ERZURUM (AA) - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bir gazetenin manşetinde vardı, orduevinde fotoğraf çekilirken kılık kıyafeti nedeniyle arka planda bir askerimizin annesiyle ilgili öyle bir tezvirat yapılmış ki bu eski Türkiye'de kaldı. O tartışmalar artık demode. Dolayısıyla maalesef içimizde hala eski vesayetçi anlayışa özlem duyan az da olsa birkaç kesim var, ona da yapacak bir şeyimiz yok." dedi.

Bakan Tunç, Atatürk Üniversitesi kampüsündeki Biyoçeşitlilik Müzesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Akademisyen Gözü ile Erzurum" programında konuştu.

Tunç, eğitim ve adaletin kalkınmanın ön şartı olduğunu söyledi.

Hukuk devletinin ve adaletin tecelli edebilmesi için yargının bağımsız ve tarafsızlığının ön şart olduğunu ifade eden Tunç, şöyle konuştu:

Özgür Özel: Her zaman doğru tarafta duracağız Özgür Özel: Her zaman doğru tarafta duracağız

"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında da ülkemiz özellikle son 22 yılda katettiği mesafeyi de göz ardı etmemek lazım. Her kanun hukuka uygun olmayabilir. O nedenle hukuka ve hukukun üstünlüğüne uygun mevzuatın oluşturulmasıyla ilgili olarak da son 22 yılda önemli mesafeler aldık. Bütün temel kanunlarımız değişti. Ticaret, borçlar kanunlarımız, ceza muhakemesi kanunlarımız, hukuk muhakemesi kanunlarımız, bizim üniversite yıllarında okuduğumuz kanunların tamamı meslek hayatımız devam ederken hepsi değişti. Bu değişim sürecinde parlamentoda görev alan bir kardeşiniz olarak hep milletimizin sesine kulak vererek bu değişiklikleri gerçekleştirdik. Uygulamanın ihtiyaçlarını gözeterek bu değişiklikleri yaptık."

- "Hak arama yollarıyla ilgili önemli değişiklikler ve yenilikler getirdik"

Tunç, Anayasada sessiz devrim sayılabilecek önemli ilerlemeler sağladıklarını belirterek, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili yeni düzenlemelerin bu dönemde hayata geçirildiğini dile getirdi.

Ülkenin darbe anayasasıyla yönetildiğini ama bu darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik de çok önemli adımlar attıklarını söyleyen Tunç, "Hak arama yollarıyla ilgili önemli değişiklikler ve yenilikler getirdik. Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması bunlardan bir tanesi. Vatandaşlarımızın idare ile ilgili uyuşmazlıklarında mahkemeye gitmeden kamu denetçisine başvurması imkanını bu dönemde getirdik. Kişisel verilerin korunması, bunların mevzuatların çıkarılmasıyla ilgili anayasada önemli yapısal değişiklikleri hayata geçirdik. Bilgi edinme hakkı vatandaşlarımızın idareden bir bilgi edineceği zaman ona cevap verilmesi mecburiyeti anayasal zorunluluk haline geldi. Tüm yargı yolları tükenen hak ihlalleri noktasında vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden kendi ülkesinde hakkını arayabilmesiyle ilgili düzenlemeleri hayata geçirdik." diye konuştu.

Anayasadaki en büyük reformlardan birinin de yönetim reformu olduğunu belirten Tunç, "Hala eleştirenler var, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş, büyük bir yönetim reformuydu. Demokrasiyi güçlendiren, halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirleyebildiği, dolaylı demokrasi değil de doğrudan demokrasiye geçtiğimiz, Cumhuriyet rejimini daha çok güçlendiren bir hükümet sistemine adım attık." dedi.

Tunç, özellikle Anayasada yargı alanındaki düzenlemeler, milli iradeyi esas alan bir hukuk devleti oluşturmaya yönelik önemli yapısal reformlar hayata geçirdiklerini vurgulayarak, "Hakim Savcılar Kurulunun yapısı, Anayasa Mahkemesinin yapısı, oradaki dönüşümler hep bu amaçla yapıldı. Yüksek Askeri Şura'nın, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, darbe anayasasında demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, önemli yapısal sorunlarımız vardı, bunların hepsini geride bıraktık. 10 yılda bir darbe olmasın, 10 yılda bir muhtıra verilmesin, Cumhuriyetin, milli iradenin önü kesilmesin diye bu yapısal dönüşümleri milletimizi desteğiyle gerçekleştirdik." ifadesini kullandı.

- "Hala eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyorlar"

Kılık kıyafet özgürlüğüyle ilgili bazı yayın organlarında suni tartışmaların devam ettiğine dikkati çeken Tunç, şöyle devam etti:

"Hala bu suni tartışmaları gündeme getirmek isteyenler var ama onlar artık eski Türkiye'de kaldı. Yani bugün bir gazetenin manşetine bakıyoruz hala eski Türkiye alışkanlığıyla manşet atıyor. Onlar artık eskidi, millet onlara itibar etmiyor. Bir gazetenin manşetinde vardı, orduevinde fotoğraf çekilirken kılık kıyafeti nedeniyle arka planda bir askerimizin annesiyle ilgili öyle bir tezvirat yapılmış ki bu eski Türkiye'de kaldı. O tartışmalar artık demode. Dolayısıyla maalesef içimizde hala eski vesayetçi anlayışa özlem duyan az da olsa birkaç kesim var, ona da yapacak bir şeyimiz yok. Önemli yapısal dönüşümler yaptık ama bunlar yeterli mi, elbette ki değil. Anayasada bazı maddeler birden fazla değiştirildi. Darbecilerin oluşturduğu bir kurumsal yapıya getirdik. Başka bir görev atfettik ve o görevi atfederken diğer maddeyle ilgili uyumsuzluk ortaya çıktığında o zaman yüksek mahkemelerimiz, bu maddeyi farklı yorumlar hale geldi. Farklı yorumladığında da bir krize dönüşen durum oldu. Bugün Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki tartışma aslında bundan kaynaklandı. Birisi 14. maddeyi farklı yorumladı diğeri farklı yorumladı. Yargıtay 'ben Adliye Mahkemelerinde verilen kararları son inceleme merciiyim' dedi. Öteki 'İnsan Hakları konusunda ben etkiliyim' dedi ve aslında o maddeler arasında görev uyuşmazlıkları çıkmaması için cümleler de var. Bu cümleler de farklı yorumlandı."

Tunç, Anayasanın, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına başlandığı şu dönemde başka sorunlara gebe olduğunu dile getirerek, "Bu tartışmalarla ülkemizin zaman kaybetmemesi, demokratik niteliğini güçlendirmek, yüksek standartlı bir demokrasi için yaptığımız mücadeleyi daha da ileriye taşımak için Türkiye'nin yeni demokratik, sivil katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, devletin görevlerini belirleyen, herkesin kendi içinde bulduğu her görüşün işte bu bizim anayasamız dediği, bu bir toplumsal sözleşmedir dediği bir anayasayı biz yapmak durumdayız. TBMM'de milletvekillerimiz, siyasilerimiz bu konuda uzlaşırlarsa tarihi bir görevi yerine getirmiş olurlar ve milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş oluruz. İnşallah bu yüzyılda Türkiye'yi dünyaya damga vuran bir ülke haline getirelim diyoruz. Mazlumun hakkını daha güçlü savunabilen, dünyada insan haklarını, adaleti, hakkaniyeti daha güçlü savunabilen bir ülke yapalım istiyorsak, o zaman hem yüksek standartlı bir demokrasi için birlik içinde olmalıyız diyorum." ifadesini kullandı.

- "Ön elemelerle yargıdaki, kürsüdeki genç kardeşlerimizin kalitesi artmış olacak"

Adaletin tecelli etmesinde hukuk fakültelerinin kalitesini önemsediklerini söyleyen Tunç, şunları kaydetti:

"Ayın 29'unda ilk sınavı yapacağız. Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nı uygulamaya başlıyoruz. Artık bundan sonra hukuk fakültesinden mezun olan kardeşlerimizin, avukat olmak istiyorlarsa avukatlık stajına başlayabilmek için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nı kazanması gerekiyor. Hakim, savcı yardımcısı olmak istiyorsa da aynı sınavı kazanması gerekecek. Böyle bir ön elemeden geçiriyoruz. Hakim, savcı yardımcılarımızda artık 2 yıl süren hakim, savcı adaylığı sistemini bıraktık. Bu aydan itibaren 3 yıl süren bir hakim savcı yardımcılığı sistemine geçtik. 3 yıl sürecek 1 yıl Adalet Akademisi'nde güçlü bir eğitim alacaklar. 2 yıl da tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında usta çırak ilişkisi içinde hem uygulamaya yardımcı olacaklar, yargının işleyişiyle ilgili konularda onlara destek olacaklar. Yargısal kararlara imza atmayacaklar ama oradaki karar yazımından tutun da diğer konularda hakimlerimize, savcılarımıza yardımcı olacaklar. Aldıkları puanlar, akademiden aldıkları puanlar 70 puanı geçerse mesleğe kabul edilecekler. Geçmezse memuriyete atanmış olacaklar. Bu ön elemeleri yaptığımızda yargıdaki kürsüdeki genç kardeşlerimizin kalitesi artmış olacak."

Tunç, mevcut kadrolarının da yüzde 50'sinin gençlerden oluştuğunu belirterek, "Onlara da hizmet içi eğitimleriyle ilgili programlar yapıyoruz. Adalet Akademi'mizdeki programları artırarak, onların da yargı sistemindeki isabetli kararlarına imza atmaları için büyük gayret gösteriyoruz. Bazen yargının verdiği kararlara ağır eleştiriler yapanlar var. Tabii bunu maksatlı yapanlar da var ama maksatsız yapılan eleştirilere zaten katkı verdikleri için teşekkür ediyoruz. Eleştirecek ki doğru kararlar olsun, kalitesi artsın. Türk yargı sisteminin tarafsızlığıyla ilgili şeylerin olmadığını söylemek haksızlık. 25 bin hakim ve savcımız gece gündüz çalışarak yılda 12 milyon karara imza atıyorlar. Eğer siz bütün 25 bin hakim ve savcıyı birkaç karar üzerinden töhmet altında bırakırsanız, o zaman haksızlık yapmış olursunuz. O nedenle yargı sistemimizin yıpranmaması ve hatalı kararların en aza indirilmesi noktasındaki hassasiyetimizi de korumaya devam edeceğiz." dedi.

Bakan Tunç, daha sonra beraberindekilerle müzeyi gezdi.

Programa, Vali Mustafa Çiftçi, AK Parti Erzurum milletvekilleri Selami Altınok, Fatma Öncü, Mehmet Emin Öz ve Abdurrahim Fırat ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Kaynak: aa