İSTANBUL (AA) - Merkezi Saklama Kuruluşları (CSDs) Dünya Forumu Başkanı ve Kazakistan Merkezi Saklama Kuruluşu Başkan Yardımcısı Yedil Medeu, Kazakistan Saklama Kuruluşu olarak Türkiye ile de bir mutabakat zaptı imzaladıklarını ve yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar almaya yaklaştıklarını söyledi.
Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu AECSD & AMEDA İstanbul Zirvesi 2024, Merkezi Kayıt Kuruluşunun (MKK) ev sahipliğinde İstanbul Finans Merkezi'nde oturumlarla devam ediyor.
Afrika ve Ortadoğu Saklama Kuruluşları Birliği (AMEDA) Başkanı Abdulla Jaffar Abdin'in moderatörlüğünü yaptığı "Sermaye Piyasaları Arasında Köprü Kurmak ve Dijital Çağda Merkezi Saklama Kuruluşlarının Rolünü Yeniden Tasarlamak" başlıklı panel, SDs Dünya Forumu Başkanı ve Kazakistan Merkezi Saklama Kuruluşu Başkan Yardımcısı Yedil Medeu, Ürdün Menkul Kıymet Saklama Merkezi İcra Kurulu Başkanı Sarah Tarawneh, Kenya Merkezi Saklama Kuruluşu İcra Kurulu Başkanı Jesse Kagoma ve Tera Yatırım Menkul Değerler Genel Müdürü Emir Münir Sarpyener'in katılımıyla gerçekleşti.
CSDs Dünya Forumu Başkanı ve Kazakistan Merkezi Saklama Kuruluşu Başkan Yardımcısı Medeu, sunumunda merkezi saklama kuruluşları için en önemli hususun gizlilik ve güvenlik olduğunu belirtti.
Finansal piyasaların sağlıklı işleyebilmesi için güvenliğin hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Medeu, "Merkezi saklama kuruluşlarının görevi artık sadece yerel gizlilik ve güvenlikle sınırlı değil, küresel varlıkların korunması için de bu hizmetin sunulması gerekiyor. Küresel piyasalarda gerçekleştirilen işlemler nedeniyle sadece yerel regülasyonlar yeterli olmayabilir. Bölgesel platformlarda bu görüşmelerin devam etmesi ve ortak sistemlerin geliştirilmesi önemli. Kazakistan Saklama Kuruluşu olarak bu konuda Türkiye ile de bir mutabakat zaptı imzaladık ve yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar almaya yaklaşıyoruz." diye konuştu.
Medeu, Hindistan'da Omnibus hesaplarının tanınmadığından ve bu nedenle Hindistan pazarına erişim sağlamak için oradaki bankalardan birinde hesap açılması gerektiğinden bahsetti.
Yerel ve küresel menkul kıymet piyasalarını birbirine bağlamanın önemine değinen Medeu, şunları kaydetti:
"Omnibus hesaplarının tanınmaması gibi durumlar, her yerde ortak bir uygulamanın benimsenmesiyle çözülebilir. Ayrıca, güvenilir bir takas altyapısına ihtiyaç var. Vergilendirme konusunda da uyumlaştırılmış bir sistem izlenmesi gerekiyor. Sınır ötesi yatırımlar için bölge fark etmeksizin global bir sistem benimsenmesi, piyasaların çeşitlenmesine ve hacimlerin artmasına katkı sağlayacaktır. Bugün burada, finansal merkezler aracılığıyla gelişmekte olan ekonomilerin etkileşimlerini artırmanın önemine vurgu yaptık. Bu doğrultuda, tüm bu hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz."
-"Siber güvenlikte tüm pazarı kapsayacak şekilde uygulamaları yaygınlaştırmak önemli"
Kenya Merkezi Saklama Kuruluşu İcra Kurulu Başkanı Jesse Kagoma da dijital varlıkların hareketliliği ve güvenliğinin sağlanmasının kilit önemde olduğunu vurguladı.
Siber güvenlik sorunlarından kaçınmak için sistemler arasında iletişimin sağlanması gerektiğini belirten Kagoma, dijital güvenlik tekniklerinin tam olarak uygulanması gerektiğini kaydetti.
Kagoma, şifreleme sistemlerini kullanırken, ekosistemin bütününe hakim olmanın şart olduğunu da vurgulayarak, "Düzenleyici kuruluşlar bazen çerçeve oluştururken bu hususu gözden kaçırabiliyor. Regülatörlerin mevcut sistemlerden haberdar olması ve güvenlik önlemlerini buna uygun olarak düzenlemesi büyük önem taşıyor. Böylece varlıkların gizliliği ve güvenliği korunabilir. Her şey güven altına alındığında, kullanıcılar ve müşteriler de kendilerini daha güvende hissedecektir. Eğer paydaşlardan birinde siber güvenlik sorunu varsa, bu tüm sistem için risk oluşturur. Merkezi saklama kuruluşları olarak aslında güven ve gizlilik sağlıyoruz. Bu nedenle düzenleyici kuruluşlarla sürekli irtibat halinde olup, tüm gereklilikleri zamanında devreye alarak uygulamak gerekiyor. Siber güvenlikte kapsayıcı olmak ve tüm pazarı kapsayacak şekilde güvenlik uygulamalarını yaygınlaştırmak önemli." ifadelerini kullandı.
Tera Yatırım Menkul Değerler Genel Müdürü Emir Münir Sarpyener ise merkezi saklama kuruluşlarının çok çeşitli roller üstlendiğini belirtti.
Gerçek zamanlı işlemler sayesinde etkinliğin artırılabileceğine dikkat çeken Sarpyener, "Manuel herhangi bir müdahale yapılmaksızın bu varlıkların nakde çevrilmesi mümkün hale gelebilir. Bu gerçekleştiğinde, pazar hacminin önemli ölçüde artacağını ve daha küçük birimlerde işlemlerin yapılabileceğini düşünüyorum. Tokenizasyon yoluyla bu hedefe ulaşabiliriz. Küresel katılım açısından bakıldığında, tokenizasyon ile çok daha çeşitli katılımcı profili çekebilir. Ayrıca, blok zincir teknolojisinin kullanılmasıyla şeffaflık artıyor, kayıtlar üzerinde usulsüzlük yapılması engelleniyor ve düzenleyici kuruluşlara verilecek raporlarda büyük bir kolaylık ve şeffaflık sağlanıyor." diye konuştu.
Sarpyener, tokenizasyon ile birlikte finansal piyasalardaki çeşitliliğin artabileceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Tokenizasyon, risk yönetimini iyileştirir ve veri analizi fırsatları sunar. Ancak, dijital tokenların devreye girmesi mevcut yapıyı değiştirip dijital varlıkları da kapsayacak şekilde yenilenmeyi gerektirir. Merkezi saklama kuruluşları belki blok zincir ağlarıyla işbirliği yapmak zorunda kalacaklar. Sadece geleneksel menkul kıymetlerin işlem gördüğü piyasalar olmaktan çıkmak istiyorlarsa, tokenları devreye almak zorunda kalacaklar. Ancak, bu alanda düzenleme yapılması gereken pek çok şey var, çünkü tokenizasyon piyasalarına ilişkin henüz net bir düzenleme bulunmuyor."
Ürdün Menkul Kıymet Saklama Merkezi İcra Kurulu Başkanı Sarah Tarawneh de konuşmasında merkezi saklama kuruluşlarının dijitalleşme çalışmalarına erken evrede başladığını ve geleneksel kayıt tutma yöntemlerinden dijital sisteme geçiş için önceden adımlar attıklarını belirtti.
Risk yönetimi konusunda da önceden hazırlık yapıldığını anlatan Tarawneh, şunları kaydetti:
"Yeni teknolojilerle birlikte risklerin profili de değişti. Bu nedenle, tüm risk faktörlerini ve olası riskleri göz önünde bulundurarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ancak bahsettiğimiz zorluklar faaliyetlerimizi durduracak, yolumuza taş koyacak unsurlar değil. Bana kalırsa, asıl zorluk kültürel değişime karşı duyulan korku. Teknolojik gelişmelere, fintek çözümlerine ve bu yeniliklere adaptasyon konusunda daha fazla bilgiye ihtiyacımız olabilir. Bir kültürel değişim sürecine giriyoruz ve bu yeni çalışma yöntemlerine alışmak belki de insanları korkutuyor."