İSTANBUL (AA) - Dünya çapında deprem erken uyarı sistemleri konusunda çalışan bilim insanlarını bir araya getiren "5. Uluslararası Deprem Erken Uyarı Konferansı" İstanbul'da devam ediyor.
İstanbul, İstanbul Teknik, Boğaziçi ve Kocaeli üniversitelerinin katkılarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Florya Yerleşkesi'nde dün başlayan konferansta bugün "Deprem Erken Uyarı Sistemlerinde Yeni Teknolojiler ve Algoritmalar" hakkında sunum yapıldı.
Acil Afet Bilgi Sistemleri (EDIS) Teknolojiden Sorumlu Direktörü (CTO) Dr. Süleyman Tunç, konuşmasında, Marmara'da deprem erken uyarı sisteminin kurulması için çalıştığını söyledi.
Deprem erken uyarı sistemi EDIS'i kuran ve geliştiren Tunç, "En büyük maliyetlerden birisi sensörlerin satın alınmasıdır. Deprem uyarılarını insanlarla paylaşıyor. İstanbul'da 98 bin binadan bahsediyoruz. Bu binaların yerine hemen yenisini yapamayacağımıza göre, en azından bir kişinin bile canını kurtarabilmek için neler yapabiliriz diye düşünüp ortaya çıkarttığımız bir proje. Amacımız, depremin konumuna ve yerine bağlı olarak, 3-4 saniyeden 40-50 saniyelere kadar süren erken uyarı vermek. Depremin yerine ve uyarı verdiğimiz yere göre değişiyor. Bizim öncelikle yapmak istediğimiz tek şey, insanlara evlerini boşaltmak değil, evlerinde bir yere toplanmalarını sağlamak." ifadelerini kullandı.
Deprem erken uyarı sistemindeki ikinci hedeflerinin ekonomik kayıpların önüne geçmek olduğunu belirten Tunç, şöyle devam etti:
"En önemli örneklerden biri 2022 Kasım ayında Düzce'deki deprem için İstanbul'a 45 saniye önceden uyarı verdik. Düzce depremlerinde daha yeni kurulumlarımız bitmişti. En yakın istasyonlarımız da Adalar ve Yalova tarafındaydı. EDIS'in ağı geliştikçe, EDIS'in kurtardığı hayat sayısı artacaktır. Maalesef rakibimiz yok, keşke olsa. Türkiye'de deprem erken uyarı sisteminden bahsetmek mümkün değil. Geçmişte çok çalışmalar yapılmış, bazı başarılı hikayeler var ama günümüzde özellikle Marmara için bir uyarı verebilme şansı kimsenin olmamış."
Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Anıl Dindar, haziran ayında kurulan Marka Araştırma Merkezi'nin (MARTEST) kurulma sebebinin, ülkede ihtiyaç duyulan bir eksikliği kapatmak olduğunu ifade etti.
Ulusal ölçekte ve uluslararası seviyede çalışmalar yapabilecek bir laboratuvarın kurulmasının önemine vurgu yapan Dindar, "Aynı zamanda da yer ve deprem mühendisleriyle yapım mühendisliğiyle ortaklaşa çalışabileceği -hatta ülkemizde şu an için var olmayan ama gelecekte olmasını istediğimiz tsunamiye yönelik araştırmaları da barındıracak şekilde- bir merkez kurulmasıdır. Bu merkezin kurulmasının temel amacı esasında ilerleyen çalışmalarda yurt dışındaki örneklerini Türkiye'mize getiriyor olmak ve ilk olarak yaptığımız çalışma, 2023 ve 2028 yılları arasında gerçekleştirecek olan, yine haziran ayında başladığınız Japon hükümetinin desteklediği, finanse ettiği bir çalışmadır. Bu çalışma Japon hükümetinin Uluslararası İşbirliği Konseyi Fonu ile Japon Bilim Araştırma Fonu'nun ortaklaşa kaynak sağladığı, bilgi ve teknolojiyi transfer ettiği bir çerçevede gerçekleşiyor." diye konuştu.
- "Fayın üzerinden veri alabiliyoruz"
İstanbul Gaz ve Doğalgaz Dağıtım AŞ (İGDAŞ) AR-GE uzmanı sismolog Dr. Zeynep Coşkun, fiber optik kabloların yeni bir teknoloji olduğunu, dünyada son 5 yıldır sismoloji alanında kullanılan yöntem olduğunu kaydetti.
Coşkun, "Bizim gözlemlediğimiz, verisini aldığımız fiber optik kablonun yeri bizim için çok önemli. Çünkü Kuzey Anadolu fayı, Marmara Denizi'nin içinden geçiyor ve bizim kullandığımız fiber kablo buradaki iki segmenti kesiyor. Biz fayın üzerinden veri alabiliyoruz ama çok yeni bir sistem olduğu için çok çalışılması gerekiyor. Fiber optik kablodan aldığımız verileri şu anda kullanmakta olan erken uyarı sistemlerine nasıl entegre edebiliriz diye teknik bazı aşmamız gereken noktalar var. Biz İGDAŞ olarak Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüyle çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Konferans bugün sona erecek.