliğinden eylem ve etkinliklere yasak kararı Tunceli Valiliğinden eylem ve etkinliklere yasak kararı

"HES projesi yapıldıktan sonra can suyunun bile akması mümkün değil"

Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği Yönetim Kurulu üyesi Bilgin Algül şunları söyledi:

"Bu bölge Balıklı Ulukent, bölgedeki en son köy. Bu köyden yukarısı doğal orman ve sit alanı. Şu anda sit alanı olarak doğal sit alanı ilan edilmesine az kaldı. Ne demek bu; doğa harikası demek. Peki, böyle bir doğa harikası böyle bir yerde HES olursa ne olur? O bölge talan olacak çünkü bu HES projesi bir tek, yani orada borular geçmiyor. Hizmet alım sözleşmesinde taş ocakları deniyor. Orada demek ki taş ocağı açılacak. Orada yeni servis yolu, yeni yollar yapılacak. Yani, tabiat bir yerde yok edilecek. Bir de oradan akan dere zaten debisi düşük. Şu anki iklim şartlarından dolayı bundan 20 sene önceki su debisinde değil ya da bu ÇED raporu alındığı 10 sene önceki debide de değil çünkü 10 sene önceki rapora göre olsa bence yine geçerdi. HES projesi yapıldıktan sonra can suyunun bile akması muhtemel değil ya da bu proje yapılsa HES'in çalışması muhtemel değil. Sadece doğaya zarar verilecek. Sadece burada ya bu iş için oluşacak bir rant var, bunun peşindeler. Yoksa bu iş yapılıp da bu işin sonunda bu ülkeye ekonomisine kazanılacak hiçbir şey yok ve HES projelerinin büyük bir kısmında da böyledir. 

"Babadan kalan toprağın gelecek gelecek nesillere devredilmesini istiyoruz"

Bölgede yaşamın yok edildiğini dile getiren Algül, şunları kaydetti;

"HES'le uğraşırken bir de maden durumu çıktı. Şimdi maden sahaları şu anda düşünülen, bizim üst bölgelerimiz. Yani yukarıdaki yaylalarımız diyelim, su ne olacak? Yani o bölgede yapılacak maden çalışması direkt bizim su kaynaklarımıza, direkt yapımıza, tabiatımıza zarar verecek. Yani bizim yaşamamız mümkün değil. Su kaynağı olmayan bir insan neyle yaşar? Hava ve su olmadıktan sonra neyle yaşarız? Taşıma suyuyla mı yaşayacağız? Doğamız, ormanımız, çayımız, mısırımız, fındığımız olmazsa ne yaşayacağız? Yusufeli'de baraj olunca nereye geldiler; Hopa'ya, Arhavi'ye Borçka'ya geldiler. Biz de gidecek yer arayacağız. Biz bunu istemiyoruz. Göç etmeyeceğiz, göçe mecbur kalacağız."

"Taş ocağı izni alınıyor, burada aslında bir HES yapılacak"

Algül, şöyle konuştu;

"Hangi kanuna göre yaptı? Protokolün ne tarihi var, ilk sayfası son sayfasına bakıyoruz ne tarih ve ne de sayısı var? Bunun valilik tarafından valinin şurada olur olarak imzalaması lazım. Böyle bir şey yok. Bu bakın gördüğünüz gibi ek 14 olarak mevcut. Şu anda alınan, alınması düşünülen dosyanın içerisinde. İkinci protokol bununla ilgili. Orada hizmet alan, nedir? Firmayla taş ocağı çimento fabrikası bulunan firmadan orada oluşacak işte taş, mıcır ya da hafriyatın alınması. Orada bu kanunda burada sözleşmede de deniyor taş ocakları. Yani HES yapılırken taş ocağının ne alakası var? Demek ki burada potansiyel bir taş ocağı da var. Yani bunun izni alınıyor, burada aslında bir HES var, bir taş ocağı var anladığımız. Bu taş ocağını satacağı kişiyle olan sözleşmesi. Burada bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor veya bir taşla ne kadar vurabilirsin. 

En son bu Danıştay 6. Dairesi’nin son nihai kararı. Bakın, arka sayfası da bunun heyetinin imzası. Burada oy birliğiyle diyor, bakın, oy çokluğu demiyor. Bizim bütün bu bilirkişi raporumuzda oy birliğiyle alınmış. Hiçbirinde oy çokluğu yok yani. 5 kişiden, 3 kişiyi onaylayıp, 2 kişi reddetmiş yok. Hepsi bizi burada doğrulamış yeniden mücadele edeceğiz. Kanunlar çerçevesinde, hukukun çerçevesinde, bakın biz bunu hukuk çerçevesinde yaptık. Başka bir şey yapmayacağız. Biz kanunsuzluk peşinde değiliz. Biz hakkımızı hak yolunda arama peşindeyiz. Bunu sonuna kadar devam edeceğiz. Birlikten güç doğar. Burası hepimizin. Çocuklarımıza bırakacağız bize babalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımıza emanet edeceğimiz yerler bize miras kaldı. Babalar nasıl aldıysak çocuklarımıza da öyle bırakalım. Onun için bize güç olun, destek olun. Hep birlikte bu işin sonunu getirelim."

Editör: Nur Yıldız