Rize'de heyelan nedeniyle Karadeniz Sahil Yolu'nun Artvin yönü ulaşıma kapandı Rize'de heyelan nedeniyle Karadeniz Sahil Yolu'nun Artvin yönü ulaşıma kapandı

NAZ AKMAN/ANKARA- Son yüzyılın en büyük depremlerinden biri olarak kayıtlara geçen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük felaketlerinden biri olarak birinci yılında ülke genelinde çeşitli programlarla anıldı. Dünyanın en büyük felaketi olarak akıllara kazınan depremler nedeniyle etkilenen 11 şehrimiz ve binlerce vatandaşımızın acısı ilk günkü gibi taze tutulurken pek çok sanatçı toplumsal bilinçle yaşananları ifade ettiği eserlerini izleyicilere sundu. 
Depremin birinci yılında anma sergisi kapsamında Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi koordinatörlüğünde bir araya gelen sekiz sanatçı, “Bu bir AÇILIŞ değildir” diyerek, depremin saati olan “4.17” isimli anma sergisini açtı. Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi koordinatörlüğünde ikinci depremin saati olan 13.24’te açılış töreni olmaksızın gerçekleşti. Sergi Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdülkadir Varoğlu öncülüğünde akademisyenler, konuklar, sanatçılar, öğrenciler ve sanatseverler tarafından ilgiyle izlendi. Depremde kaybedilen canlar anıldı.
Kendi üretim ve anlatım tarzlarıyla felakete kayıtsız kalmayan sanatçılar, sanatın yaşamdan uzak kalamayacağı anlayışını yeniden ortaya koyarak, yaratımlarını izleyiciyle buluşturdu. Toplumsal olayları sanatsal perspektifle işleyen sekiz sanatçı arasında Nur Gökbulut, Sibel Aktaş, Özge Gökbulut Özdemir, Volkan Coşkun, Senem Çınarbaş, Elvan Çelik, Dilek Menteş ve Veli Olgun yer aldı. 
S D G F D F H D F H“Ölen de öldü ölmeyen de…” 
Sergi kapsamındaki çalışmalarında gri ve pembenin ilişkisinin hakimiyeti gözler önüne seren sanatçı Özge Gökbulut Özdemir “Ölen de öldü ölmeyen de…” diye isimlendirdiği çalışmalarında, ölümü ve yaşamı olduğu gibi betonun toprakla ilişkisini, tutunamayışını, bırakamayışını sorguladı. “Toprağa tutunamayan betonun soğukluğunu temsil eden grinin arasına sıkışmış pembe... Kaybettiğimiz hayatları getiremeyiz ama anmaktan, hatırlamaktan da vazgeçmemeliyiz diye düşünüyorum ve depremin birinci günü o fotoğrafa yazdığım şiiri de sergide paylaşıyorum” diyen Özdemir, depremin en çarpıcı karelerinden biri olan bir babanın göçük altında kalan kızının betonlar arasından görünen elini bırakmadığı fotoğrafa istinaden kaleme aldığı şiiri paylaştı. Özdemir 7 Şubat 2023’te kaleme aldığı şiirinde “..geceydi, yastıklar, yorganlar uykuda, yıkılıyorum baba, uzun bir rüyada.. ne çok tavan varmış yukarıda.. nefes almak içinse ne kadar az hava.. yaşamak için on binlerce el uzanmış yukarıya.. başımızın üstündeki tavan ne kadar alçakmış oysa.. tut elimi baba, sakın bırakma.. yıkılıyorum rüyamda.. ..soğuktu, avuçlarımızın içi aynı anda dondu, eli elimde uyudu.. yıkıldık, her geçen an biraz daha yastıklar yorganlar.. üstümüzdeki tavan hala uykuda.. eller artık beton.. eller sessiz.. elini görüp, sesini duyan eller, şimdi çığlık.. uzanamayan eller, çaresiz.. ne çok tavan varmış yukarıda” ifadelerine yer verdi. 
Özdemir, “Hepimizin ortak acısıydı, tek tek yaşadık”
Sergiyi ve sergide yer alan çalışmaları hakkında bilgi veren Özdemir, “Hepimizin ortak acısıydı, tek tek yaşadık ve hayatta kalanlarla birlikte paylaştık acıyı. Bir yıl geçmiş, dindiremedik, hepimizi çok derinden sarstı. ‘Ölen de öldü ölmeyen de…’ Daha önce alışık olduğumuz sergilerden farklı olarak 4.17 Anma Sergisi’nde kokteyl masalarında sadece içinde bir yudum su olan pet şişeler ve kuru ekmeklere yer vermeye karar verdik. 6 Şubat depreminden hepimizin hafızasına kazınmış binlerce kareden biri bir babanın göçük altında kalmış kızının betonlar arasından görünen elini bırakamadığı o fotoğraftı. Depremin birinci gününde o görüntüyü gördüğümde yazdığım şiirle, hissettiklerimi, depremin acısını hisseden herkesle paylaşmıştım. 4.17 Anma Sergisi içinse o kesiti resmederek, baba-kız nezdinde tüm kayıplarımızı tekrar anmak istedim” dedi.
I M G 2770(1)“Hayatların hiçbir anlamı kalmadı”
Sergide üç eseriyle yer alan sanatçı Nur Gökbulut da 6 Şubat 2023 depreminde yıkılan şehirlerin adları, depreme ilişkin tarihler ve sayıları üst üste yazarak oluşturduğu karmaşık çizgilerin yer aldığı 17 kare ile sergide yer aldı. Gökbulut, karelerden birini siyah bırakılarak depremin yarattığı yokluk, karanlık ve boşluğu simgeliyor. Çalışması ile “deprem karmaşık çizgiden ibaret bir şeye dönüştü, hayatların hiçbir anlamı kalmadı” eleştirisinde bulunan Gökbulut, yumurta kartonlarından yaptığı melekler ile çocukların, ölen masum insanların kimliksiz bir şekilde kayboluşunu ifade etti.
Gökbulut, “1999’da çadırlar, 2023’te vicdanlar çürük çıktı”
Hayatların, çocukların yumurta kartonu gibi değersiz görülmesine gönderme yaptığını belirten Gökbulut, 17 Ağustos 1999 depreminde depolarda çürümüş çadırları vurgulayan çalışmasını da sergileyerek, “1999 Gölcük depreminde Kızılay’ın depremzedelere vermek için çıkardığı çadırlar depolarda çürümüştü. O gün çürümüş deprem çadırlarını konu almıştım, toplum olarak aradan geçmiş onca yılda değişen bir şey olmadığını gördük. 6 Şubat 2023’te de depremzedeler yine çadırsız kaldı. Doğa ihmali affetmiyor, 1999’da çadırlar, 2023’te vicdanlar çürük çıktı” dedi.
Topl2(1)Aktaş, “Yaşam içeresinde yine depremler olacaktır”
Sergide “isimsizler” adlı tuğla düzenlemesi ile yer alan Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi Müdürü Sibel Aktaş da 4.17 sergisi ile “Deprem yaraların iyileştirilmesi ve toplumun afetlere daha dayanıklı hale getirilmesi için sosyal destek sistemlerinin güçlendirilmesi, eşitlikçi ve adil afet müdahale stratejilerinin benimsenmesi ve toplumun afet bilinci ve hazırlığına yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yapılması önemlidir. Toplumda bu adımları atacak ilk gruplar sanatçılardır. Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi koordinatörlüğünde; 8 sanatçı bir araya geldik. İlk adımda depremde yaşadıklarımızı vurgulamamız gerekiyordu. İnsanoğlu yaşadıklarını çok hızlı unutur. Serginin adını 4,17 olarak belirlendik. Depremin ilk yaşandığı anlardı, sonraki süreci hepimiz biliyoruz ve hafızalarımızda hiç silinmeyecek görüntüler, kelimeler, cümleler ve rakamlar vardı. 8 sanatçının sanatsal bakış açısıyla ve kendi ifade dilleriyle sergi oluşturuldu. Bu serginin iki önemli özelliği var. Birincisi birden fazla sanatçının bir araya gelerek ortak bir amaç etrafında çalıştığı bir sanat pratiğini ve çeşitli sanat disiplinlerinde çalışmaların yer aldığı bir proje sergisi olmasıdır. İkinci önemli özelliği ise sergilerde ve diğer sanat performanslarında bir açılış olur. 4:17 bir ANMA sergi olarak mottosu ‘Bu bir açılış değildir’ diye belirlemiştir. Amacımız yaşadıklarımızı unutmamak, farkındalık oluşturmak ve yitirdiklerimizi anmaktı… Yaşam içeresinde yine depremler olacaktır. Önemli olan tekrar aynı hataları yapmamak” dedi.
“Harcınızda bir şey eksik: Ahlak” 
Serginin anma ve farkındalık yaratma amacına uygun olarak 8 Sanatçının deprem ile ilgili mottoları da sergide yer aldı. Mottolar şu şekildeydi: “Bir ãfad olmuş diyeler, üç günden sonra duyalar”, “Güneş ışığını kaybetti, ay karanlığa gömüldü”, “Eller artık beton, eller sessiz…” “Harcınızda bir şey eksik: Ahlak” “Peki biz şimdi nasıl?”, “Lüküs hayatlar…”, “Yıkılıp yeniden doğmak, empati ve dayanışma ile mümkün”, “Bu çığlıklar unutulur mu?”

Editör: Ramazan Atabey