AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sırakaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa Parlamentosu seçimlerini değerlendirdi.
Aşırı sağ olarak ifade edilebilecek, popülist siyasi partilerin ise oylarını büyük oranda arttırdıklarını dile getiren Sırakaya, "Avrupa Birliği'nin (AB) varlığını bir şekilde sorgulayan ama aynı zamanda göçmen karşıtlığı üzerinden siyaset yapmaya çalışan kesimlerin ciddi anlamda oy arttırdıkları bir süreç oldu." diye konuştu.
Yaptıkları bir araştırmada 2004 yılında Avrupa Parlamentosunun sadece yüzde 8'ini ayrılıkçı, AB anlayışına karşıt siyasi partiler oluştururken son seçimlerle bu rakamın yüzde 20'nin üzerine çıktığını gördüklerine dikkati çeken Sırakaya, bu oluşumla Avrupa Parlamentosunda nasıl bir sürecin işleyeceğini hep birlikte gözlemleyeceklerini kaydetti.
"Bunun demokrasiyle bağdaşan bir tarafı yok"
Avrupa Birliği'nin kuruluş felsefesinin birlikte yaşam kültürü, çok seslilik, çok kültürlülük olduğunu aktaran Sırakaya, şunları söyledi:
Bugün gelinen noktada ise birbirlerine karşı müsamaha noktasında bile yetersiz kalan bir noktaya evrildiler. Antisemitizmin, İslam düşmanlığının, İslam karşıtlığının, yabancı düşmanlığının zirve yapmış olduğu bir süreçte Avrupa Birliği'nin daha fazla kendi içine kapanan ve bu anlayışla birlikte yaşam kültürünün içinde ciddi anlamda bir toksik diye ifade edebileceğimiz zehirli ortamın oluşacağını gözlemlememiz gerekli. Çünkü bu insanlar sadece kendilerinden olana karşı müsamaha, sevgi gösterirken kendisi gibi düşünmeyen insanlara saygı göstermekten dahi imtina eden bir ortam içerisinde hareket ediyorlar. Bunun demokrasiyle bağdaşan bir tarafı yok. Dolayısıyla bu anlayıştan hızlı bir şekilde ayrılmaları gerekiyor.
Musevilerin, Müslümanların, Hristiyanların birlikte yaşadığı, caminin, havranın, kilisenin yan yana inşa edildiği, birlikte yaşam kültürünün muhakkak Avrupa'da daha fazla yer bulabilmesi gerektiğini vurgulayan Sırakaya, "Medeniyetimizin bu konuda da çok yol gösterici olduğuna inanıyorum." dedi.
AB'nin geleceği
Seçimler sonucunda AB yanlısı parlamento çoğunluğunun tehlikeye düşmesinin birliğin geleceğine nasıl etki edeceği sorusu üzerine Sırakaya, şunları kaydetti:
Avrupa Birliği karşıtlığını temel felsefe haline getirmiş, ülke bazında egemenliğin önemli olduğunu ifade eden anlayışların oylarının arttığı bir ortamda birlik ruhunun zedelendiğini gözlemliyoruz. Her bir ülkenin kendi iç meselelerinin gündeme getirildiği, iç siyasetinin Avrupa Birliği'ndeki oy verme sürecinde de belirleyici olduğu bir süreci görüyoruz. AB'nin kuruluş felsefesinin, kuruluş ruhunun bir anlamda zedelendiğini düşünmekteyim. Umut ederim, önümüzdeki süreçte Avrupa Birliği taraftarlarının daha yoğun bir şekilde gündeme geldiği ve Avrupa Birliği'ne inanan anlayışın komisyon başkanlığını da belirleyebileceği bir süreci görürüz.
Türkiye'nin AB üyelik süreci
Zafer Sırakaya, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne bakışının 50 yıldır hiç değişmediğini, Türkiye'nin yolculuğunun Avrupa yönüne devam ettiğini dile getirdi.
Türkiye'ye yönelik herhangi bir çifte standardın da kabul edilemez olduğunun net şekilde ifade edildiğine belirten Sırakaya, şöyle konuştu:
Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı ile Türkiye'nin güvenlik açısından ne denli önemli olduğunu bir kez daha görme imkanı oldu. Enerji koridorları anlamında Türkiye'nin vazgeçilmez olduğu görüldü. Göç politikaları anlamında Türkiye'nin buradaki varlığının son derece kıymetli olduğu anlaşıldı. Avrupa eğer bir siyasi dev olma noktasında hareket etmek istiyorsa Türkiyesiz bunun mümkün olmayacağını, kazan kazan formülünün son derece kıymetli olduğunu ifade ediyoruz. Gelmiş olduğumuz nokta Türkiye'nin haklılığını göstermesi anlamında son derece önemli. Türkiye bundan sonraki süreçte de ikili diyaloglarını devam ettirecek, egemen bir devlet statüsünde kendi vatandaşlarının ve Avrupa'daki vatandaşlarının hak ve hukukunu koruyacak.
Sırakaya, birçoğu çifte vatandaş olan Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarının siyasi katılım anlamında çok bilinçlendiğini söyledi.
Türk toplumunun Avrupa Parlamentosu seçimlerine daha fazla ilgi gösterdiğini gözlemlediklerini kaydeden Sırakaya, yaptıkları araştırmaların da bunu teyit eder nitelikte olduğunu bildirdi.
Siyasi bilincin daha ileri düzeyde olduğu ortamda Türk vatandaşlarının siyasi partilerde yer bulacaklarına inandığını ifade eden Sırakaya, bu kişilerin Türk toplumunun beklentilerini, taleplerini siyasete aktarabileceklerini sözlerine ekledi.