"Dile Emek Verenler Efrasiyap Gemalmaz Belgeseli"nin ilk gösterimi Erzurum'da yapıldı "Dile Emek Verenler Efrasiyap Gemalmaz Belgeseli"nin ilk gösterimi Erzurum'da yapıldı

NAZ AKMAN/ANKARA - Cumhuriyet döneminin milli sanat hafızası Ankara Resim Heykel Müzesi, 76 yıldır sürdürdüğü geleneğini bu sene de bozmadı. 1939 yılında oluşturulan ve günümüze kadar başarıyla süregelen Devlet Resim ve Heykel Yarışması kapsamında dört farklı kategoride dereceye giren eserler müze bünyesinde sanat izleyicilerine kapılarını açtı. Başladığı günden bu yana ülkemizin sahip olduğu önemli sanatçıların ödül aldığı Devlet Resim ve Heykel Yarışması özellikle genç sanatçıların eserlerine öncelik veren ve genç sanatçıları destekleyen köklü yarışmalardan biri olarak biliniyor. Resim, heykel ve özgünbaskı, seramik dallarında dereceye giren, başarı, sergilemeye değer ödülü alan 44 eserin yer aldığı sergi 15 Ocak’a kadar ziyaretçilerini bekliyor olacak. 
Çoklu bir sanatçı katılımıyla gerçekleşen 76. Devlet Resim ve Heykel Sergisine 670 eserle başvuru yapıldı ve çağdaş, yenilikçi, orijinal eserler ödüle değer görüldü. Jüri başkanlığını Yalçın Gökçebağ’ın yaptığı yarışmanın jürisinde, Prof. Dr. Hasan Pekmezci, Prof. Gören Bulut, Prof. Dr. Mustafa Ağatekin, Prof. Dr. Rahmi Atalay, Prof. T. Emre Feyzoğlu, Yrd. Doç. İhsan Çakıcı ve Ayhan Yılmaz yer aldı. 
I M G 1281Çağdaşlık, yenilikçilik, orijinallik dikkate alındı
Gökçebağ yarışmanın önemine ve genç sanatçılara sunduğu fırsata ilişkin, “Devlet Resim ve Heykel Yarışması, 1939 yılında oluşturulmuş ve günümüze kadar başarıyla gelmiştir. Yaşayan, yaşamayan çok değerli sanatçılarımızın bu yarışmadan ödül kazandıklarını unutmamak gerekir. Yarışma, genç sanatçıların eserlerinin onaylandığı bir yer olarak sanat dünyasında yerini almıştır. Ödül alan eserler seçilirken çağdaşlığı, yenilikçiliği, orijinalliği dikkate alınarak jüri tarafından oy birliğiyle ödüllendirilmiştir. Aslında genç sanatçılarımızın bu tür yarışmalara katılmaları kendileri açısından çok önemlidir. Zira yapıtlar büyük jüri tarafından değerlendirilerek eserin başarısına ya da başarısızlığına karar verilir. Son zamanlarda katılamayan gençler yarışmayı bırakmayı seçmektedirler. Katılamama nedeni çalışmasının kötülüğünden değil, çok defa eksikliğinden kaynaklandığını bilmelidirler” dedi. 
Yarışmanın genç sanatçıları teşvik eden prestijli bir misyon üstlendiğini ifade eden Ankara Resim Heykel Müzesi Müdürü Murat Yıldırım, “Sanatçıların yurt gezileri ve yurt gezilerindeki çalışmaların toplanıp, değerlendirilip ödüllendirilmesi üzerine ortaya çıkan bir yarışma bu. Dolayısıyla sanatı ve sanatçıyı destekleyerek yayma düşüncesiyle geliştirilen ve süreç içinde uzun soluklu bir boyut kazanan yarışma, her dönemin başarılı sanatçılarının ödül alarak daha fazla prestij kattığı bir oluşuma dönüştü. 2008 yılına kadar her sene düzenlenirken bu tarihten sonra iki senede bir verilmeye başlandı. Yarışma ülkemizin sanat alanındaki en köklü organizasyonlardan biri. Türkiye’nin en uzun soluklu kültür sanat yarışması diyebiliriz” diye konuştu. 
Ödül alan eserler müze koleksiyonuna dahil edilecek
Yarışma hakkında detaylı bilgiler veren Yıldırım, “Dört kategorimiz mevcut; resim, özgünbaskı, seramik ve heykel. Bu kategorilerde üçer esere başarı ödülleri verildi. Bunun yanı sıra ayrıca sergilemeye değer görülen eserlerimizde sanat izleyicileriyle buluşturuldu. 9 değerli seçici kurul üyemizin yıl içindeki titiz çalışmaları sonucu eserlerimiz belirlendi. Toplamda 44 çalışma sergileniyor. Başarı ödülü alan eserlerimizi sergileme sonunda koleksiyonlarımıza dahil edeceğiz” dedi. 
Cumhuriyet ilklerinin müzesi
Sanayi-i Nefise Mektebi’nin başarılı öğrencilerinden, İstiklal gazisi, Cumhuriyet döneminin en başarılı mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu’nun Başkente Başkent kimliği kazandıran en önemli yapılarından Ankara Resim Heykel Müzesi ülkemizin değerli müzelerinin başında geliyor. Türkçülük felsefesinin mimari anlayışla vücut bulmuş görkemli silueti olan bina, Koyunoğlu’nun suluboya çalışmasıyla projelendirdiği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “aynısını tatbik edelim” sözüyle 1927 yılında yapımına başlanan 1930 yılında ise Türk Ocağı olarak açılan Cumhuriyete kimlik kazandıran bir yapı. Henüz ilk yıllarında Türk Tarih Kongresi, ilk Türk operası “Özsoy” gibi pek çok ilke ve erken Cumhuriyetin en önemli organizasyonlarına ev sahipliği yapan binanın dört bir köşesi cumhuriyet ve Türklük kokuyor. Yıldırım müzenin ve temsil ettiği 76 yıllık yarışma geleneğinin ülkemiz ve cumhuriyet açısından önemli bir hafıza olduğunu belirterek, yarışmanın söz konusu süreç içindeki sanatsal akımları, dönüşümleri, toplumsal olayları yansıtması bakımından önemli bir misyon üstlendiğini belirterek bu anlamda Türk sanatının belleği niteliği taşıdığını, genç sanatçıların sanat yolculuğunda önemli kilometre taşını oluşturduğunu ifade etti. 
I M G 7770“Yarışma sayesinde Türk sanatında bir bellek oluşturuluyor”
Yıldırım, “Bu yarışmayla aslında Türkiye’de 1939’dan bu yana sanatın genel eğilimi, dönüşümü, yaşanan toplumsal olayların sanata yansıma biçimi yani sanat, sanatçı, toplum ve sanat akımlarının izlerini görebilmek mümkün. Bu yarışma sayesinde Türk sanatında bir bellek oluşturulmuş oluyor. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı. Müzemiz Cumhuriyetin müzesi. 2027 yılında bizler de 100’üncü yılımızı kutlayacağız. Sahip olduğumuz koleksiyonumuz 100 yılın ötesinde, güçlü bir koleksiyona sahibiz. Bu bina yeni kurulan kente şehir kimliği kazandıran bir yapı. Atatürk’ün iddiası da bu binayı kültürel ve sanatsal açıdan Anadolu’ya ışık saçan bir yapı haline getirmekti. Böylesine önemli yapımızı 100’üncü yılına yakışacak şekilde Avrupa’da yılın müzesi olabilmek için gerekli girişimleri başlatmayı 100.yılımızda yılın müzesi olmayı arzu ediyoruz. Müzecilikte kapsayıcılığın, devamlılığın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle sloganımız ‘herkese, herkesle beraber herkes için müze’” sözlerine yer verdi.

Editör: Ramazan Atabey