Ahmet Çağatay Bayraktar
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı Türkiye ve Ada arasındaki ilişkiler kadar uluslararası camiada da önemli yankılar uyandırdı. Harekatın üzerinden geçen zaman içerisinde Ada’nın gündeminde olan sorunlar ise 50 yıl öncesiyle aynı. Uzmanlar, Rumların Yunanistan ile bağlanarak tarihsel amaçları olan Megali İdea’yı gerçekleştirmeyi hâlâ umduklarını söylerken Türkler ise kazandıkları egemenlik haklarının uluslararası camiada tanınmasını istiyor.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Emete Gözügüzelli öncesi ve sonrasında yaşananlarla Kıbrıs Barış Harekatı’nın dönüm noktalarını 24 Saat Gazetesi’ne anlattı.
Rum lider Nikos Anastasiadis, BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2021
“Rumların 1974 öncesindeki tavrı devam ediyor”
Kıbrıs Barış Harekatı’na giden süreçte Kıbrıs Türklerinin karşılaştığı ağır insan haklarının yaşandığını belirten Gözügüzelli, “Özellikle Rum ve Yunan saldırılarının 1963 ve 1974 yılları arasında daha da yoğunlaştığını görüyoruz. Bu saldırılar sadece silahla değil, ekonomik ve kültürel anlamda da yaşandı. Nitekim bu baskının izlerini Rumların yaklaşımlarında halen görüyoruz. 20 Temmuz’a giden sürecin hemen öncesinde 15 Temmuz 1974’te yaşanan darbe Yunanistan’daki cuntanın Helenizm ideallerini Ada’da göstermesine yol açtı. Tüm Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasının talep edilmesinin ardından Türkiye meşru haklarını kullanarak harekâtı gerçekleştirdi” dedi.
Makarios, BM Genel Sekreteri Waldheim, Rauf Denktaş
“Türkler birlikte yaşamayı öneriyordu”
Kıbrıs Barış Harekatı’nın öncelikle Ada Türklerinin yaşam haklarını hukuki zeminde savunmak amacıyla gerçekleştiğini söyleyen Gözügüzelli, devletleşme sürecinde de Ada Türklerinin etkili olduğunu vurguladı: “Harekât sonrasında Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983’te kurulan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasında ada halkının iradesi de etkili oldu. Bahsettiğim kesim içinde Rumlar da dahildi. Çünkü 1975’te gönüllü nüfus mübadelesinde Rumlar güneye, Türkler de kuzeye göç etti. Adada başlayan her müzakere sürecinde Türkler birlikte yaşamayı öngören federasyon önerisini sunarken Rumlar adanın tek hâkimi olma isteklerini Helenizm çerçevesinde sunmaya devam etmişti.”
“Rumların federasyon teklifinin altında Megali İdea var”
50 yıl önce gerçekleşen harekatın Türklerin kazanılmış haklarına sahip çıkılmasında etkili olduğunun altını çizen Gözügüzelli KKTC ve Türkiye ilişkililerinin güncel durumuna değindi: “Türk Devletleri Teşkilatı'na KKTC’nin gözlemci devlet olması, teşkilat üyesi devletler için Akdeniz’in güvenli liman olmasında etkili oldu. Yunanistan’ın Akdeniz’deki yayılmacı politikalarına karşı bu gelişme saldırgan değil, uluslararası güvenliği de sağladı. Günümüzde Rum tarafı, Türklerin ikili görüşme taleplerini olumsuz karşılıyor. Ve ortaya federasyon önerisi getiriyorlar. Fakat bu öneri Rumların Megali İdea planlarına uygun şekilde tasarlanarak Rumların baskın olduğu Türklerin sindirildiği bir şekilde sunuluyor. Tüm bu şartlar içinde federasyon çözümünün yürürlükte olamayacağı da açık. Adadaki Türklerin devlet olarak varlıklarını pekiştirmesi ile KKTC’nin hedefi federasyon değil Birleşmiş Milletler nezdinde uluslararası camiada tanınmak oldu.”