Şükrü Karaman
Yöre halkının şiddetli tepkisine karşın iki kez durdurulan sondaj çalışmalarına yeniden başlandı. Birilerinin para kazanması uğruna dünya harikası yaylanın ve insanların geleceği karartılmak isteniyor.
Her yıl yüz binlerce turistin ziyaret ettiği, adına yağlı güreş turnuvalarının düzenlediği Perşembe Yaylası’nda sondaj çalışmalarına son verilmesi için Ordu Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuran halk yargı kararını bekliyor. Karar çıkana dek sondaj çalışmalarının durdurulmasını haykırıyor. Zira her sondaj yer altı suların kaynağını olumsuz etkiliyor. Sondajların sürmesi halinde gürül gürül akan dereler, menderesler kuruyacak,yayla doğal güzelliğini yitirecek.
Eğer sondajlar sonucu gerekli maden rezervi bulunursa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın vereceği ÇED raporu ile siyanürle altın aranacak menderesleri ile turistleri hayran bırakan dünyanın en güzel yerlerinden Perşembe Yaylası’nda. Her yer delik deşik olacak, Dev makinelerle toprağın altı üstüne getirilecek.
Kapıdaki tehlikenin ayırdında olan yöre halkı ve çevre belediyeler şiddetle karşı çıkıyor sondaja ve olası siyanürlü altın aramaya. Zira siyanür zehirden başka bir şey değil. Yeşilin, doğanın ve canlının ölümü demek. Gözünüzün önüne getirin İliç’te bu yılın başında siyanürle altın aranan maden sahasındaki toprak kaymasını. Günlerce ulaşılamadı toprağın altında kalan emekçilere. Rant uğruna yeteri kadar önlemlerin alınmamasının , mesai kavramının bulunmamasının, sömürünün bedelini 9 emekçi canları ile ödedi. Ekmek parası peşinde koşanların mezarı oldu siyanürle altın aranan bölge.
Kaz Dağları’nda, 9 emekçinin yaşamını yitirdiği Erzincan İliç’te, Fatsa- Yukarıbahçelerde siyanürle altın aramanın getirdiği felaketi anımsıyor Perşembe Yaylası halkı. Yılda 1.5 milyon turistin ziyaret ettiği topraklarını, yurtlarını korumak istiyor. Uluslararası tekel firmalar ve uzantıları yerli şirketler yurdun her yanında olduğu gibi Karadeniz’i de talan ediyor. Hopa’da, Borçka’da orman katliamları yaşandı. Ağaç kıyımına karşı çıkan çevreci yurttaş tabanca ile öldürüldü. Böylesine para bürümüş gözlerini rantçıların.
10 yıl önce Fatsa Yukarbahçeler Mahallesi’nde İngiliz ortaklı bir şirket siyanürle altın arama çalışmalar başlatmıştı. Mahalle halkı, çevre ilçeler ve yurdun diğer yanından gelen çevrecilerle birlikte suyu, toprağı, fındığı, havayı zehirleyen siyanüre karşı günlerce büyük direnç göstermişti. Ulusal düzeyde ses getiren eylemlerine rağmen Yukarıbahçeler’de yıllarca altın arama çalışmaları sürdü. Sonucunda insanlar kansere yakalandı, fındık bahçeleri sarardı, ortada yeşilini yitirmiş arazi kaldı. Uluslar arası firma istediğini edindi, arama çalışmaları sonlandı, Halk kıraç toprakları ve sağlığı bozulan yakınları ile baş başa kaldı. Siyanürle altın aramanın ne denli büyük tehlike olduğunun en güzel örneğidir bu mahalle.
Sondaj çalışmaları olumlu sonuçlanır, ÇED raporu verilirse aynı tehlike dereleri kıvrım kıvrım akan , ilkbaharda bin bir çeşit açan çiçekleri ile doğa zenginliği sunan Perşembe Yaylası için de söz konusu. Doğa harikası Perşembe Yaylası’nı özgür bırakın, kuşlar uçsun, menderesler gürül gürül aksın, çeşmelerinden el donduran sular içilsin, yurdun ve dünyanın dört bir yanından turistler ziyaret etsin, geleneksel yağlı pehlivan güreşleri yapılsın. Kim gelir toprağı, suyu zehirlenen yaylaya, siyanürlü bölgeye?