Haber Merkezi - İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında konuşuyor.
Akşener'in grup toplantısındaki konuşmasında önce çıkan açıklamalar ise şöyle;
"Daha kaç kadını kaybedeceğimizi bilmiyoruz"
Her gün, yeni bir kadının, cinayete kurban gittiğini vurgulayan Akşener, 'İstanbul Sözleşmesi'ne dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
AK Parti iktidarı olarak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek; cinayetleri durdurabildiniz mi? 2022 yılında, 334 kadın, şiddet yüzünden, hayatını kaybederken; 2023’ün bitmesine, 1 ay kala, bu sayı 364’e çıktı! Üstelik; Daha kaç kadını, kaybedeceğimizi bilmiyoruz! Daha kaç kadının, şiddet altında yaşamaya çalıştığını bilmiyoruz! Daha kaç kadının, çaresizce ölümü beklediğini bilmiyoruz! Daha kaç kadının, baskı ve tehditlerle, mücadele ettiğini bilmiyoruz!
Kadın düşmanı bir azınlığı tatmin etmek için; Kadın haklarından taviz veren, kirli bir anlayışla; hiçbir şeyi değiştiremezsiniz! Ahlakı, kadın bedeni üzerinden tanımlayan; bu çürük zihniyete, yol verdiğiniz müddetçe; hiçbir şeyi değiştiremezsiniz!İstanbul Sözleşmesi’ni, tüm gereklilikleriyle birlikte, hakkıyla uygulamaya almadığınız müddetçe; hiçbir şeyi değiştiremezsiniz!
"Enflasyonda, rekordan rekora koşuyoruz"
İşte, o gün bugündür; Ekonomimiz, dikiş tutmuyor. Enflasyonda, rekordan rekora koşuyoruz. Pula dönen, Türk lirasının değeri, her gün biraz daha düşüyor. Gıdadan, temel ihtiyaçlara kadar, tüm ürünlerin fiyatı, her gün katlanıyor. Kiralar, 10 katına çıkarken; artık emekli maaşıyla kiralanabilecek, ev bile bulunmuyor.
Bunun lamı cimi yok. Hakikat, tüm çıplaklığıyla önümüzde duruyor: Eğer bugün, ülkemizde, geçim sıkıntısı varsa; bu, AK Parti’nin eseridir. Eğer bugün, insanlarımız; en temel ihtiyaçlarını almak için,
40 kere düşünmek zorunda kalıyorsa; bu, AK Parti’nin eseridir.
Eğer bugün; kiracılar, ev sahipleriyle, davalık oluyorsa; her gün, bir adli vaka haberi alıyorsak; bu, Ak Parti’nin eseridir!
"Asgari ücretli açlığa mahkum!"
Çalışma Bakanı çıktı; ve asgari ücretin, artık yılda bir defa belirleneceğini söyledi. Üstelik bunu, “Çalışanlarımızı enflasyona, ezdirmemek için yapmalıyız.” dedi. Şu utanmazlığa bakar mısınız? Türk-İş verilerine göre, Kasım'da açlık sınırı 14 bin 25 liraya, bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 18 bin 239 lira olmuş. Dört kişilik bir aile için 45 bin 686 liraya ulaşan yoksulluk sınırı, 11 bin 402 liralık asgari ücretin dört katını aşmış. Temmuz ayındaki asgari ücret bugün 4 ay sonra açlık sınırının %20 altına inmiş, asgari ücret ailenin yoksulluk sınırının 3,3 katı iken bugün 4 katını aşmış. Asgari ücretli açlığa mahkum, ailesi de yoksulluğa mecbur hale getirilmiş. Böyle bir tablo karşısında çıkmışlar asgari ücreti yılda bir defa belirleyeceklerini söyleyebiliyorlar. İşte utanmazlık budur... Yüksek enflasyon dönemlerinde; ücret ve maaş ayarlamaları, ne kadar sık yapılırsa; çalışanlar ve emekliler, enflasyona karşı, o kadar korunmuş olur.Ama biz, tam olarak bu nedenle; “Böylesine yüksek bir enflasyonda; asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli aylıklarını; yılda 2 defa, güncellemek yetmez; bu sayı, dörde çıkartılmalı.” derken; Sayın Bakan, bunun, bir de “asgari ücretliler için”, yılda bir defaya düşürüleceğini söylüyor. Böyle bir insafsızlık olabilir mi?
Enflasyonun karşısında, ne kadar zam alırsa alsın; daha 1 aya kalmadan, maaşlar erirken; şimdi, 1 yıl boyunca, milletimiz ne yapacak? Her şeye, her ay zam gelirken; 12 ay boyunca, aynı maaşla, nasıl idare edecek?
"EYT'li kardeşlerimiz, sizden bir ayrıcalık talep etmiyorlar!"
Hatırlarsınız, Sayın Erdoğan; Yıllarca, büyük bir inatla; “seçim kaybedeceğimi bilsem, yine yapmam” diyerek; EYT sorununu çözmeyi reddetmişti. Ancak EYT’li kardeşlerimin, büyük azmi, ve muhalefet olarak bizlerin oluşturduğu, yoğun baskı sonucunda, iktidar; manidar bir şekilde, geçtiğimiz seçimlerden hemen önce; bu sorunu çözmeye, mecbur kalmıştı. Ancak, oy uğruna, alelacele yaptıkları düzenlemenin, eksiklikleri ve tutulmayan sözler; EYT’li kardeşlerimizi, kazanılmış emeklilik haklarından, mahrum bırakmaya, devam ediyor.
Buradan iktidara seslenmek istiyorum: EYT’li kardeşlerimiz, sizden bir ayrıcalık talep etmiyorlar! Bir lütufta bulunmanızı da beklemiyorlar! Onlar, yıllardır olduğu gibi; sadece kazanılmış haklarının, peşinden koşuyorlar! EYT’lilerimize, kısmi emeklilik hakkını, behemehal iade edin. Ve kısmi emeklilikte, artan prim sayısını; SSK’lılarda 3600’e, Bağ-kur’lularda ise, 5400’e düşürün. Normal emeklilikteyse, prim ödeme gün sayısını; olması gerektiği şekilde, 5000 olarak kabul edin. Seçim vaadi, bir iktidarın namus sözüdür. Sözünüzü tutun!
Şubat ayında, tarihimizdeki, en büyük felaketlerden birini yaşadık. Bir ay boyunca, deprem konuştuk.
Bir ay boyunca, ihmalleri konuştuk. Bir ay boyunca; depreme karşı, ne kadar hazırlıksız olduğumuzu konuştuk. Konuştuk da konuştuk…
"Depreme hazırlıklı tek bir şehrimiz bile yok"
Depremin üzerinden, 9 ay geçti… Bugün; deprem riskine, dikkat çekmek için çırpınan, birkaç bilim insanı dışında; depremi konuşan, hemen hiç kimse kalmadı. Hatta, iktidarın bütçe planında: Her an olabilecek, Marmara Depremine karşı bir hazırlık yok. Her an olabilecek, İzmir depremine karşı bir hazırlık yok. Her an olabilecek, Bingöl depremine karşı da bir hazırlık yok.
Olası Marmara depreminde; sadece İstanbul’da; yıkılması öngörülen, on binlerce bina var; ama insanlarımız, bu betondan tabutlarda, oturmaya devam ediyor. Allah korusun, yeni bir felaket yaşamamız, an meselesi; ama hiçbir hazırlık yok…
Bir yanda, bomboş arazilerimiz var. Bir yanda, övündüğümüz inşaat sektörümüz var. Bir yanda, demir çelik sektörümüz var. Bir yanda, çimento fabrikalarımız var. Mimarımız var, mühendisimiz var. Yani; insanlarımızı, geliyorum diyen felaketten korumak için her şeyimiz var; Ama; gerekeni yapacak ciddiyette; gerekeni yapacak liyakatte; Gerekeni yapacak basirette, bir iktidar yok…
Coğrafyamızın şartları gereği, Ülkemizin birçok bölgesinde, aktif faylar bulunuyor. Ancak bu gerçeğe rağmen; depreme hazırlıklı, tek bir şehrimiz bile yok. 21 yıllık iktidarı boyunca, Ak Parti; ülkemizin her yanını, depreme hazır hâle getirebilirdi. Ellerinde, böyle bir imkân vardı. Ama hazırlık bir yana, deprem gerçeğini ciddiye alan, ne bir bakan, ne de bir belediye başkanı göremedik.
"Dirençli kentler inşa edeceğiz"
İşte biz, İYİ Parti olarak; bu kutlu göreve talibiz! İYİ Belediyecilik vizyonumuzla, milletimize; her şeyden önce, yaşayan ve yaşatan, şehirler inşa edeceğiz. Can ve mal güvenliğini esas alan, şehircilik anlayışımızla; deprem risklerini, proaktif olarak yönetebilen; sağlık, gıda, ulaşım ve barınma imkanlarına sahip; afetlere dirençli kentler inşa edeceğiz.