NAZ AKMAN/ANKARA- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türk Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV), Türkiye Vegan ve Sağlıklı Yaşam Turizmi Derneği (TEVSAD) ve Yaşamdan Yana Derneği tarafından Ankara Ticaret Odası’nda “İklim ve İnsan Zirvesi” düzenlendi. Küresel iklim değişikliği ile mücadele kapsamında farkındalık yaratmak için gerçekleştirilen zirvede Türkiye'nin iklim krizi ile mücadelesi de ele alındı. 500’e yakın katılımcıyı bir araya getiren zirve kapsamında yapılan panellerde iklim değişikliği ve çevre konusunda toplumsal farkındalığın artması için alanında uzman kişiler tarafından bilgilendirmeler yapıldı.
Hacettepe, Ortadoğu Teknik, Ankara, Bilkent, Medipol ve Başkent Üniversitelerinden öğrenciler, ODTÜ Vegan, Hacettepe Vegan, Hacettepe Sürdürülebilir Kalkınma Topluluğu, Ankara Animal Save ve UNIVEG Türkiye gibi gruplar yer aldığı zirveye çok sayıda aktivist de katıldı. İklim ve İnsan Zirvesi’nde dünyanın geleceği için yenilikçi çözümler kamu, özel sektör, STK, üniversite ve ilgili gruplar tarafından masaya yatırıldı. İklim değişikliğinin insanlığa ve gezegene getirdiği tehditlerle yüzleşmek üzere liderler, uzmanlar ve aktivistlerin bir araya geldiği zirvede, insanın gezegene olan etkisi ile iklim değişikliği ve buna ilişkin çözüm yolları tartışıldı.
Seda gazı emisyonlarının en az yüzde 15’nin kaynağı hayvan yetiştiriciliği
Ankara Ticaret Odası’nda ( ATO) gerçekleştirilen zirvenin açılış konuşmasını yapan Türkiye Vegan ve Sağlıklı Yaşam Turizmi Derneği (TEVSAD) Başkanı Şule Dayangaç Atalan, ATO ev sahipliğinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı desteği ile TÜSİAV ve Yaşamdan Yana Derneği ile birlikte organize ettikleri zirvenin önemine dair “İklim değişikliği, günümüz dünyasının en büyük problemlerinden biri olup; bu değişim kara, su ve hava unsurlarında belirgin etkilere yol açarak yaşamımızı ve gezegenimizi kökten değiştirmektedir. Düzenlemiş olduğumuz, İklim ve İnsan Zirvesi, sürdürülebilirlik ve insanlık için kritik öneme sahip olan en önemli konularının ele alındığı platform sunacaktır. Ancak dernek olarak bizler, küresel iklim değişikliğine en büyük nedenlerden olan sera gazına dikkat çekmek istiyoruz. Bilimsel araştırmalar, dünyadaki sera gazı emisyonlarının en az yüzde 15’nin kaynağının, hayvan yetiştiriciliğinden olduğunu gösteriyor. Bu oran hava ve kara trafiğinin yol açtığı sera gazı emisyonundan daha yüksektir. Hayvanların sindirimi atmosfere metan gazı salımına neden olurken, gübre üretimi CO2 yaymaktadır, aynı zamanda 500 gram inek eti üretmek için yaklaşık 7 bin litre su tüketmek gerekiyor. Bu rakam buğday ve pirinç için kullanılan suyun 10 katıdır” dedi.
Bitkisel beslenmenin önemi
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün verilerine dikkat çeken Atalan, “Tüm dünyadaki tarım alanlarının %83’u hayvancılık için kullanılmaktadır. Oysa et tüketimi insanların ihtiyaç duyduğu kalanının sadece %18’idir. Bu sebeple, bugün ki platformlarda, uzmanlar tarafından bitkisel beslenmenin önemine de değinilecektir. Bugün, aynı zamanda gezegenimizin geleceği için önemli adımlar atan ve iklim değişikliği ile mücadelede öncü rol üstlenen bireyleri ve kurumların yetkililerini ‘İklim Elçisi Ödülü’ ile ödüllendireceğiz. Bu organizasyona çevresel ve sosyal etki odaklı markalardan Dental Estetik Center, V-Gone, Etik Bakkal ve Vegan Gurme Food sponsorluklarına ayrıca teşekkür ettiğimizi belirtmek istiyorum” diye konuştu.
Engin, “Değişimin parçası olmasınıza ihtiyacımız var”
Yaşamdan Yana Derneği Başkanı Nilgün Engin, dernek hakkında bilgiler vererek, “Veganizmin halk tabanlı yayılması için faaliyet gösteren bir derneğiz. Amacımız, tüm canlıların yaşama hakkını savunarak sürdürülebilir bir gelecek için etik seçimler yapmak. Adaletli bir yaşam sürdürmenin tek yolun bilerek veya bilmeyerek uyguladığımız veya uygulanmasına katkı sağladığımız şiddet pratiklerinin tümünün önce farkına varmaktan sonra da pratikleri sürdürebilir etik seçimlerle değiştirmek konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Sadece iklim krizi değil, dünyanın kritik eşiklerinin aşınma krizi içindeyiz. 9 eşik var, 6’sı aşınmış durumda. Suya ulaşım, toprak sağlığı, biyoçeşitliliğin kaybı dünya üzerindeki düzenin alışılageldiğimiz halinin devamının mümkünsüz kılıyor. Sürdürülebilir bir gelecek için farklı seçimler yapmak zorundayız. Bu bizim tabağımızı da ilgilendiriyor. Dünyadaki gıda sistemleri emisyonların üçte birinden sorumlu. Bu üçte birlik kesimin yüzde 58’i hayvancılıkta. Fosil yakıtları sonlandıralım derken aslında büyük payın hayvancılıkta olduğunu görüyoruz. Bütün bunların çözülmesi için fosil yakıtların sonlanması halinde dahi hayvancılıktan vazgeçmediğimiz sürece bir buçuk derece sınırını aşmamız kaçınılmaz. Değişe gitmek için bitki temelli anlaşmayı desteklemeniz için çağrıda bulunuyoruz. Değişimin parçası olmanıza ihtiyacımız var” dedi.
Sarıtoprak, “Türkiye’de kişi başı su tüketimi 229 litre”
Türkiye Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSIAV) Başkanı Veli Sarıtoprak ise su tüketimine dikkat çekerek, “TÜSİAV bünyesinde iklim değişikliği ve su bilinci platformu oluşturduk. Çevre Bakanlığı’nda çölleşme genel müdürlüğü kurulmuş demek ki durum vahim. Bir rapor hazırladık. Dünyanın yüzde 70.9’u suyla kaplı, suyun miktarı 1 milyar 386 milyon kilometre küp,bunun yüzde 97’si tuzlu su, yüzde 3’ü ise tatlı su. Tatlı suyun da yüzde 2.7’si buzullarda donmuş şekilde bulunuyor. İnsanlığın kullanacağı göl ırmak dere gibi tatlı su kaynaklarının yüzdesi binde 3. Türkiye’de suyun yüzde 73’ü tarımda sulamada, yüzde 11’i sanayide, yüzde 16’sı ise içme ve kişisel kullanımda kullanılıyor. Dünya Sağlık Örgütü günde yaklaşık 22 litre suyun insanlığın temel ihtiyacını karşılayacağını belirtiyor. Türkiye’de TÜİK verilerine göre kişi başı su tüketimi 229 litre. Yine TÜİK verilerinde Türkiye nüfusunun 2050’de 94 milyona yükselme ihtimali var. Bu da kişi başına düşen su miktarının bir metreküpün altına inmemesini doğuruyor. Bu rakam bizi su azlığı çeken ülkeler sınıfına itiyor. Türkiye’de son 60 yılda 70’e yakın gölün kuruduğu, bunların büyük bölümünün tatlı su özelliğindeki göller olduğu belirtiliyor. İnsanoğlunun doğaya müdahalesi dengeyi bozdu, bizim süratle kamu, özel sektör, sivil toplum, yerel yönetimlerle farkındalık yaratmak için çalışmamız lazım. Bir çığlık bir çığ doğurur, bir çığlık atıyoruz çığ doğsun. Doğanın üzerine titremeliyiz. Su, doğa, çölleşme, susuzluk, doğal denge gündemimiz olmalı, sürekli insanımızı eğitmeliyiz” bilgilerini verdi.
Yılmaz, “Doğanızı kaybettiğiniz zaman demokrasiniz de olmayacak”
ATO Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ise “Gençlere seslenmek isterim; deneyime savaş ilan ettik, bilgi kirliliği bizi başka travmalara teknoloji bağımlılığına sürükledi. Deneyimin olmadığı yerde sağlıklı bilgi olmaz. Bugün deneyimin çığlığını dinledik. Yüzde 95 civarında çevre farkındalığı olduğu bir yerde yıllardır genel yerel seçimlerde çevreye doğaya dair tek bir cümle duyamıyoruz. Doğanızı kaybettiğiniz zaman demokrasiniz de olmayacak. Bir yerel yönetiminiz de olmayacak. Çok daha önemli şeyleri kaybetmekle karşı karşıyayız biz. Bu farkındalığı siyasetin gündemine koyamadığınız için biraz üzgünüz. Bu kentte başka bir sessiz çığlığı organize etmiştik biz. Bir buçuk günde 10 devlet başkanının katıldığı, 130’dan fazla oturumda 300’e yakın konuşmacının katılığı eko iklim zirvesinde gördük ki ilkokuldaki bir çocuğunda 80 yaşındaki kişinin de hayata doğaya dair endişeleri var. Ankara sadece demokrasi çığlığının atıldığı kent değil, hayata dair her mevzunun ilk konuşulacağı bir kenttir. İklim ve doğanın ekonomik ve turizmi boyutları elbette tartışılacak ama sahip olduklarımızı nasıl devraldıysak yarınlara da öyle bırakmak zorundayız. Dünya çok kalabalık bize yetmiyor ama çevreyi, doğayı, mimariyi, kentsel planlamayı kalabalığa rağmen düşünemeyecek kadar ranta mülkiyete karşı kayıtsız hale mi geldik. Ekonomisi gelişmediği halde binaları zirveye çıkıp, doğaya göğe kafa tutan betonun öne geçtiği kent ortamında bunları konuşmak zorundayız. Bir kentin ekonomisi gelişmediği sürece binaların katları artsa ne olur? Yüzde 97’si boş bir arazide yüzde 55’inde tarım yapılabilecek bir kentte kaybolan endemik bitkilerle toprağı yeniden buluşturacağımız bir vizyonla genç kuşakları buluşturacak bir irade ortaya koymak zorundayız” sözlerine yer verdi.
İklim Elçisi Ödülü: Gelecek için yeşil liderler
Gezegenin geleceği için önemli adımlar atan ve iklim değişikliği ile mücadelede öncü rol üstlenen bireyleri ve kurumları ödüllendirmek amacıyla ilk kez “İklim Elçisi Ödülü” de verildi. Bu kapsamda Nurettin Taş, Osman Altınışık, Halil İbrahim Yılmaz, İlkay Gül, Ufuk Demirkılıç, Cumhur Özen, Salim Salimoğlu, İlkay Erdoğan Orhan, Hakan Şentürk, Buğra Buyrukçu, Recep Külcü, Beril Çavuşoğlu ve Kemal Alp’e ödül verildi. Ayrıca Çevre Dostu Gelecek İçin Adımlar: İklim ve İnsan Zirvesi’nin sponsorları veganlık alanında faaliyet gösteren markaların da sponsor olduğu bir platform oldu. Bu organizasyon çevresel ve sosyal etki odaklı markalardan Dental Estetik Center, Maia Me Restaurant, V-Gone, Vegan Gurme Food markaları sponsorluğunda gerçekleşti.
Aktivistler küresel sorunlara çözüm için bir araya geldi
Kamu, özel sektör, STK, üniversite ve ilgili grupları bir araya getiren “İklim ve İnsan Zirvesi” Ankara Ticaret Odası’nda gerçekleştirilen açılış töreniyle başladı. 500’e yakın katılımcının bir araya geldiği zirvede, küresel iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye'nin kararlılığı vurgulanarak toplumsal farkındalığın artırılması için çok sayıda bilgilendirici panel yapıldı.
Editör: Ramazan Atabey
Yorumlar