Genel

AA'nın Kanıt belgeselinin lansmanı İngiltere Parlamentosu’nda yapıldı

- AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Karagöz: - “Bugün buraya onurlu mesleğim olan gazeteciliğe karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için geldim” - “(Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybeden AA Kameramanı Muntasır es-Savvaf) Birçok insan için o sadece bir istatistik olacak. Benim için ise Muntasır bir kahraman. Gerçeği korumak ve anlatılmamış hikayeleri anlatmak için en büyük fedakarlığı yaptı" - Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Ertaş: - “(Gazze’de) Daha önce görülmemiş bir yıkım gözlerimizin önünde yaşanıyor. Yaşanan can kayıplarının büyük bölümünü kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bir jenerasyon yok oluyor” - Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktör Yardımcısı Aya Majzoub: - “(AA Foto Muhabiri Mustafa Haruf'un çektiği) O fotoğraflar, İsrail ordusunun Gazze'deki yerleşim yerlerinde beyaz fosfor bombası kullanmasına ilişkin çalışmamızı hazırlamamızda kilit bir rol oynadı"

Abone Ol

LONDRA (AA) - Anadolu Ajansının (AA) İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını tüm açıklığıyla ortaya koyan "Kanıt" belgeselinin lansmanı, İngiltere Parlamentosu’nun ev sahipliğinde yapıldı.

Parlamentonun Jubilee Salonu'nda gerçekleştirilen tanıtıma Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, Lordlar Kamarası Üyesi Qurban Hussain, İşçi Partisi milletvekili Khalid Mahmood ve Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktör Yardımcısı Aya Majzoub ile çok sayıda davetli katıldı.

Kanıt belgeselinin lansmanında konuşan Büyükelçi Ertaş, AA'nın Türkiye'nin en güçlü markalarından biri olarak haber alanında küresel bir güç haline geldiğini ifade etti.

AA Genel Müdürü Karagöz'e AA muhabirlerinin tüm dünyada yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür eden Ertaş, belgeselin Gazze'de yaşananları anlatan güçlü bir çalışma olduğunu söyledi.

Ertaş, "İşgal altındaki Filistin topraklarındaki acı 200 gündür devam ediyor. 7 Ekim'e verilen karşılık Gazze'de modern zamanlarda gördüğümüz en büyük insan yapımı krize yol açtı. Daha önce görülmemiş bir yıkım gözlerimizin önünde yaşanıyor. Yaşanan can kayıplarının büyük bölümünü kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bir jenerasyon yok oluyor." diye konuştu.

Açlığın ve tedarik edilmeyen su, elektrik ve yakıtların da ölüme sebep olduğunu anlatan Ertaş, "Gazze'deki günlük ortalama ölüm sayısı 21'inci yüzyıldaki tüm diğer çatışmalardan daha fazla. Bunun yanında Batı Şeria'da da yasa dışı Yahudi yerleşimci şiddeti 7 Ekim'den bu yana artıyor." dedi.

Ertaş, uluslararası toplumun 200 günü aşkın süredir akan kanı durduramadığına da işaret ederek acil ve kalıcı ateşkesin bu kanı durduracak ve kalıcı çözüme gidecek en önemli yol olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin Gazze'ye yapılan insani yardımlarda lider ülkelerden olduğunu söyleyen Ertaş, 45 bin ton yardımın bölgeye sevk edildiğini, 900'ün üzerinde kişinin de tedavi için transfer edildiğini anlattı.

Ertaş, 1967 sınırları ile Doğu Kudüs'ün Filistin başkenti olduğu iki devletli çözümün kalıcı barış için önemine de vurgu yaparak sorumluların adalet karşısına çıkarılması ve kurallara dayalı düzene inancın güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

"Hiçbir ülke dokunulmaz değildir." diyen Ertaş, uluslararası hukukun herkes için geçerli olduğunu belirtti.

AA'ya Kanıt belgeseli için teşekkür eden Ertaş, Gazze'de yaşananları haberleştiren tüm AA çalışanlara da teşekkürlerini iletti.

- “Geçtiğimiz 6 ay içinde 140 gazeteci Gazze'de görev yaparken öldürüldü”

AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Karagöz, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana yaşananların uluslararası manşetlere taşındığını ve herkesin dikkatini çektiğini, uluslararası toplumun Filistin ve İsrail yanlısı olarak iki gruba bölündüğünü ifade etti.

“Ben bir politikacı değilim. Yargıç ya da hukuk uzmanı da değilim. Ben bir gazeteciyim.” diyen Karagöz, Londra’ya siyasi gündemle gelmediğini, hakikatin yanında olduğunu dile getirdi.

Karagöz, “Bugün buraya onurlu mesleğim olan gazeteciliğe karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için geldim.” dedi.

Gazetecilerin toplumun ruhu olduğunu ve Gazze halkının başına gelenleri izlerken ruhunun huzursuz olduğunu söyleyen Karagöz, şunları kaydetti:

“İsrail ordusunun saldırılarının doğrudan sonucu olarak 35 binden fazla Filistinli öldürüldü. Bu ölümlerin 24 bini kadın ve çocuklardan oluşuyor. Tehlikeli koşullara rağmen cesur gazeteciler savaş sisi altında küresel izleyicilere gerçekleri aktarmak için çalışmaya devam ediyor. Geçtiğimiz 6 ay içinde 200 insani yardım çalışanı ve 140 gazeteci Gazze'de görev yaparken öldürüldü.”

Karagöz, Gazze’de öldürülen gazetecilerden birinin, AA'nın Gazze'de görev yapan kameramanı Muntasır es-Savvaf olduğunu belirterek, “Birçok insan için o sadece bir istatistik olacak. Benim için ise Muntasır bir kahraman. Gerçeği korumak ve anlatılmamış hikayeleri anlatmak için en büyük fedakarlığı yaptı.” dedi.

AA’nın, binlerce saatlik gazeteciliği, "Kanıt" adını verdiği belgeselde derlediğine işaret eden Karagöz, her suçun ardında bir kanıt bıraktığını, kovuşturma için kanıtların gerekli olduğunu ifade etti.

Karagöz, son zamanlarda uluslararası toplumdan İsrail hükümetinin Gazze'de soykırım yaptığına dair pek çok suçlama geldiğine işaret ederek soykırım kelimesinin hukuki bir terim olduğunu vurguladı.

Soykırım Sözleşmesi’nin bu terimi "ulusal, etnik, ırksal ya da dini bir grubu kısmen ya da tamamen yok etmek amacıyla işlenen fiiller" olarak tanımladığına işaret eden Karagöz şunları kaydetti:

“Peki Gazze'de bir soykırım suçu var mı? Daha önce de belirttiğim gibi, ben bir hukuk uzmanı değilim ve bu kararı verecek yetkinliğe sahip değilim. Ancak bir gazeteci olarak hukuk uzmanlarına gerçekleri sunmaya hazırım.”

- AA'nın "Kanıt" kitabı UAD'de soykırım kanıtı olarak kullanıldı

Karagöz, AA olarak 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze, İsrail ve bölgenin dört bir yanından olayları yakından takip ettiklerini ve “Kanıt” isimli kitap hazırladıklarını anlattı.

Kitabın, uluslararası toplumu gerçekler hakkında bilgilendirmek ve gelecek nesillere tarihi bir kayıt bırakmak amacıyla hazırlandığını vurgulayan Karagöz, “Bu kitaptaki görüntüler, Uluslararası Adalet Divanı'nda Güney Afrika tarafından İsrail'e karşı açılan davada soykırım kanıtı olarak kullanılmıştır.” dedi.

Karagöz, "Kanıt" belgeselinin de 2,5 ayda tamamlandığını ve Lübnan, İsrail, İtalya, ABD ve İngiltere'de çekildiğini belirterek, belgeselde yer alan Gazze görüntülerinin tamamının, ajansın kendi personeli tarafından çekildiğinin altını çizdi.

Belgesele dünyaca ünlü birçok uzman ve uluslararası kuruluş temsilcisinin katkıda bulunduğunu bildiren Karagöz, “İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler ve Situ Studios gibi uluslararası insan hakları örgütleri ve kurumları en önde gelen katkı sağlayıcılardır.” diye konuştu.

Karagöz, belgeselin yönetmeni Atakan Kerküklü ve Baş Yapımcı Abdulkadir Karakelle'yi bu anlamlı çalışmanın ortaya çıkmasında gösterdikleri muazzam çaba için tebrik ederek, şunları kaydetti:

“Ayrıca, bizleri parlamentoda ağırlayan milletvekili Tahir Ali'ye ve bu etkinliğin düzenlenmesine yardımcı olan Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş'a teşekkür ediyorum. Anadolu Ajansı olarak gerçeği dile getirme görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz. Bu gerçek bazıları için sakıncalı olsa bile. İnanıyorum ki er ya da geç herkes bu belgeseli izleyecek çünkü gerçeklere ve doğrulara dayanan bu belgesel er ya da geç uluslararası adaleti sağlayacaktır.”

- AA fotoğrafları beyaz fosfor bombası kullanımını belgeledi

Majzoub da konuşmasında, AA'ya Lübnan'ın güneyinde ve Gazze'de yaptığı habercilikten dolayı teşekkür ederken, insan hakları örgütlerinin savaş suçları ve diğer ihlalleri belgelerken basından faydalandığını söyledi.

AA Foto Muhabiri Mustafa Haruf'un İsrail'in kullandığı mühimmata ilişkin fotoğraflarının beyaz fosfor gazı kullanımını ispatlamak açısından önemli olduğunu kaydeden Majzoub, "O fotoğraflar, İsrail ordusunun Gazze'deki yerleşim yerlerinde beyaz fosfor bombası kullanmasına ilişkin çalışmamızı hazırlamamızda kilit bir rol oynadı." dedi.

Majzoub, İsrail'in Lübnan'ın güneyinde bir Reuters çalışanının hayatını kaybettiği, altısının da yaralandığı saldırısına ilişkin raporu hazırlarken de gazetecilerin çalışmalarından faydalandıklarını anlatarak, "Bu kanıtlarla yaptığımız analiz sonucunda saldırının sivillere yönelik direkt bir saldırı olduğu ve bir savaş suçu olarak ele alınması gerektiği sonucuna vardık." diye konuştu.

İsrail'in gazetecilere yönelik saldırılarının savaş suçlarına ilişkin kanıtları elde etmeyi de zorlaştırdığının altını çizen Majzoub, AA'nın çalışmalarının savaşın vahşetini ortaya koyan çok sayıda kanıt elde etmeyi sağladığına vurgu yaptı.