A.Gücü ofsayta yakalandı

Orhan KARADAĞ Bu tür maçlara dengeli başlayabilmek büyük önem taşır… Ne demek istediğimi hemen anlatayım. Siz yeni kurulmuş, henüz takım olma yolunda adımlar atmaktasınız… 3. haftada teknik direktör değişikliğine gitmişsiniz. Rakibiniz ise alternatifli, birbirine denk ve çok bir geniş bir kadro. Teknik direktörü de son dönemin gözde antrenörlerinden. Hem Süper Lig’de hem de Avrupa Kupaları’nda oyun sistemini oyuncularına önemli ölçüde anlatabilmiş ve futbolcuları da hangisinin oynadığı fark etmeksizin bu sistem içinde görev yapıyor. İki takım arasındaki farkı kısaca böyle özetleyebiliriz. Tüm bunlara karşın teknik direktör Ömer Erdoğan yönetiminde hazırlıklarını yapan Ankaragücü’nün oyun planı daha 3. dakikada ağır darbe aldı. Faul atışından ceza alanı içine gönderilen topu Serdar Aziz kafa ile indirdi, Mıchy Batshuayi de Ankaragücü kalecisi Gökhan Akkan’ın önünden ”tabanı” ile meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu. Hakem Halil Umut Meler golü verdi. VAR’daki incelemeden de gol geçer not aldı. Bana göre, Mıchy Batshuayi tabanını gösterdi ve faul kararı verilmesi gerekirdi. Ankaragücü, Fenerbahçe’nin bu sezon oldukça başarılı bir şekilde uyguladığı rakibini ofsayta düşürme taktiğine defalarca yakalanmaktan kurtulamadı. Hatta bunlardan ikisinde top ağlara gitti. Ankaragücü kötü oynamadı… Pozisyonlar da buldu. Rakibine, önceki maçlardaki coşkulu oyununu sergilemesine de izin vermedi. Fenerbahçe’nin kontra atağa çıkmasına da genelde izin vermedi. Özellikle oyunun ikinci yarısının önemli bölümünde rakibine kendi yarı alanında baskı uyguladı ve soğuk terler döktürdü. Ancak yukarıda da anlatmaya çalıştım. Şu an için iki takım arasındaki şartlar eşit değil. Taraflı tarafsız hemen her futbolsever, Jorge Jesus’un Fenerbahçe’ye oynatmaya çalıştığı hızlı oyununu dikkatle takip ediyor. Zaten konuk ekip de bunun sonucunda Ankara’dan galibiyetle ayrılmayı başardı. Maçın çok çok kısa özeti, Fenerbahçe yakaladığı pozisyonları golle sonuçlandırdı, Ankaragücü ise bunu başaramadı. Son paragrafı da Gökhan Akkan’a açalım. Yediği iki gol de kesinlikle milli takıma kadar yükselmiş bir kalecinin yiyeceği goller değildi.