Acı üzerine siyaset

Can PULAK Çok büyük bir felaket yaşıyoruz. Milletçe büyük acılar çekiyor, gözyaşı döküyoruz. Binlerce insanımızı yine depremde kaybettik. Doğal afete ve facialara karşı du...

Abone Ol
Can PULAK Çok büyük bir felaket yaşıyoruz. Milletçe büyük acılar çekiyor, gözyaşı döküyoruz. Binlerce insanımızı yine depremde kaybettik. Doğal afete ve facialara karşı duadan başka bir şey gelmiyor elden. Allah tekrarından ve beterinden korusun diyebiliyoruz ancak. Her felakette olduğu gibi, devletimiz ve milletimiz yine milli birlik ve beraberlik içinde seferber oldu, yardıma koştu. İklim şartları, yolların yarılması, viyadüklerin çökmesi sonucu deprem bölgelerine ulaşmakta büyük sıkıntılar çektik, gecikmeler yaşadık. Ancak hatalarımız da olmadı değil. Geçmiş depremlerden ders almadığımızı da iyice farkettik bu sefer. İyi organize olamıyoruz, enkaz kaldırma işinde profesyonel davranamıyoruz, devletin büyük gücünü planlı-programlı bir şekilde facia bölgelerine toplayamıyoruz. Örneğin ordumuz, bu müthiş güçden zamanında, süratli ve gereği şekilde yararlandığımızı söyleyemeyiz.. Evet tüm ülke panik halindeyiz, çok zor durumdayız ama bu gibi durumlarda organize güçlerimizi hemen devreye sokmalıyız. Orman yangınlarımızda da aynı sıkıntıyı yaşadık. Yangınların sonuna doğru, çok geç kalarak ordumuzu sahaya sürdük. Oysa anında devreye girebilsek, Aksaz üssümüzdeki yangın söndürme bot ve imkanlarımızla Marmaris ormanlarımızı da, Bodrum ormanlarımızı da kurtarabilirdik. Üniversitelerimiz, öğrencilerimiz, izcilerimiz de, önceden belirlenmiş plan ve programlarla milli felaketlerimizde görev yapabilirler, yaraların sarılmasına yardımcı olabilirlerdi. Şimdi (keşke şöyle olsaydı-böyle olsaydı) demenin sırası değil. Hem bu söylemler de, yaralara merhem olmaz şu sıra. Bu millet büyük millet… Şu son yaşadığımız deprem felaketinde de tekrar tanık olduk. Elele, gönül gönüle yardıma koştu herkes. Köylüsüyle, kentlisiyle, genciyle yaşlısıyla, işçisiyle memuruyla, tüccarıyla, esnafıyla, elde kolilerle torbalarla yardım toplama merkezlerine koştuk hepimiz. Millet çok çabuk ve sorumlu bir şekilde organize olabiliyormuş, Bunu hem yaşadığımız yerlerde ve hem de televizyonlarda gördük. Sanki daha önce provasını yapmış gibi, görevini kararlılık, sorumluluk ve disiplin içinde yerine getirdi milletimiz. Gördüklerim karşısında gözlerim yaşardı, çok duygulandım, bir defa daha iftihar ettim milletimle. Bodrum’da yaşıyorum, binlerce kişi yardım merkezine yağıyordu adeta. Belediye görevlileri, gençler gelen kolilerin kayıt salon ve merkezine taşınmasına yardım ediyorlardı. Saat gibi çalışıyordu organizasyon. Caddedeki araçların düzeninden, gelen yardımların kayıt altına alınmasına, kamyonlara yüklenmesine ve yola çıkarılmasına kadar mükemmel işleyen bir düzeni hayranlıkla, takdirle izliyorduk. Bu milletin sırtı yere gelmez, her zorluğa göğüs gerer, her fedakarlığı yapar. Türkiye çapında da benzer ve genel çabalara televizyonlarda şahit olduk. Millet çabuk toparlandı, çabuk organize oldu. Keşke devletimiz de aynı süratte davranabilse ve gücünü bir şemsiye gibi tüm deprem bölgesinin üzerine zamanında yansıtabilseydi. Liyakatli, bilgili ve deneyimli bir yönetim kadrosuna ne kadar ihtiyacımız olduğu, bir kere daha ortaya çıktı. Evet herkes çalışıyordu, bir şeyler yapmaya gayret sarfediyordu ama plan-program-yeterli bilgi ve tecrübe olmayınca, gerisi fazla işe yaramıyor işte. AFAD’ın iyiniyetinden şüphe etmek doğru bir değerlendirme sayılmaz. Ama başarısız olduğu da gizlenemez. Milletin deprem bölgesine yollamakta yarıştığı yardımların yerine ulaştığına ve dağıtımın ihtiyaç sahiplerine disiplinle dağıtıldığına ilişkin şüpheler, tespitler, olay yerlerinden çekilmiş videolar var. Yağmacılar, hırsızlar ve kendilerine her türlü konforu sağladığımız bazı Suriye’liler yine devrede. Emniyet güçlerimizin bunlar göz açtırmamakta daha titiz davranması lazım. Son olarak da, iktidarıyla muhalefetiyle sakin,olgun ve anlayışlı bir tutum takınmamız gereken çok acıklı bir dönemden geçtiğimizi farketmemiz gerektiğini de söylemeliyim..Ne yönetimin hala muhalefete sataşmasını nede muhalefetin acı üzerine siyaset yürüterek puan toplamasını hoşgöremeyiz.Gün birlik ve beraberlik içinde yaraları sarma günüdür. Milletin ibretle ve üzüntüyle bu tutum ve davranışları dikkatle izlediğini de unutmayalım.