Sendika üyesi oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan 146 Polonez gıda fabrikası işçisi, 146 gündür hakları için mücadele ediyor. Fabrika önünde haftalar süren eylem sonrası işçiler, seslerini duyurmak için Ankara’ya yürümek istemiş, Ankara’ya hareket etmelerine izin verilmeyince Çatalca Adliyesi adliye önünde kefenli açlık nöbetine başlamışlardı.

Açlık grevine devam eden işçiler, giydikleri beyaz kefenle bekleyişini sürdürürken; çevik kuvvet ekipleri de adliye çevresini barikatlarla kapatarak geniş önlem aldı. Açlık grevi sürdüren işçilere destek ve moral için sanatçı Ekrem Ataer ve Cumhuriyet Kadınları Derneği üyeleri, direniş çadırını ziyaret etti. Sanatçı Ekrem Ataer, direniş gösteren işçilerle birlikte türkü söyledi, onlara moral verdi.

Anka Haber Ajansı'na konuşan işçiler, anayasanın tanıdığı sendikaya üye olma hakkını kullandıkları için işten çıkarıldıklarını söyleyerek, işlerine geri dönmek istediklerini belirtti. Aralarında 20 yıldır Polonez şirketinde çalışan işçilerin de olduğu grup hükümet yetkililerinin ve bakanlıkların kendilerine verdikleri sözleri tutmak için mücadelelerine devam edeceklerini belirtti. 

"Adalet sarayının karşısındayız ama adalet diye bir şey yok"

Kalp hastası olduğunu söyleyen Temam Önal, "Açlık grevindeyiz, direniyoruz. Yardım bekliyoruz ama bize uzanan hiçbir el yok. Hiç kimsenin umurunda değiliz. Adalet sarayının karşısındayız ama adalet diye bir şey yok. Hiç kimse sesimizi duymuyor. 146 arkadaşımızla sokaktayız. Buralarda yatıyoruz, sabahlıyoruz. Suçumuz sendikaya üye olmak. Başka bir suçumuz yok. Devlet büyüklerinden yardım bekliyoruz. Adalet varsa, anayasal hakkımız varsa bize bu hakkı versinler. Yolumuzu açsınlar. Burada bulamadığımız hakkımızı yollara düşerek bulacağız artık. Kalp hastasıyım. Bypass ameliyatlıyım. Yerlerde, betonlarda yatıyoruz. Bizi kimse görmüyor. Gözler kör olmuş sanki, kulakları duymuyor" dedi.

"Ben çocuğumun ameliyatını erteledim"

Memur-Sen heyeti, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı ziyaret etti Memur-Sen heyeti, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı ziyaret etti

20 yıldır Polonez fabrikasında çalıştığını belirten Aynur Şengül ise "Hakkımızı arıyoruz, adalet istiyoruz. Bizim ailede 3 kişi orada çalışıyordu. Üçümüzü de kapıya koydular. Biz anayasal yürüyüş hakkımızı istiyoruz. Bize izin versinler yürüyelim. Bizzat kendim Çalışma Bakanının yanına gittim. Bize, 'burası çadır devleti değil' dedi. Ama biz halen çadırın altındayız. Bize hakkımızı verdiklerini söylüyorlar. Yalan söylüyorlar. Bize kimse hakkımızı vermedi. Ben çocuğumun ameliyatını erteledim. Neden? Çünkü hakkımı alamadım. Ben hakkımı istiyorum" diye konuştu.

"Sesimizi duymuyorlar"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a sesini duyurmak isteyen işçilerden Emine Güner ise şöyle konuştu:

"15 yıldır Polonez'de çalışıyordum. Biz bireysel olarak haklarımızı savunamadığımız için sadece sendikaya üye olmak istedik. Ertesi gün kapının önüne konduk. Devletin her erkanına gittik sesimizi duyuramadık. Yürüyüşe karar verdik, yürürken de buna izin verilmedi. Adliye sarayının önüne geldik. Buradan öte gidemiyoruz. Açlık grevine başladık. Arkadaşlarımız patır patır dökülüyorlar. Sesimizi duymuyorlar. Biz Cumhurbaşkanımıza sesimizi duyuramıyoruz. Biz yollara dökülemiyorsak, Cumhurbaşkanı bize gelsin."

İşçiler fenalaştı, sinir krizleri geçirdi

İlerleyen saatlerde açlık grevindeki işçilerden fenalaşanlar oldu. Fenalaşan işçilere sağlık görevlileri müdahale etti. Bir işçi sedyeye konularak hastaneye götürüldü.

"Bana bakan terörist gözüyle bakıyor"

"Kim ister ya burada durmayı? Kim ister gecenin ayazında burada yaşamayı? Ben kod 46 ile neden atılıyorum? İspatlasınlar o zaman, hırsızlığımı göstersinler ondan sonra beni işten çıkarsınlar. Niye sormuyorlar niye attın 46 ile diye? Kaymakamlık kalkmış bana terörist muamelesi yapıyor. Bütün arkadaşlarımızı, Çatalcalılara öyle söylemişler. Bana bakan terörist gözüyle bakıyor ya. Ben hakkımı arıyorum. İşimi arıyorum. Sadece isteğim o. Ben işimi sendikalı bir şekilde geri dönmek istiyorum."

"Sınır kapısında bile böyle bir eziyet yok"

"Buradan birinin ölmesini istiyorlar. Biri ölecek cenazesini kaldıracaklar sonra çözecekler. Hakkımızı helal etmiyoruz onlara. Bize yaptıklarınızla gurur duyun. İyi izleyin. Sığınmacı olduk ya! Kendi ülkemizde sığınmacı olduk. Sınır kapısında bile böyle bir eziyet yok. Tek suçumuz anayasanın bize sunduğu hakkımızı kullanmak. Tek suçumuz oydu. Başka bir şey yapmadık biz. Gece yarısı bir mesajla işten attılar. Sığınmacı olduk ya! Kendi ülkemizde sığınmacı olduk. Sınır kapısında bile böyle bir eziyet yok."

Editör: Ziya Burak Erol