65 yaş-Diyanet ve CHP
Can PULAK
İnanmak istemiyorum ama, biz 65 yaş üstündekileri öldürecekler galiba. Öyle ya, kontrol için hastaneye,sağlık ocaklarına bile saat 10.00’dan önce gidemiyorlar, açlık kan tahlillerini yaptıramıyorlar.
O kadarla kalsa iyi, minibüslere ve otobüslere bile yasak saatlerinde almıyorlar.Yürüyüş ve spor için kızgın güneşin altında saat 10.00’dan sonra sokağa çıkmak zorundalar. Bazı tatil bölgelerinde akşam 20.00’den sonra restoranlara giden ihtiyarlara, 3200 TL ceza kesenler bile var. Olacak iş mi, ülkeyi Ankara’dan bir eli yağda öteki balda yönetenlerin umurlarında bile değil.İhtiyarlar feryat ediyorlar, seslerini duyurmak için son enerjilerini harcıyorlar ama, Ankara Ayasofya’ya, Diyanet İşleri Başkanına, siyasete kilitlenmiş, çığlıkları duymuyor bile.
Ayasofya ve Diyanet İşleri dedim de tekrar aklıma geldi. 29 yıldır Ayasofya’da hem ezan okunuyor, hem namaz kılınıyordu.Hem geçen yıl (önce Süleymaniye’yi doldurun bakalım) diyen AKP Genel Başkanı değilmiydi? Türkiye’nin hayati onca sorunu varken, ordumuz üç cephede birden çarpışırken, ekonomi can çekişirken, işsiz sayısı 9 milyonu bulmuşken, tek meselemiz Ayasofya’mıydı? Peki Sultanahmet ve Süleymaniye gibi ünlü camilerimizi dolduramazken, niye yenilerini yaparız ki? Çamlıca’da 60 bin kişilik camiye ihtiyaç mı vardı, Taksim ve Levent’te cami yokmuydu ki,yenilerini yapmaya kalkıştık? Böyle nereye varmaya çalışıldığını biliyoruz, görüyoruz. Kör değiliz ki…
Dünyanın en güzel kutsal kitabına sahibiz.Türkçesini çok sık okur, yüreğimi ve ruhumu huzura kavuştururum. Ama kuran-ı Kerim’de anlatılanlarla, günümüz siyasal islamındaki uygulamalar çok farklı. Hayretle, dehşetle ve üzüntüyle izliyorum bu farkı.Bizim dinimizde sevgi, saygı, hoşgörü, iyiye ve güzelliğe yürüyüş, şefkat, merhamet, doğruluk, dürüstlük, kardeşlik var. Ötekileştirmek, insanları düşman hale getirmek, zulmetmek, kötü yönetmek, menfaat ve hele dinimizi sapkınların eline düşürmek, ümmeti hurafelerle kandırmak, yobazlık yapmak, kutsal kitabımızı istediğin yöne çekmek, tarikatların kaynağı olarak göstermek yok. Bunca çok değerli ilahiyatçı bilim adamımız var ama, meydan çakma bilim adamlarına, sözde profesörlere kalmış, her gece onların zırvalarını dinlemek zorunda kalıyor bu millet.Yandaş televizyonlarla tirajları yerde sürünen 3-5 gazete pompalıyor bunları. Hele komedyen hocalar var ki (Cüppeli Ahmet Hoca)gibi, bunlar ciddi bir ülkede olsa, değil televizyona sokağa çıkmalarına bile izin verilmez.
Gelelim Diyanet İşleri Başkanlığına.. 5-6 çok ciddi bakanlığın toplam bütçelerinden çok daha fazlasına sahip bu teşkilat, üzülerek söylemek zorundayım ki benim gibi dikkatli, kitabına saygılı milyonlarca din kardeşimizi artık temsil etmiyor. Yıllardır görevini doğru dürüst yapmıyor ve siyasal İslam yöneticilerinin talimatlarına paralel şekilde hareket ediyor. Hele son Ayasofya olayındaki rezalet, bardağı iyice taşırdı. Nedir bu Atatürk düşmanlığı, hangi hakla Türkiye’yi kuran kahramanımıza dil uzatıyorsunuz? Dikkat edin,birgün elinizdeki kılıç, Ata’mıza uzanan o dilleri kesebilir. Aman dikkat, ateşle oynamaya başladınız artık.
Atatürk olmasaydı, hiçbiriniz hatta hiçbirimiz yoktuk yada Hristiyanların yönetiminde köleydik. İstanbul’u Fatih fethetti ama, son Padişah Vahdettin İngilizlere teslim edip kaçtı. İstanbul’un son fethini Atatürk’ümüz yaptı, bunu sakın unutmayın.Bu arada bir şeyi daha unutmamanız lazım. Atatürk’ten AKP yönetimine kadar hepimizin nüfus kağıtlarının din hanesinde (İslam)yazardı, sayenizde bu da kaldırıldı. Şimdi AKP yönetimin verdiği nufus kağıtlarımıza göre, hepimiz dinsiziz sanki.
Allahtan AKP yönetiminin (çevir kazı yanmasın) dilli bir sözcüsü var. Ömer Çelik, Diyanet İşleri Başkanın Ata’mıza saygılı milyonları öfkelendiren ve haklı olarak çileden çıkaran sözlerini bir miktar düzeltmeye çalıştı. Tepki öylesine yoğun ve büyük oldu ki, samimiyetinden şüphe edilse bile Çelik’in ifadeleri, az da olsa ortalığı yatıştırmakta fayda sağladı. Çelik Ata’mıza saygıdan, büyüklüğünden, değerli komutanlığından, kurtacılığından filan bahsetti ama, Diyanet İşleri Başkanına o cesareti verenlerin bıyık altından güldüklerini görür gibi olduk hepimiz.
Aslında CHP’de doğru dürüst mücadele edemedi bu siyasal İslamcılarla. Kendi iç kavgalarından pek fırsat bulamadı. AKP’nin sun’i ve sık değişen gündemlerine cevap yetiştirmek, CHP’nin başlıca görevi oldu.Oysa 138 milletvekiliyle gerçek, ciddi ve doğru dürüst muhalefet yapılabilseydi, AKP bu kadar rahat hareket edemez, meydan bu derece boş kalmazdı. Kurultay hazırlıkları nedeniyle, Ayasofya işini bile iyi yönetemediler. Dindar yaşlıların oylarını kaybetmemek için, baştan seslerini bile yükseltemediler. Oysa 40-50 milletvekiliyle Ayasofya’nın içindeki 29 yıldır açık olan camiye birkaç gün önceden gidip bir namaz kılabileydi Kılıçdaroğlu, oyunu belki de bozabilirdi. Herneyse olan oldu bir kere…
CHP Kurultayını tamamladı ve tek aday Kılıçdaroğlu’nu bir kere daha Genel Başkanlığa seçti. Bizlere hayırlı ve uğurlu olsun demek düşer. Tıpkı seçilen her Genel Başkana baştan dediğimiz gibi..Ama gönlümden geçeni sizlerle paylaşmak istiyorum. Dilerdim ki, iyi ve dürüst insan Kılıçdaroğlu kurultayda çıkıp (10 yıldır Genel Başkanınızım. 9 seçim kaybettim ama son belediye seçimlerinde partime başarı kazandırdım. Buna rağmen iyice yoruldum ve 72 yaşına geldim. Artık siyasetin gençleşmeye ihtiyacı var ve bu konuda ilk örneği de ben vermek istiyorum. Sizlere 3 aday öneriyorum.Faik Öztrak-Özgür Özel ve Engin Özkoç. Yerimi bunlardan birine rahatça bırakabilirim Ayrıca siz delegelerin önerilerine de açığım) diyebilseydi eğer, inanın tarihe geçerdi. Ama yapamadı bu fedakarlığı ve o da oturduğu sıcak koltuğu, diğerleri gibi terk etmek istemedi. Yapacak bir şey yok….
Yeniden seçildiğine göre ondan ve Meclis’teki diğer partilerden beklentilerimizi özetleyelim. Ekonomimiz bozuk, mutfaklarda yangın var, fiyatlar aldı başını gidiyor. İşsizlik engel tanımadan tırmanıyor. Müesseseler kapanmamak için son güçlerini harcıyorlar.Emekliler ve dar gelirliler perişan durumda.Hazinemizde para kalmadı. Habire yeni para basıp duruyoruz. Lütfen bunlarla mücadele edin ve Türkiye’yi düze çıkarmak için,elele verip çalışın. Artık halka gerçekleri anlatmaktan,doğruları söylemekten ve samimi davranmaktan kaçınmayın.