7, 19, 44, 588...
Utku ŞENSOY
Başlığa bakıp sayısal loto benzeri rakamların sıralandığını zannedebilirsiniz. Oysa bundan tam 11 buçuk yıl önce, 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunduğu iddia edilen 27 el bombasıyla başlayankaranlık süreci anımsamak istedik. Aralarında Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’ un da bulunduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en kritik görevlerindeki rütbelilerle, ağırlıklı olarak gazeteci ve akademisyenlerden oluşan ülkenin vatansever, çağdaş kadrolarını hedef alan asrın kumpası ile ilgili yaşadığımız içler acısı günleri özetliyorbu rakamlar. 4 bin 160 günün ardından, savcının; "Ergenekon örgütünün varlığı ispat edilemedi" şeklindeki mütalaası ile noktalanan süreçte yitirdiğimiz değerlerimizi ifade ediyor o rakamlar;
7: Aralarında KuddusiOkkır, Prof. Dr. Türkan Saylan, Yarbay Ali Tatar gibi ifadesini veremeden ölenlerin sayısıdır…
19: Hazırlanan iddianamelerin sayısı…
44:Yaşanan kumpastaki gizli tanıkların
sayısı…
588: Tutuklananların sayısı…
Ayrıca;
1360: İfade verenlerin sayısı…
3000: Haklarında takip kararı çıkarılan
kişi sayısı…
17.000: İddianamedeki sayfa sayısı…
60.000: Dinlenen telefon sayısı…
100.000: İzlenen telefon sayısı…
Balyoz Davası ise, Ergenekon Davası’ndan daha da rezil bir davaydı.Ergenekon davasında birleştirilen iddianameler arasında neler yoktu ki? İrticayla Mücadele Eylem Planı Davası, Şile Kazıları, İnternet Andıcı Davası, İlker Başbuğ Davası, Danıştay Saldırısı Davası, Cumhuriyet Gazetesi Molotof Davası…
Tam 19 iddianame!Hepsi Ergenekon sepetine konulup tertipler, tutuklamalar dalga, dalga kamuoyu gündemine taşındı.
Peki sonuç: Koskoca bir SIFIR…
Bu davalar sürecinde önemli değerlerimiz hırpalanıp yargılamış, suçlanan yüzlerce vatansever ve ailelerinde ve kurumlarda telafisi mümkün olmayan yaralar açılmıştır. En acı olanı ise yitirdiğimiz canların artık geri gelmeyecek olması.
MACRON; “HAKSIZLIĞINI KABUL ETMENİN ERDEMİ”
Fransa’da hükumetin akaryakıt vergilerini artırma kararının ardından, 17 Kasım’da patlak veren protesto gösterilerinde gerek göstericiler gerekse orantısız güç kullanan güvenlik kuvvetleri kantarın topuzunu kaçırınca, yüzlerce gösterici yaralanırken, 82 yaşındaki bir kadın isabet aldığı göz yaşartıcı bomba nedeniyle yaşamını yitirdi. "Sarı Yeleklilerin" protestoları nedeniyle zor günler yaşayan hükumet, yakıp yıkma heveslisi marjinal grupların da protesto gösterilerine katılmasından bunalınca sokakların sesine kulak vermek zorunda kaldı.
Başkent Paris'in en lüks semtlerinde araçları ateşe verip, kafeleri mağazaları yağmalayıp tahrip eden göstericiler, 1968 yılından bu yana en büyük çaplı olaylara neden olunca geçen yıl göreve gelen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macrongeri adım atmak zorunda kaldı.
Kanımca buradan ülkemiz açısından çıkarılması gereken, bazı siyasilerin işaret ettiği gibi; bizim güvenlik güçlerimizin Gezi Olaylarındaki tutumunu eleştiren batının Paris’ deki olaylarda orantısız güç kullanması karşısında sessiz kalmaları” filan değil. Asıl çıkarılması gereken sonuç; adamlar halkın sesine öyle ya da böyle kulak verip sadece akaryakıt konusunda değil, elektrik ve doğalgaza da 6 ay boyunca zam yapmama” kararına varmalarıdır”!
Bunu Makron tarafından ister geri adım atmak, isterseniz boyun eğme olarak algılayın. Batıda iktidarlar er ya da geç sokağın nabzını tutup, halkın isteklerine kulak verip kamu yararı gördükleri durumlarda haksızlıklarını kabul etme erdemi gösterebilmektedirler.