6’lı koalisyona doğru
Can PULAK Enflasyon, seçim ve geçim kaygıları, doğal deprem, siyasi deprem filan şaşkına çevirdi milleti. 50 bine yaklaşan bilinen insanımıza mı yanalım, kimliklerini bil...
Can PULAK
Enflasyon, seçim ve geçim kaygıları, doğal deprem, siyasi deprem filan şaşkına çevirdi milleti.
50 bine yaklaşan bilinen insanımıza mı yanalım, kimliklerini bilemediğimiz binlerce kayıp yurttaşımıza mı? Enkaz yığınına dönen şehirlerimize mi, yıkılan evlere, dağılan ailelere, yetim çocuklara, soğuktan titreşen ve çadır peşinde koşan depremzedelere mi üzülelim? Yetmemiş gibi, umutlarımızı dinamitleyen siyasetçilerin iki ayağı protez 6’lı masasına mı öfkelenelim? Kılıçdaroğlu’nun ısrarına mı yoksa Akşener’in itirazına mı kızalım? Bu fotoğrafa bakıp, neredeyse zil takıp oynayacak AKP’lilere mi?
Ne yapacağımızı şaşırdık işte.. Deprem enkazına az daha siyasi enkazı da ekliyorduk. Enkazın birini kaldırmadan, diğerini yükledik üzerine. Allahtan son dakikada yanlıştan dönüldü de, şimdilik kurtulduk ikinci felaketten. Kurtulduk ama testi çatladı bir kere. Bu testiyle seçim nasıl kazanılacak, iyi düşünmek lazım. Diyelim kazanıldı, her kafadan bir sesin çıkacağı 6’lı koalisyona doğru gitmez mi Türkiye? Geçmişte koalisyonlardan çok zarar görmemiş miydik? Ya yine görürsek, ya yağmurdan kaçarken doluya yakalanırsak?
Gelin şeytanın avukatlığını yapalım biraz. Siyasi yıldızı hayli yükselen Meral Akşener, nasıl oldu da birden (Kılıçdaroğlu’nu istemezük) diye sesini yükselterek, 6’lı masayı dağıtmaya çalıştı. Siyasi kulislerde elaltından AKP-İYİ Parti flörtünden bahsediliyor. Recep Tayyip Başkan, Başbakan yetkileriyle donatılan Akşener de Başkan Yardımcısı olacak. İki sene sonra birlikte Parlamenter sisteme dönecekler. Olmaz olmaz demeyin, siyasette her şey çok kolay oluyor işte. Rahmetli Demirel boşuna söylemedi (siyasette dün dündür, bugün de bugün) lafını.
Peki Akşener niye döndü 6’lı masaya? Dönüşten pek memnun olmadığı, liderlerin Saadet Partisi önünde verdikleri fotoğraflardan net bir şekilde anlaşılıyordu. Ama partinin aklı başında kesiminden ve tabanından öyle bir tepki gördü ki, İyi Parti’yi siyaset mezarlığına sürüklememek için tıpış tıpış dönmek zorunda kaldı. Bu dönüş Akşener’e değil, Kılıçdaroğlu’na yaradı.Çünkü tabandaki Akşener kızgınlığı, İYİ Partiden kitleleri Kılıçdaroğlu’nun asfaltına yöneltti. Akşener’in kayıp oyları, Kılıçdaroğlu’nun kazanç hanesine yazıldı yani.
Kılıçdaroğlu seçimi kazanır ya da kazanamaz. Ben de kazanamayacağına inananlardanım. Ama bu iktidarın değişmesini isteyen herkes, oyunu Kılıçdaroğlu’na vermek zorundadır. Seçim çok adayla değil, tek ve güçlü adayla kazanılır. Siyasi iklim daha güçlüsünü çıkartmadığına göre, hepimiz istesek de istemesek de oylarımızı Kılıçdaroğlu’na vereceğiz. Gönül Mehmet Haberal’ı, Yılmaz Büyükerşen’i, İlhan Kesici’yi görmek isterdi Başkanlıkta ya da adlarını bilemediğimiz pek çok değerimizden birini. Ama olmuyor işte, elimizdeki malzeme bu. Malzeme buysa, adayımız da Kılıçdaroğlu’dur.
Şeytanın avukatlığına soyununca, akla başka şeyler de geliyor. Acaba seçim 14 Mayıs’ta yapılabilecek mi? Yüksek Seçim Kurulunun deprem bölgesine gönderdiği 80 kişilik ekibin raporu (seçim için zemin ve ortam müsaittir) diye gelecek mi? Aksi gelirse, Yüksek Seçim Kurulu seçimi en az bir yıl erteler mi? AKP Genel Başkanı kaybedeceği bir seçime kolay kolay (evet) der mi? Bir yıl değil, iktidarda bir saat bile kalmaması gereken bir iktidar, işler kötüye giderken sandığı milletin önüne koyar mı? Koyuyorsa eğer, bizim aklımıza gelmeyen gücü ve teminatı var demektir. Bu ne ola ki?
Şeytanın avukatı şunu da düşünüyor.. HDP bu seçimin anahtarı. HDP’siz başarı yolu, AKP’ye de 6’lı masaya da açık gibi görünmüyor. HDP şimdilik 6’lı masaya göz kırpıyor ama yarın ne olur bilinmez. Siyaset bu,siyasette dün dündür, bugün de bugün.. Şeytanı da, avukatını da kovalayıp geleceğe yönelik umudumuzu kaybetmemeye çalışmak, en doğru şey galiba. Geleceğin güzel olacağına inanalım tekrar. Gelecek (partisi değil) umudu, ülkemizin ve devletimizin, insanımızın hayrına olur inşallah…