İBB AKOM'dan sağanak yağış uyarısı İBB AKOM'dan sağanak yağış uyarısı

Dindar Karataş / Eskişehir

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen izinlerle Ağrı’nın Diyadin ilçesinde doğa katliamı yaşanıyor. Yıllardır Mermer ocakları ile doğası tahrip edilen Diyadin, şimdiler de daha büyük bir doğa katliamı ile karşı karşıya. Koza Altın İşletmelerine ait “Mollakara Altın ve Gümüş Projesi”, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu aldı. Meya Jeotermal Enerji Anonim Şirketi (A.Ş.) ile Zorlu Jeotermal Enerji Elektrik Üretimi A.Ş., bölgede jeotermal termal enerji üretmek için ÇED başvurusunda bulundu. 

“Mollakara Altın ve Gümüş Projesi” kapsamında anfo ve dinamit patlayıcıları ile 4 yılda toprağın gevşetilmesi ve kayaların parçalanması için 340 ton patlayıcı madde kullanılacak. Toprağın gevşetilmesi ve kayaların parçalanması sonucu elde edilen toprağın altından ayrıştırılması için kırma tesisine taşınacak. Projenin doğaya vereceği en büyük zarar ise taşınan topraktaki altını ayrıştırmak için doğa ve tüm canlılar için büyük tehlike saçan siyanürün kullanılması olacak. Tonlarca siyanürün kullanılacağı projede, 4 yılda 111 milyon 114 bin ton toprak siyanür ile zehirlenecek. 

Örtü altı tarım da tehlikeli  

Termal kaynakların varlığı nedeniyle Ağrı’da, mevsime bağlı kalmaksızın üretimin yapıldığı bir yetiştiricilik olan “Örtü altı tarım” üretimi de yapılıyor. İl genelinde örtü altı tarımla domates yetiştiriciliği ise sadece Diyadin’de gerçekleştiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2021 verilerine göre, jeotermal enerji ile üretim yapılan 40 dekarlık serada, yılda bin 258 ton sofralık domates üretiliyor. Ancak ilçenin bu tarımsal faaliyetti de kurulacak olan jeotermal kuyuları nedeniyle yok olma tehlikesi yaşıyor.

20 sondaj kuyusu açılacak

Meya Jeotermal Enerji ve Zorlu Jeotermal Enerji Elektrik Üretim tarafından jeotermal termal enerji üretmek için Bakanlığa başvurdu. 

Gedik ve Yolcupınar köylerinin arasında kalan mevki sınırlarında, Zorlu şirketi jeotermal termal enerji üretmek için 2 kuyu açmayı hedefliyor. 4 bin 949 hektar alana sahip projeye ilişkin ÇED süreci başlarken jeotermal kaynak arayacak olan şirket, Gedik köyü mevkiinde çalışmalarını sürdürecek. 36 numaralı arama ruhsatlı sahada, 2 kuyu lokasyonunda jeotermal kaynak arama amaçlı sondaj çalışmasının gerçekleştirilmesi öngörülüyor. ÇED raporunda, projenin planlandığı 36 numaralı ruhsatlı saha ile yine yatırımcı firma adına Ağrı İl Özel İdaresi tarafından düzenlenen 37 numaralı ruhsat alanı içerisinde daha önceki süreçte benzer faaliyet konulu 20 arama sondajı planlandığı belirtildi. Planlanan faaliyete Ağrı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün 5 Temmuz 2022’de “ÇED gerekli değildir” kararı düzenlendiğine dikkat çekilen raporda, “Sözkonusu ÇED kararına esas 20 adet arama sondajı faaliyetinden 4 adedi (ZDM-15, ZDM-16, ZDM-17, ZDM 20) 36 numaralı ruhsat sahasında yer almaktadır. İşbu projeye konu 2 adet ilave sondaj alanı ile birlikte 36 numaralı ruhsat alanındaki kuyu sayısı toplamda 6 adet olacaktır” denildi.

Kuyular bin 700 metre derinliğinde 

Tonlarca patlayıcı ve siyanürle büyük bir doğa katliamın yaşanacağı Mollakara köyünde Meya Jeotermal Enerji, köyün mera alanında “Jeotermal Kaynak Arama Amaçlı Sondaj Çalışması” yapacak. 400 hektarlık yüzölçümlü söz konusu işletme ruhsatlı saha içerisinde, ÇED Alanı (Sondaj Lokasyonu) 2 bin m2 olacak şekilde 1 adet arama amaçlı sondaj çalışmaları planlanıyor. İşletme ruhsat alanı içerisinde belirlenen 2 bin m2’lik ÇED Alanı (Sondaj Lokasyonu) içerisinde, çamur havuzu, konteyner tipi şantiye ile stok alanı (bitkisel toprak ve hafriyat) gibi kullanımlar yer alacak. Jeotermal kaynak arama çalışmaları için proje alanında yüzeyden yeraltına doğru sondaj makinesi ile bin 300 ve bin 700 metre derinliğinde olmak üzere 1 adet kuyu arama amaçlı açılacağı ÇED raporunda ifade edildi. 

Proje alanlarına yakın fay hatları mevcut 

2 bin metre derinliklere varacak kadar yapılacak kuyu arama çalışmaları ve tonlarca patlayıcının kullanılacağı toprak gevşetme işlemlerinin doğurabileceği bir başka tehlike ise depremsellik. 24 Kasım 1976’da Çaldıran – Muradiye’de meydana gelen deprem, Diyadin ilçesinde 6,9 şiddetinde bir sarsıntıya sebep olurken resmi verilere göre, 63 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca bu sarsıntı sonucu Ağrı il sınırları içerisinde 100 km.’den fazla uzunlukta bir aktif fay (Tutak fayı) meydana geldi. 2 Temmuz 2004’te Doğubayazıt ilçesinde meydana gelen depremde birçok köy etkilendi, yüzlerce ev kullanılamaz duruma geldi. Yapılacak bu projelerin olası bir depremde zarar görmesi ile doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verebilir.

Göçük ve deprem tehlikesiyle birlikte zehir, büyük bir coğrafyaya yayılacak

Bu projelerin durdurulmasına ilişkin DEM Parti Ağrı Milletvekili Nejla Demir, konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin yanıtlaması istemiyle soru önergesi sunan Demir, Doğu Anadolu Bölgesi’nde en çok yapılan mermer madenciliği nedeniyle tarım alanlarının zarar gördüğünü, yeraltı su sistemlerinin bozulduğunu, ocaklardaki patlatmaların etkisiyle heyelan ve çökmeler olduğunu ve çevreye yayılan tozların bölgede yaşayanlarla bitkilere zarar verdiğini belirtti. 

Erzincan İliç’teki Çöpler madeninde 9 işçinin toprak altında kaldığı maden faciasını anımsatan Demir, şunları anlattı:

“Bu facianın yaraları hâlâ tazeyken, Türkiye’nin başka bir köşesinde, yeni bir felaketin önüne geçmek için Bakanlığınızın gerekli adımları atması gerekmektedir. Seçim bölgem olan Ağrı’nın Diyadin İlçesi’nde yer alan Mollakara Altın Madeni Projesi, kentimiz ve bölgemiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Mollakara Altın Madeni Projesi’nin maden sahasındaki bir göçük, deprem durumunda buraya karışacak ve zehir, büyük bir coğrafyaya yayılacak. 722 kilometrelik koca bir alan tehlike altındadır. Tendürek Dağı’nı tehlikeye atacak. Maden ocağı, sönmemiş bir volkan olan Tendürek Dağı’nın patlama riskini artıracaktır. Yeni bir İliç felaketi yaşatacak: Maden ocağının işletilmesi, Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasından çok daha büyük bir felakete yol açabilecektir. Ağrı’da yürütülen madencilik faaliyetleri, bölgenin biyolojik çeşitliliği üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu nedenle, doğal alanların korunması ve sürdürülebilirliği için bu tür tahrip edici madencilik faaliyetlerine ivedilikle son verilmesi elzemdir.” 

Editör: Ramazan Atabey