Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yaşı sanatla kutlanmaya devam ederken Anadolu Görsel Sanatlar Derneği (AGSAD), cumhuriyetin ilk dönemlerinde çağdaşlık sürecinde önemli yer tutan cumhuriyet balolarını andı. AGSAD tarafından Mustafa Necati Kültür Evi’nde düzenlenen “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Balo Sergisi”ne tuvalet ve smokinleriyle katılan sanatseverler, balo tadında bir etkinliğe imza attı. AGSAD Kurucu Başkanı Nilgün Altan, “Cumhuriyet balolarını günümüzde yaşatmak istiyoruz. Balo sergilerini geleneksel hale getireceğiz” diye konuştu.
CEMRE POLAT/ANKARA- Anadolu Görsel Sanatlar Derneği (AGSAD), cumhuriyetimizin 100’üncü yılı kutlamaları kapsamında Cumhuriyet balo ve sergilerine ithafen “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Balo Sergisi” düzenledi. Nuri Pakdil Edebiyat ve Müze Kütüphanesi Mustafa Necati Kültür Evi’nde gerçekleşen sergi açılışında, Cumhuriyet balolarının vazgeçilmezi olan vals gösterisinin ardından dernek sanatçılarının cumhuriyet ve Atatürk temalı resimleri izleyici karşısına çıktı. AGSAD Kurucu Başkanı Nilgün Altan, gazetemize serginin ayrıntılarını anlattı.
Altan’ın deyimiyle “27 sanatçının ‘Cumhuriyet’ denince hissettiklerini tuvale aktardığı” sergide, cumhuriyetin en büyük kazanımlarından olan hak, hürriyet ve eşitlik gibi soyut kavramların işlenmesi dikkat çekti. AGSAD sanatçıları Aynur Yazıbakan, Belgin Yasinoğlu, Derya Saatçıoğlu, Erdal Bölükbaşı, Erdoğan Dedeoğlu, Esra Efeçınar, Ezgi İnce, Funda Güre Aydın, Hüseyin Arda, Kemal Ulutaş, Leyla Balaban, Melek Yıldız Ergül, Neriman Güler, Nilgün Altan, Nilgün Yakar, Nilgün Dörtok, Nur Gökbulut, Özge Gökbulut Özdemir, Özlem Akıncı, Özlem Kireçoğlu Yavuz, Sari Marianne Ekici, Senem Gümüşay, Sibel Aktaş, Sibel Negüzel, Suna Gözüm, Şule Balan ve Veysel Binyıldız’ın eserleri izleyici karşısına çıktı.
Serginin fikir sürecinde birçok dernek üyesinin ve sanatçının rol oynadığının altını çizen Altan, “İkinci Başkanımız Sibel Aktaş, Sekreter Şule Balan, Sayman Veysel Binyıldız ve Üye Sevda Türkseven olarak 100. yıl kutlamaları kapsamında Cumhuriyet balolarına ve Cumhuriyet sergilerine İthafen ‘29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Balo Sergisi’ni düzenledik.
Sergimizin bu binada yapılmasının ayrı bir anlamı ise cumhuriyetimizin ilk milletvekillerinden biri olan Mustafa Necati Bey’in ikamet ettiği, cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanmışlıklara tanık olan ev olmasıdır” diye konuştu.
Altan, “Atatürk, cumhuriyet balolarını bir çağdaşlık simgesi olarak görmüş”
100’üncü yılı sanatla kutlamak isteyen birçok kişi arasında farklı bir konuya işaret ederek baloların önemini yansıtmak istediklerini aktaran Altan, “Sanatçıların birçoğu duyarlı olduğu için çeşitli sergiler düzenledi ama biz farklı olmamız gerektiğini düşünerek balo sergisi açtık. Atatürk, Cumhuriyeti ilan ettikten sonra cumhuriyet balo ve sergilerine çağdaşlığın bir simgesi olarak çok önem vermiş, bu balo ve sergilerle halka çok güzel mesajlar vermiş.
Açılış gününde üyelerimizin tuvalet giymesini istedik. Kadınlar abiye, erkekler takım elbise giydiler ve burada bir balo havası yarattık. Keman ve valsle bir açılış yaptık. Vals, Atatürk’ün cumhuriyet balolarında vazgeçilmeziymiş, onunla dans etmek için kadınlar sıraya girermiş” dedi.
“Baloların önemli yanlarından biri, cumhuriyetin ilk dönemlerinde kadınları görünür kılmasıdır”
Baloların cumhuriyetin ilk dönemlerinde kadınların sosyal hayatta yer alması ve kendini var edebilmesine olan katkısını vurgulayan sanatçı, “Atatürk’ün baloları yaygınlaştırmak istemesinin amaçlarından biri, kadının sosyal hayata katılması. Balolarla erkek ve kadın yan yana gelebiliyor, dans ediyorlar.
Modernlik haricinde günlük hayata da birçok katkısı bulunan baloların gelenekselleşmesinin ardından vals için dans okulları açılıyor, insanların kılık kıyafetine özen göstermesi gerekiyor, moda dergileri çıkıyor, balo elbiseleri diktirmek için özel terziler yaygınlaşıyor ve iş imkanları doğuyor” dedi.
Balo sergileri, her yıl Cumhuriyet Bayramı’na özel olarak geleneksel hale geliyor
Balo sergilerinin geleneksel olarak düzenleneceğini duyuran Altan, “Bu sergiyi gelenekselleştirmek istiyoruz. Atamızdan bize miras kalan cumhuriyet balolarını neden devralmayalım, geleneğimizi neden sürdürmeyelim?” sözlerini aktardı.
Anadolu Görsel Sanatlar Derneği’nin çalışmaları hakkında bilgi veren sanatçı, “Derneği 2014 yılında 7 arkadaşımızla kurduk. 70’e yakın değerli sanatçı üyemiz var. İlk yönetim kurulu başkanı bendim ve uzun süre başkanlık etmek durumunda kaldım fakat dernek yöneticilerinin kalıcı olmasından yana değilim. Yönetimi devralacak yeni insanlarla yeni bakış açılarının geleceğini ve gelişimin de ancak bu şekilde sağlanacağını düşünüyorum. Bu dernek benim çocuğum ve gelişmesini istiyorum, gençlere görevimi devretmek istiyorum. Yeni nesil derneği geliştirir diye düşünüyorum. Bu işi yapmayı seven, plastik sanatlara gönül verenlere kapımız açık.
Tüm etkinliklere bir proje koordinatörü atadık. Üyelerimizi yapacağımız etkinliklerin içine çekmek istedik. Hem tecrübe edinmeleri hem üyelerle haşır neşir olmaları için bütünleşme ve kaynaşmayı sağlamak adına koordinatörlük sistemi oluşturduk. Bu serginin koordinatörü Senem Gümüşay. Ankara Kalesi’nde yıl başında Soroptimistlerle ortak yapacağımız sosyal sorumluluk projemizin koordinatörü Esra Efeçınar, ‘Beni Duy’ adıyla gerçekleştireceğimiz projemizde ise Erdoğan Dedeoğlu’dur” dedi.
“Beni Duy” sergisi 1 Şubat’ta açılacak
Konuşmasının sonunda ayrı bir konuya temas eden Altan, derneğin düzenli olarak sosyal sorumluluk faaliyetleri yürüttüğünü vurgularken 6 Şubat depremini hatırlatacak bir sergi düzenleyeceklerini duyurdu.
Sanatçı, “Başkanlık sürecim boyunca sosyal sorumluluk projelerine çok önem verdim. İnsanlar olarak özellikle kötü şeyleri unutmaya çok meyilliyiz. Yalova, Gölcük depremleri unutuldu. Geçtiğimiz şubat ayında birçok kentimizin yok olduğu 6 Şubat depremini hatırlatma projesi olarak ‘Beni Duy’ adıyla bir sergi düzenleyeceğiz. Türk Amerikan Derneği’nde 1 Şubat ile 10 Şubat arasında düzenlemeyi planladığımız serginin adını, hem enkaz altından seslenenlerin sesi olarak hem de yöneticilere sesimizi duyurmak için ‘Beni Duy’ olarak seçtik. İnsanlık duysun, müteahhit duysun; mimar, mühendis duysun diye düzenleyeceğimiz bu sergiyi de gelenekselleştirmek istiyoruz. Sadece Ankara’da değil, gittiğimiz her şehirde oradan yerel sanatçılarla da çalışarak bu sergiyi gerçekleştirmeyi planlıyoruz” sözlerini aktardı.