ANKARA (AA) - AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Ayşe Keşir, kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlı olduklarını vurgulayarak, "Tüm kurumlarımızla kararlıyız. Günübirlik siyasete konu edilemeyecek kadar önemli bir konu ve bu konuda sıfır tolerans ilkemizi tekrarlamak istiyorum." dedi.

Keşir, gazetecilerle AK Parti Genel Merkezi'nde bir araya geldi.

Kadın Kolları'nın kongre sürecine ilişkin hazırlık ve çalışmalarına değinen Keşir, 7. Olağan Kongre takvimini hafta başı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla başlattıklarını söyledi.

Malatya Battalgazi ilçesiyle ilk kongre startlarını verdiklerini ifade eden Keşir, mottolarının da "Canla başla ilk günkü heyecanla" olduğunu bildirdi.

Kongreleri "tazelendikleri, yenilendikleri dönem" olarak niteleyen Keşir, "AK Parti Kadın Kolları 7. Olağan Kongre takvimi bu şekilde başlamış oldu. Biz aşağı yukarı her kongrede yarı yarıya yenileniriz. Yüzde 50 yaklaşık. Muhtemel ki bu kongrelerde de böyle olacak." diye konuştu.

İstanbul Sözleşmesi'ne değinen Keşir, sözleşmeye 45 ülkenin imza koyduğunu ancak aralarında Finlandiya, İsviçre ve Norveç'in de bulunduğu 7 ülkenin hiçbir şey yapmadığını söyledi.

Kültür ve Turizm Bakanlığının 2025 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Kültür ve Turizm Bakanlığının 2025 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda

Diğer ülkelerin de bazı kanunlarında küçük değişiklikler yaptığına dikkati çeken Keşir, "Belçika Ceza Kanunu'na bir bent ekledi. Hollanda keza öyle, 2 bent ekleyerek birtakım çözümler üretmeye çalıştı. Hiçbir Avrupa ülkesinde İstanbul Sözleşmesi'nden sonra kapsamlı bir kadına yönelik şiddetle mücadele yasası ne yazık ki çıkmadı. Sadece Türkiye'de 6284 sayılı 2012 yılında çıkardığımız bir yasa. Kapsamlı 23 maddeden oluşan kolluğun, yargılama süreci, mağdur hakları, bütün bu süreçleri tek tek tanımlayan, kapsamlı bir kanun." ifadesini kullandı.

- "Tek bir kadının canının yanmasına dahi müsaade etmeyeceğiz"

Avrupa Konseyi'nin geçen mayıs ayında kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili 51 maddelik direktif yayımladığını belirten Keşir, "Bu direktifte kadına yönelik şiddetle mücadele için yapmaları gereken yasal yükümlülükleri sıraladı, Avrupa ülkelerine. Bunun için de 3 yıl süre verdi. Haziran 2027'ye kadar. Bu, 'bugüne kadar bir şey yapmadınız, önümüzdeki 3 yılda bunu yapın' demek." değerlendirmesinde bulundu.

Kendilerinin bu 51 maddeyi çalıştığını dile getiren Keşir, şöyle devam etti:

"Hemen hepsi Türkiye'de yasal mevzuatta, birincil ve ikincil mevzuatta... Sadece yasayı çıkarmanız da yetmiyor. Yönetmeliğini, yani ikincil mevzuatını da çıkarmanız gerekiyor. Mesela çağrı merkezinin olması... Biz 2012'de zaten çıkardığımız yasayla 'ALO 183 çağrı merkezini oluşturduk. 'Koruma altına alınması, onlara rehberlik edilmesi' diyor 51 maddenin içinde, biz ŞÖNİM'leri kurarak, bu rehberlik süreçlerini başlattık. 'Erken uyarı sistemi' diyor. Mesela KADES. Dünyada örnek, Avrupa'da ödül almış bir uygulama. Dünyada bazı ülkeler, Avrupa'da bunu modellemeye çalışıyorlar. Bu 51 maddenin içinde olmadığı halde Türkiye'nin 2 ilave uygulaması var. Bir tanesi kimliğin gizlenmesi. Türkiye'de biz vakanın ağırlığına göre, mağdurun kimliğini, bütün bilgilerini gizleyerek. Tanık koruma programında olduğu gibi kimliğinin hatta en yakınlarına, yani annesine dahi verilmeyecek şekilde gizlenmesi yasalarımızda mevcut. Elektronik kelepçe bizim bir uygulamamız. Bu da bu direktifte yok."

Yasal mevzuat anlamında Türkiye'nin eksiğinin bulunmadığını ifade eden Keşir, "Tek bir kadının canının yanmasına dahi müsaade etmeyeceğiz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede asla geri adım atmıyoruz." diye konuştu.

- Düzenlemeler

Keşir, 2020 yılından sonra pek çok düzenleme yaptıklarını anımsatarak bu düzenlemelere ilişkin şunları söyledi:

"Şiddet fiilinin, şiddetin mağdurunun sadece kadın olması bile ağırlaştırılmış sebep. Mesela halk arasında 'kravat indirimi, takım elbise indirimi' diye bilinen indirimi kaldırdık. İyi hal indirimi. Keza yine Avrupa ülkelerinde ya da dünyada başka ülkede olmayan bir yasal düzenleme getirdik. Birinci derece yakınlara, eş ve çocuklara uygulanan şiddet, ağırlaştırma sebebi cezaların. Biz boşanmış eşe uygulanan şiddeti de tıpkı nikahlı eşte olduğu gibi ağırlaştırıcı neden saydık. Biz bunları sözleşmeden çıktığımız tarihten sonra yaptık. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kararlıyız, tüm kurumlarımızla kararlıyız. Kadına yönelik şiddetle mücadele günübirlik siyasete konu edilemeyecek kadar önemli bir konu ve bizim bu konuda sıfır tolerans ilkemizi tekrarlamak istiyorum." diye konuştu.

Kadına yönelik şiddetle mücadeledeki kararlılıklarını yineleyen Keşir, "'Sözleşme yaşatır'ı söyleyebilecek veri yok elimizde. 26 ülke çekince koymuş İstanbul Sözleşmesi'ne, 7 ülke hiçbir şey yapmamış. Bizim yaptığımız uygulamalar bu 51 maddelik direktifin çok üstünde, önünde." dedi.

Keşir, belirli günlerde "sözleşme yaşatır" diye ortaya çıkanların kadına yönelik şiddetle mücadele konusunu kendi ideolojileri için araçsallaştırdıklarını düşündüğünü söyledi. Keşir, "Sözleşme yaşattığına dair bir veri yok elimizde. Yani Avrupa ülkeleri imzalamışlar, uygulamamışlar. Uygulamadıkları için konsey bir direktif yayınlıyor. 'Bunları yapın' diye." ifadesini kullandı.

Kaynak: aa