ANKARA (AA) - Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Birsen Karaca, "Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinde yaşanmakta olan kronik gerilimin arka planında, neredeyse iki yüzyılı aşkın süredir yürütülen kara propagandanın yoğun gölgesi hissedilmektedir." dedi.

AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesince Muzaffer Göker Salonu'nda "Ermeni sorunu ve Fransa'daki Ermeniler" başlıklı konferans düzenlendi.

Konferansın açılışında konuşan Prof. Dr. Karaca, etkinliğin amacının Türk-Ermeni ilişkilerinde rol almak arzusunu her fırsatta hayata geçiren Fransa ile bu ülkede yaşayan Ermenilerin faaliyetleri konusunda bilgi paylaşımında bulunmak olduğunu söyledi.

Karaca, "Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinde yaşanmakta olan kronik gerilimin arka planında, neredeyse iki yüzyılı aşkın süredir yürütülen kara propagandanın yoğun gölgesi hissedilmektedir. Onlarca yıldır Türkiye'ye karşı sergilenen bu tutumun, genç Ermenistan Cumhuriyeti'nin diplomatik ilişkilerini zehirleyen bir karaktere sahip olduğu ve diyalog kurma girişimlerini monoloğa dönüştürdüğü deneyimlerle sabittir." diye konuştu.

Bu olgunun ardındaki aktörlerin ise bazı Ermeni gruplar olduğunu belirten Karaca, bu grupların hedeflerine ulaşmak için özellikle Batılı ülkelerin Türk-Ermeni ilişkilerine müdahale etmesi yönünde yoğun lobi faaliyetleri yürüttüklerini hatırlattı.

Prof. Dr. Karaca, 1972'nin Aralık ayında Viyana'da Taşnaksutyun Partisinin 20. Kongresi'nin gerçekleştirildiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Bu kongreden çıkan silahlı eylem kararının uygulamaya konulmasıyla diplomatlarımızı ve ailelerini hedef alan saldırılar hafızlarımızda. Bu vesileyle şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. 20. Parti Kongresi'nde alınan bir başka kararı gündeme taşımak istiyorum. Bu karar, 'Ermeni sorununun çözümü için belirlenen öncelikli hedefte dünya toplumlarının sözde 'Ermeni soykırımı' başlığıyla formüle edilen öyküye inandırılması ile ilgilidir. Taşnak Partisinin hedefleri bağlamında Fransa'nın diğer ülkeleri geride bırakacak bir performans sergilediği söylenebilir. Özellikle de bu nedenle Fransız basınının tutumunu ve Fransa'nın entelektüel dünyasındaki Ermenilerin faaliyetlerini bilmek, büyük resimdeki karanlık noktalardan birini daha netleştirmemize yardım edecektir."

- "Fransız basınının amacı haber vermek değildi"

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Kayapınar, üniversitenin Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümünün geçmişi ve akademik çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Konferansın, tarihin her döneminde Fransa'nın Ermenilerle ilişkisine ışık tutacağını belirten Prof. Dr. Kayapınar, "Bu bakış açısı bizler için önemli. Zira Fransa, Ermenilerin Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik iddialarına en fazla destek veren ülkelerden biridir. Burada yaşayan Ermenilerin faaliyetlerini öğrenmek, bizim için stratejik bir nitelik taşımaktadır." dedi.

Katılımcılar arasında yer alan Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, "Fransız Basınının Ermeni Sorununa Bakışı Üzerine Bir Değerlendirme" başlıklı sunumunda, Fransız basınının Türk ve Ermenilerle ilgili haberlerde kullandığı dile ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Fransız basınının, Türk diplomatların Ermenilerce şehit edilmelerine ilişkin haberlerde bile yanlı bir dil kullandığını aktaran Prof. Dr. Alemdar, "Fransız basınında haberin ilk cümlesi diplomatların ölümü, ikinci cümle ise sözde 1915'te 1,5 milyon Ermeni'nin Anadolu'da katledildiğine ilişkindir. Modern gazeteciliğin doğduğu Fransa'da, bir diplomatın katledilmesinin haberinin böyle verilmeyeceğini onlar da biliyor. Yapmak istedikleri aslında haber vermek değildi." ifadelerini kullandı.

Fransızların bu politikasının altında suçluluk psikolojisinin bulunduğunun altını çizen Alemdar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasına büyük bir keyifle katkıda bulunacaksınız, Anadolu'yu işgal için kuvvet göndereceksiniz, Anadolu'daki Ermeni yurttaşları silahlandırıp Türklere karşı kışkırtacaksınız, Ankara Anlaşması'ndan sonra da çekileceksiniz. Bu kadar aşağılık bir tavrı ve satış olayını Ermeniler hala kabul edebilmiş değildir. Bugün o Ermenileri ikna edebilmek, yaptıkları ihaneti örtebilmek için soykırım iddialarını tekrar tekrar gündeme getiriyorlar."

Fransa'nın genel olarak Katolik bir ülke olduğunu belirten Prof. Dr. Alemdar, "Bu ülkenin kilisesi, Ermenilerin komşu taraf olduğunu ya da Ermeni konusu olduğunda kimin tarafında duracağını daha küçük yaşta herkesin beynine eker." dedi.

Alemdar, Fransa'da kilisenin 1915'te Anadolu'da 1,5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğü iddiasını her bir çocuğun zihnine kazıdığını belirtti.

Prof. Dr. Alemdar, şunları kaydetti:

"Türkler, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından bu yana kendi benliklerine kavuşmak üzere onlara güç ve güven aşılamaya, onlara tarih sahnesinde önemli rol oynayabileceklerine inandıran bir mücadelenin etkisini kaybettiler. Bugün Türkler, maalesef kendine güven duyan, bilimde, sanatta ön planda olabileceklerine inanan ve bunu ötekilerle yarıştıran bir durumda değil. Fransa ile mücadele edebilmek için Cumhuriyet'in başlangıçta bize aşılamaya çalıştığı değerlere sahip çıkmak zorundayız. Bizim Ermeni meselesi konusunda maalesef ders kitaplarından başlayarak çocuklara neyin ne olduğunu anlatan bir söylemimiz yok."

Prof. Dr. Alemdar, Türkiye'nin 10 yıl öncesine kadar "Ermeni soykırımı yoktur." derken bugün Ermeni tezlerini savunan yabancı bilim insanlarının yanına öğrenci gönderdiğini belirterek, bu durumun kabul edilmez olduğunu ifade etti.

Bursa belediyeye ait yolcu minibüsü yandı Bursa belediyeye ait yolcu minibüsü yandı

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğanay Eryılmaz da "Fransa'nın Entelektüel Dünyasında Ermeniler" başlıklı sunumunda, Fransa'da yaşayan ve farklı alanlarda öne çıkan Ermeniler hakkında bilgi verdi.

Kaynak: aa