Eskişehir'de sokaktaki atölyede sanatçılar ziyaretçilerle resim yapıyor Eskişehir'de sokaktaki atölyede sanatçılar ziyaretçilerle resim yapıyor

P1050378(1)CEMRE POLAT/ANKARA- Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin (HBVÜ) ev sahipliği yaptığı “Ankara Tarihi Daimî Daktilo Sergisi”, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Ankara’nın başkent oluşunun 100’üncü yılı için Gazeteciler Cemiyeti ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı arasında imzalanan protokolle hayata geçirildi. Koleksiyoner Ender Çepel ve Gazeteciler Cemiyeti’nin katkılarıyla bir araya getirilen 50’den fazla daktilo, yoğun katılımla gerçekleşen açılış töreninin ardından kalıcı olarak izleyici karşısına çıktı. 
Türkiye’nin edebiyat, bürokrasi ve basın tarihinde büyük rol oynamış daktiloların bulunduğu serginin açılış töreninde, Hacı Bayramı Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci Bostancı ile İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Elif Emre Kaya, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı, Denetim Kurulu Üyesi Doğan Bulgun, Faysal Geyik ve Süreyya Oral ile Seçici Kurul Üyesi Seçil Keskin, Kılıç Tüzün, sergi küratörü Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Kale Meclis Başkanı Şevket Bülend Yahnici ve belediye temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci bulundu.
Ekran Alıntısı-3Yahnici, “Sergi, 100’üncü yıl faaliyetleri arasında önemli bir yer tutuyor” 
Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi giriş holünde gerçekleştirilen açılış töreni, sergi küratörü Şevket Bülend Yahnici’nin açılış konuşmasıyla başladı. Serginin oluşum süreci hakkında bilgi veren Yahnici, katkılarından ötürü Ender Çepel ve iş adamı Yaşar Tombak’a teşekkürlerini iletti. 
Daktilo sergisinin Ankara’nın Başkent oluşunun ve Cumhuriyetin ilanının 100. yılında anlamlı bir yer bulacağına dikkat çeken Yahnici, “Cumhuriyetin ve başkent oluşun 100. yılına çok değerli bir katkı sunduğumuzu düşünüyorum. Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Büyükşehir Belediyesi, rektörlük, dekanlık herkesin bir arada olduğu bugün, belki bir basın müzesinin başlangıcını bu sergiyle yapmış olacağız” diye konuştu. 
“Daktilo olmasa medya hayatı bugünlere gelemezdi”
Daimî serginin 50’den fazla daktiloya ev sahipliği yaptığını belirten Yahnici, Gazeteciler Cemiyeti’nin katkıları, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Bostancı ve İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Elif Emre Kaya’nın muvafakatiyle bugüne gelindiğini vurguladı. 
Yahnici, “İletişim fakültesinin böyle bir sergiye ev sahipliği etmesi çok anlamlı. Daktilolar geçtiğimiz yüzyılın resmî hayatına, bürokrasisine, yargısına, ticarete, diplomasiye dair çok büyük görevler üstlendi. Bu görevlerin dışında daktilonun en önemli işlevlerinden biri de iletişim ve medya dünyasıyla ilişkisidir. Medya hayatı, daktilo olmasa bugünlere gelemezdi. Yazının icadı, matbaanın icadı nasıl önemliyse, daktilonun icadı da aynı şekilde önemlidir” sözlerini aktardı.
Bilgin, “Buranın bir basın müzesine dönüşeceğine inanıyorum”
Şevket Bülend Yahnici’nin ardından kürsüye çıkan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin sözlerine “Serginin geliştirilerek Türkiye’nin ilk daktilo müzesi olmasını temenni ediyorum. Buraya ‘sergi’ diyoruz ama burasının bir basın müzesine dönüşeceğine inanıyorum” diyerek başladı.
Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’in kendisine hediye ettiği daktiloları daimî sergiye bağışladığını belirten Bilgin, “Gazetecilikten başka hiçbir iş yapmadım. Çocuklarıma ve torunlarıma bırakacağım önemli anılarımdan olan bu daktiloların burada daha iyi muhafaza edileceğini düşündüğüm için onları buraya bağışladım. 
Bu sergi bir müzeye dönüştüğünde müzeyi yaşatmak için öğrencilere iş düşüyor. Öğrenciler, ünlü kişilere birer mektup yazarlarsa onlar da seve seve bu müzeye daktilolarını hediye ederler ve burası gelişir” dedi. 
“Daktilo, gazetecilerin en önemli parçalarından biri”
Daktilonun kendisi için çok büyük bir anlamı olduğunu vurgulayan Başkan, sözlerine şöyle devam etti: “Daktilo benim yaşımda olanların, bu mesleği yapanların en önemli parçalarından biri. Sevgilisi, dert arkadaşı, yoldaşı... Kovulduğunda gazeteden çıkarken kolunun altına aldığı tek şey. Her daktilonun sesi birbirinden farklıdır. Ben çalıştığım gazetede içerde kimin çalıştığını daktilonun sesinden anlardım. Kimin acelesi olduğunu, kimin ağırdan alarak edebiyat parçaladığını; bazen de elinin tuşlara gitmediğini, yazarken tuşlara damlayan gözyaşlarını çok gördüm.”
Kaya, “Bu sergi, yapay zekâ teknolojilerini tartıştığımız bir dönemde, teknolojinin başlangıç noktasına işaret etmektedir”
Bilgin’in ardından söz alan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Elif Emre Kaya ise sergi vesilesiyle daktiloların değişim ve dönüşümüne tanıklık ettiklerini vurguladı. Geçmişi anlamanın ve tarihî belleği canlandırmanın öneminin altını çizen Kaya, “Bugün burada tarihin kayıt altına alınmasında ve günümüze kadar ulaşmasında etken olan daktiloların gelişen teknolojik olanaklarla birlikte geçirmiş olduğu değişim ve dönüşüme tanık olmak üzere toplandık. Bu sergi, yapay zekâ teknolojilerini tartıştığımız bir dönemde, teknolojinin başlangıç noktasına işaret etmektedir. Günümüzde geçmişin unsurlarını anlamak, takdir etmek ve korumak önemli bir çabadır. Burada bulunan değerli koleksiyonun parçaları, belleği canlandırmak ve teknolojik gelişimin ne kadar hızlı ilerlediğini göstermek açısından oldukça önemli bir deneyim sunmaktadır” dedi.
“Harflerin Mekanik Serüveni”
Daktiloları “Harflerin Mekanik Serüveni” olarak nitelendiren Dekan, gazeteciler ve edebiyatçıların yaşamında önemli yere sahip olan daktiloların bu mesleklerle özdeş hale geldiğini ifade etti. Kaya, “200 yıllık geçmişe sahip olan daktiloların siyasetten iletişime, adaletten ticarete pek çok alanda kullanıldığını görmekteyiz. ‘Harflerin Mekanik Serüveni’ olarak tanımlanan daktilolar, teknolojik gelişmelere yenik düşüp yerlerini bilgisayarlara bıraktığı günümüze kadar geçen sürede, pek çok önemli eserin ve ürünün insanlığa kazandırılmasına vesile olmuş önemli araçlardır” diye konuştu.
gfjgfjgfjBostancı, “Geçmişe saygıyla yaklaşmak, mütevazı aletlere hayranlık ve saygıyla yönelmek gerekir”
Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Bostancı ise konuşmasında serginin bir müzeye dönüşeceği mesajını verdi. Müzelerin geçmişi geleceğe aktaran bir aracı olduğunu ifade eden Bostancı, “Öyle anlaşılıyor ki serginin adı zamanla değişecek ve bir basın müzesine dönüşecek. İletişim fakültesine böyle bir müze yakışacaktır.
 Müzeler, nereden geldiğimize ilişkin bir fikir verirler. Nasıl bir yolculuk içinde olduğumuzu anlamak için dönüp geçmişe bakmamız gerekir. Gelecek, geçmişin ileriye uzatılmasıdır. Geleceğe yürürken geçmişe saygıyla yaklaşmak mütevazı aletlere hayranlık ve saygıyla yönelmek akıllı insanların yapması gerektiği bir iş. Yazma işi sadece kafa, ilham ve kelimelerle ilişkili değil, teknolojinin de yazmaya eşlik eden çok önemli bir yönü var” diye konuştu. 
Kendi yaş grubu için daktilonun farklı bir anlam taşıdığını vurgulayan Bostancı, “Bizim kuşak için ilk hatırlanan şey arabanın değil daktilonun rengidir. Benim de kırmızı renkli bir daktilom vardı” dedi.
Konuşmaların ardından koleksiyoner Ender Çepel ve küratör Şevket Bülend Yahnici’ye katkıları için plaket takdim edildi.

Editör: Ramazan Atabey