Genel

Ankara arkeolojik açık hava müzesine dönüşüyor

Tarih boyunca üç kez başkentlik, pek çok medeniyete ise beşiklik eden Ankara’da yer alan Roma dönemi eserleri büyükşehir belediyesi tarafından yürütülen çalışmalarla gün yüzüne çıkarılmaya devam ediyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş, Roma İmparatorluğu’nun en önemli eserlerinin yer aldığı Başkent Ankara’daki antik Roma dönemi eserlerine yönelik projelerin detayları hakkında bilgiler verdi.

Abone Ol

NAZ AKMAN/ANKARA- Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Ankara’nın Başkent ilan edilmesinin 100’üncü yıl dönümünün kutlandığı bugünlerde farklı medeniyetlere de başkentlik yapan Ankara’da bulunan ve dünya literatürüne giren eserlere yönelik önemli çalışmalar yürütülüyor. Friglerden Galatlara, Roma döneminden Bizans İmparatorluğu’na, Selçuklu Hanedanı’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Başkent Ankara bu anlamda önemli bir tarih havzası olarak biliniyor. Cumhuriyetin Başkenti olmasının yanı sıra Galatlara ve Roma İmparatorluğu döneminde Galatia Eyaleti’ne başkentlik yapan Ankara, Roma Döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri. İmparator Augustus’un icraatlarının duvarlarında Latince ve Yunanca yazılı olduğu ve bu nedenle “Yazıtlar Kraliçesi" olarak adlandırılan Augustus ve Tanrıça Roma Tapınağı ile Roma döneminin en büyük İmparatorluk hamamlarından biri olan Ankara Roma Hamamı, tarihi kent merkezi Ulus’ta gün yüzüne çıkarılıyor. 
Arkeoprak, Roma Tiyatrosu ve kentte kalıntıları bugün de görülebilen ya da izleri kaybolmuş çok sayıda Roma dönemi yapıtı Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) tarafından yürütülen çalışmalarla yakın gelecekte ziyarete açılmayı bekliyor. ABB Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş ile Roma İmparatorluğu’nun en önemli eserlerinin yer aldığı Başkent Ankara’daki antik Roma dönemi eserlerine yönelik projelerin detayları hakkında konuştuk. 
ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın “Tarihi yaşatan yapılarla yarının arasında köprü oluyoruz” sözleriyle işaret ettiği iki bin yıllık Antik Roma Tiyatrosu ve Arkeopark alanında başlatılan restorasyon ve kazı çalışmalarının yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Ankara Roma Tiyatrosu ile bütünlüklü bir arkeolojik alan olan Arkeopark, Roma döneminden Osmanlı dönemine farklı kültür katmanlarına ait arkeolojik kalıntılar içeriyor. Yaşayan bir açık hava müzesi olarak tanımlanan alan henüz kamuya açılmadı. Restorasyon tamamlandıktan sonra tiyatronun bin 500 kişiye yakın seyirci kapasitesine sahip bir açık hava sahnesi olarak da kullanılabileceği belirtiliyor.
Ödemiş, “Arkeopark projesinde Roma Dönemi’ne ilişkin değerli bulgulara ulaştık”
Söz konusu alanda restorasyon çalışmalarının halen sürmesinin nedeninin Antik Roma Dönemi’ne ait birçok taşınabilir ve taşınamayan eserlere rastlanması olduğunu belirten Ödemiş, tarihi buluntuların tespit edildiği bölgenin bilimsel kazılara da ev sahipliği yaptığını ve belediye olarak bu kazı faaliyetlerine üç yıllığına destek verdiklerini söyledi. Ankara Roma Tiyatrosu restorasyonun, Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin denetim ve onayıyla, 2020-2023 yılları arasında, Cumhuriyetin ve Ankara’nın başkent oluşunun 100. yılına armağan olarak ABB tarafından yürütüldüğünü belirten Ödemiş, “Burası Ankara Ulus tarihi kent merkezinde 2 bin 800 yıllık kurucu merkez. Roma Tiyatrosu ve Arkeopark Alanı, 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanında yer alıyor ve Ulus Tarihi Kent Merkezi Kentsel Sit Alanı sınırları içerisinde yer alıyor. İki yüz hektarlık bu alan 2 bin 800 yıllık bir geçmişe sahip. Arkeolojik, bilimsel bulgularla kanıtlanmış bir yerleşim geçmişi var. Çalışmalar esnasında Roma Dönemi’ne ilişkin değerli bulgulara ulaştık. Projemiz klasik bir restorasyon veya peyzaj çalışması değil gerçek anlamda arkeopark çalışması. Anadolu bir açık hava müzesi. Ankara’daki kazılara belediye olarak destek oluyoruz. Arkeoparktaki kazılara üç yıllık destek olacağız, arkeopark bitecek, bilimsel kazılar devam edecek. Çalışmalar son hızla devam ediyor, tiyatro çalışmasını bitirdik. Arkoepark çalışması ve kazı çalışmaları devam ediyor” dedi.  
“Toplumsal kalkınmanın bir jeneratörü ve rol model olmasını sağlıyoruz”
Roma dönemi yapılarının görünür kılınması, kültür turizmine kazandırılması için yürütülen projenin gerek başkent gerekse ülkemiz açısından arkeolojik değere sahip olduğunu ifade eden Ödemiş, “Ulus’u 2 bin 800 yıllık yaşanmışlığıyla gün yüzüne çıkarıp gerçek anlamda tarihi kent merkezi yapmak istiyoruz. Çalışmalımızın neticelerini almaya başlıyoruz. Amacımız geçmişin bıraktığı uygarlık izlerini koruyup, yaşatmak, geleceğe taşımak aynı zamanda bu bölgeyi kültür turizmine açarak dünyada tanınmasını sağlamak. Buraları düzenlerken yaşayan sosyolojiyi bir başka yere taşımak yerine onları da koruyoruz ve var olacak ekonomik ve sosyal dönüşüm de onları da ekleyerek toplumsal kalkınmanın bir jeneratörü ve rol model olmasını sağlıyoruz” diye konuştu. 
Proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından model alınarak diğer kentlerde de uygulanacak
Antik Roma Tiyatrosu ve Arkeopark Projesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından model olarak diğer kentlerde de uygulanacağını bildiren Ödemiş, “Bu proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarihinde kent merkezinde bir ilk. Bakanlık bunu model olarak diğer kentlerde de uygulayarak, yerleşik kent merkezlerinde var olan arkeolojik tarihi kent alanlarının ayağa kaldırılıp kente değer katılması projesini başlatıyor. Bu başarılı bir örnek oldu. Ankara kent merkezinde tescil edilmiş, evrensel değere sahip arkeolojik alanlarımız var, bu alanları ayağa kaldırarak kent merkezlerinde var olan arkeolojik alanların gün yüzüne çıkmasını sağladık” bilgisini verdi. 
“Romanın en fazla eser bıraktığı kentlerden biri Ankara”
İmparator Augustus’un icraatlarının duvarlarında yazılı olduğu ve bu nedenle “Yazıtlar Kraliçesi” olarak adlandırılan Augustus ve Tanrıça Roma Tapınağı ile Roma döneminin en büyük İmparatorluk hamamlarından biri olan Ankara Roma Hamamı’nın da Ulus’ta varlığını sürdürdüğünü belirten Ödemiş, “Özellikle İmparator Augustus döneminde önemli eserler yapılmış. Augustus Tapınağı başlı başına bir eser, Dünya Anıt Konseyince korunması gerekilen 100 anıtın arasında yer alıyor. Yazıtlar kraliçesi/Ankara kraliçesi olarak dünya literatürüne geçmiş. İmparator Augustus’un hayatını ve icraatlarını Yunanca ve Latince iki dilde yazdığı tek anıt bu. İki bin yıl bu kent savaşlar, yangınlar, istilalar yeni yerleşmeler geçirmiş ona rağmen önemli Roma eserleri varlığını sürdürmeye çalışmış. Ankara’nın başkent oluşunun 100 yılı cumhuriyetin 100 yılı çok değerli bizim için onurlu. Romanın en fazla eser bıraktığı kentlerden biri Ankara. Augustus Tapınağı, Roma Hamamı, Julian Sütunu, Roma Tiyatrosu gibi değerli eserlerin olması Ankara için çok kıymetli. Dünyada kaç başkent merkezinde 2 bin 800 yıllık merkezinde iki tane arkeolojik alan var? İki tane birinci derece arkeolojik alanımız var; Roma Tiyatrosu ve Roma Hamamı” dedi. 
“2 bin yıllık Roma Yolu Projesi’ne başladık”
Kent tarihinin en önemli eserlerinden olan 2 bin yıllık Roma Hamamı’ndaki restorasyon ve konservasyon çalışmalarıyla oluşturulan açık hava müzesinde antik dönemden kalma heykellerin temizlenerek yıpranmamaları için kaidelere yerleştirildiğini belirten Ödemiş, ayrıca Roma Yolu Projesi’ne başladıklarını belirterek “Kent merkezinde elimizde kalan tek Roma Yolu, Anafartalar Caddesi’nde Sümerbank ve Zincirli Cami arasındaki Roma Yolu’dur. Restorasyon ve düzenleme çalışmasına başladık” dedi.