Direniş Çadırı üyeleri, AKP Genel Merkezi önünde hükümetin İsrail ile ticari ilişkisini protesto amacıyla eylem gerçekleştirildi. Polisin güvenlik önlemleri aldığı eylemde, katılımcılar ellerinde "Tüm çizgiler aşıldı, somut adım istiyoruz" yazılı pankart ile "Kısıtlama İsrail'le ticareti kesmiyor", "Kürecik radarı İsrail'in kalkanı", "Katliama değil direnişe ortak ol" yazılı dövizler taşıdı.
"Zeybekçi'yi kınıyoruz"
Direniş Çadırı gönüllüsü Harun Özkarakaş, AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci'nin açıklamasını hatırlattı. Özkarakaş, "Zeybekçi 'katliam ayrı, ticaret ayrı' diye bir garabet açıklama yaptı. Bu açıklamayla İsrail ile yapılan kirli ticareti normalleştirdi. Katliamı basitleştirdi. Zeybekçi'nin Filistin gibi bir davası yoktur olsa olsa İsrail gibi davası vardır. Zeybekçi'yi bu garabet açıklamasından dolayı kınıyoruz" şeklinde konuştu.
Bu kirli siyasi ve ticari ilişkiden rahatsız olduklarını dile getiren Özkarakaş, "Somut adımlar atın, meydanda hamaset atmayı bırakın. Filistin üzerinden duyar kasmayı bırakın." dedi.
Direniş Çadırı adına basın açıklaması yapan Ali Altıntaş da Filistin halkının yanlarında olduklarını ifade etti. Altıntaş, "Filistin için sadece göz yaşı dökmenin yetmeyeceğini, ABD ve İsrail'i kınamakla Gazze'ye nefes olunamayacağını cümle aleme ilan ettik. Talebimiz açık ve netti; İsrail'le tüm hızıyla devam eden ticaret başta olmak üzere tüm ilişkiler derhal kesilmeliydi. Aylardır süren yüzlerce eylemde, bizimle birlikte birçok farklı inisiyatifin dile getirdiği bu hakikat sonunda görmezden gelinemeyecek kitlesel bir talebe dönüştü. Hakkı haykıran bu sesin kısılamayacağı, aksine toplumdaki karşılığının giderek güçleneceği anlaşılınca AKP iktidarı, İsrail’le ticarete kısıtlama kararı aldı." diye konuştu.
"Kısıtlama yetmez, ambargo gerek"
Ticaret Bakanlığı'nın İsrail'e aralarında inşaat demirinden yassı çeliğe, mermerden seramiğe kadar 54 ürün grubunu kapsayan ihracat kısıtlaması getirdiğini hatırlatan Altıntaş, özetle şöyle konuştu:
Siyonizme giden bir demir parçasını daha engelleyecek her adım bir kazanımdır ancak 185 gün sonra gelen sınırlı ve belirsiz bir kısıtlama ile yetinecek miyiz? 185 gün boyunca siyonizmi besleyerek ona can suyu olan, Gazzeli kardeşlerimizin kanına giren rantçı sermayeye ve onlara bu ticaret iznini tanıyan yöneticilere hesap sormayacak mıyız? Daha da önemlisi, tam bir boykota dönüşmediği sürece kısıtlamanın ticareti durdurmadığını, yani ihanetin devam ettiğini haykırmayacak mıyız? Niçin 'Kısıtlama yetmez, ambargo gerek' diyoruz? Çünkü hâlâ Gazze açlıktan ölürken Siyonistleri bu topraklardan giden gıda ürünleri besliyor. Çünkü Azerbaycan petrolü Türkiye üzerinden İsrail’e akmaya devam ediyor. Çünkü Zorlu gibi yerli sermayeler, Siyonistlerle kirli ticaretlerine tam gaz devam ediyorlar. Bugün hem İsrail’le ticaretin tamamen sonlandırılması talebimizi bir kez daha hatırlatmak, 'kısıtlama' ile ihanetin bitmediğini ilan etmek hem de İsrail’i koruyan yabancı üslerin derhal kapatılmasını istemek için buradayız.
"İncirlik ve Kürecik Üsleri kapataılsın" talebi
Ali Altıntaş, İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılması gerektiğini vurgulayarak, "İsrail’in şu an dünyadaki en önemli müttefiki ABD, Kürecik Radar Üssü'nü 2012’de kurmuştur ve hâlâ yönetiminde NATO’nun ABD-Avrupa Ordusu bileşeni yer almaktadır. Hal böyle iken Kürecik radarının elde ettiği istihbaratın İsrail’le paylaşılmadığını iddia etmek mümkün mü? İsrail’e şu an açıkça silah satan, siyonizmin yanında saf tutan NATO unsurlarının, özellikle Almanya’nın kontrolündeki bir radar ağının İsrail’i korumadığına mı inanmalıyız? Kürecik radarının ve İncirlik Üssü'nün İsrail’i kollayan rolleri ortadayken yapılması gereken artık bellidir; üsler kapatılmalı, emperyalistlerle askeri ittifak sonlandırılmalıdır."
"Kara bir lekedir"
İsrail ile Türkiye arasındaki yıllık 9 milyar dolarlık ticaretin derhal kesilmesi gerektiğini söyleyen Altıntaş, "Uzun süre ticaretle ilgili iddiaları savuşturmaya çalışan AKP iktidarının, gelen tepkileri dizginlemek için sözüm ona pek çok ürün için kısıtlama kararı çıkarması bir yandan itiraf, diğer yandan ise ciddiyetsizliktir. 'İsrailin Gazzeye yönelik insani yardımlara izin vermesi' gibi sınırlı bir şart ile sürülerek ilan edilen bu kararın halihazırda içeriği de yetersizdir ve günü kurtarmaya yöneliktir. Onca katliama ortaklık eden bütün bu ticari faaliyetler, sorumluluk taşıyan her kişi ve kurum için alınlarına kazınmış birer kara lekedir" ifadelerini kullandı.
Zeybekçi'ye sert tepki
Nihat Zeybekci'nin açıklamasını hatırlatan Ali Altıntaş, "Zeybekci’nin açıklamaları ise bütün bu gerçekleri kabul etmeye yanaşmayan herkesin suratına atılan bir tokat olmuştur. Zeybekci’nin kısaca, 'Katliam var eyvallah ama ticaretten, paradan da vazgeçmeyiz' anlamına gelen ifadeleriyle işbirlikçiliği alenen kabul etmiştir. Burada sayılması imkânsız kabarık bir listeyi kapsayan bu Siyonistsever tüccarlık, katliama ortak olmanın açık beyanından başka bir şey değildir. Gıdadan enerjiye, Varlık Fonu şirketinin bor madeni satışından bakır kablosuna kadar sayısız ürünün ton ton ihracı yapılmaya devam ediyorsa bize düşen de bu işbirlikçiliğe itiraz etmek olacaktır" diye konuştu.
Siyonistlerle serbest ticareti savunarak, onca katliama rağmen paradan vazgeçmeyerek Filistin halkından yana olunamayacağını belirten Altıntaş, egemenlerin emperyalistler ve siyonistlerle ilişkileri aklamaya çalışan medya manipülasyonlarına itirazlarını dile getirmeye devam edeceklerini vurguladı.
Grup açıklamanın ardından dağıldı.