Haber Merkezi - 34. Ankara Film Festivali'nde altı gün geride kaldı. Ulusal Yarışma’da günün ilk gösterimi Tunahan Kurt imzalı Karganın Uykusu’ydu. Uyurgezerlik sorunuyla baş etmeye çalışan Nasip’in karısının ölümünden olayı duyduğu şüphe ve pişmanlıkla oğlunu yeni bir geleceğe hazırladığı filmde yönetmen Tunahan Kurt, ‘Hikayenin uyurgezerlik kısmı kuzenimle Adana’da damda uyuduğumuz zamanlardan geldi. Diğerleri kurmaca ama hikayenin çıkış noktası orası. Her şeyden olması gerektiği kadar var. Hayatın içindeki dram, komedi ve aksiyon kısmı da böyle. Teknik olarak şunu eklemek istiyorum, film aslında bu kadar karanlık değil. Her salonda farklı görünebiliyor, belki bir hata oldu. Mekan da maden aktarım tesisi, benim çocukluğumun geçtiği yer. Yıkılacaktı ama yıkılmadan önce orada bir şeyler yapmak istedim. Kravat, tüfek ve can yeleği üçlemesi vardı duvarda. Karga sesi onun ölümünü temsil ediyordu. Karga zaten mitolojide ölümü temsil ediyor. Uyku, ölümün yarısıdır. Reaksiyonlarını uykuda veriyordu. Bazen kargayı da hatırlatıyordu, sesi ve gırtlak hareketleri gibi. Bunlar filmdeki metaforik anlatımlar. Ayrıca hepinizin huzurunda tüm ekibime de teşekkür ediyorum, bana inandıkları ve yanımda durdukları için,’ dedi.
Filmin oyuncusu Yusuf İnan Güneş: İnsan kaçakçısı bir karakteri oynadım. Olabildiğince gerçeğe yakın ve sade bir şekilde hayat vermeye çalıştım. Film, Neredeyse tek mekanda çekildi. Ekip orada bir çiftlik evinde kaldı. Atmosfere girmemize çok etkisi oldu. Düşük bütçe ve güçlü bağlar ile ortaya çıktı film. Adana’da da güzel ödüller aldı, umarım böyle devam eder.
Filmin oyuncusu Nesrin Yari: Filmde evini terk etmiş bir mülteciyi canlandırdım. Leyla karakterini çok severek oynadım.
Türkiye prömiyerini Ankara Film Festivali’nde yapan Melisa Önel’in Aniden filmi yıllar sonra İstanbul’a gelen Reyhan’ın koku alamadığını fark etmesi üzerine şehirdeki geçmişinin peşine düşmesini anlatıyor… Filmin oyuncusu Defne Kayalar: “Ben içten içe bu çok farklı bir tecrübe. Bunun içinde olmak için ne yapmam lazım diye düşündüm. Burnuma çok fazla baktılar, görüntü yönetmeni uzun süre burnuma baktı, burnumla rolü aldım diyebilirim. Çünkü hakikaten çok fazla şey yapmadan Melisa’nın anlatmak istediği her şeyi anlatmak gerekiyordu. Benim için asıl önemli olan Melisa’yı anlamaktı. Bu kesinlikle yönetmene ait bir film. Onun kafasının içindeki hikâye, onun kafasının içindeki dünya. Benim bütün konsantrasyonum, benim adıma her an Melisa’nın gözünün içine bakmaktı.”
Filmin oyuncusu Öner Erkan: “Ben de senaryoyu okudum ve çok sevdim senaryoyu. Sonrasında da acaba yapabilir miyim endişesini ben de taşıdım. Epey bir vakit geçirdik. Çekime giremeden önce çok çalıştık.” Yönetmen Melisa Önel: “İmgeler üzerinden bir hikâye kurmaya başlıyoruz. Sonra karakter büyüyor, bizi kapsıyor, sonra dört yıllık bir şeye dönüşüyor. Filmin adı neden aniden sorusuna karşı. Bize tınısı çok güzel geldi. İnsan bazen aniden hayatını değiştirmeye karar veriyor, onun bir karar olduğunu bile fark etmeden.” Senarist Feride Çiçekoğlu: “Melisayla çok uzun bir iş birliğimiz ve arkadaşlığımız var. Beraber olmak için hikâye yazıyoruz. Bu hikâye de öyle başladı.”
Umut Subaşı’nın Sanki Her Şey Biraz Felaket filmi tesadüflerin bir araya getirdiği yeni neslin kavgalarını mizahi şekilde karşımıza getiriyor. Yönetmen Umut Subaşı :“Çok yakın hisler, benzer hisler, yaşadığım şeyler, gördüğüm şeylerdi. Dolayısıyla çok kişisel bir film olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası ben genel olarak seyircide net bir şey belirlememek istiyorum. Seyirci ne istiyorsa onu alsın. Bunun sonundan mutsuz ayrılmak isteyen mutsuz ayrılsın. Hüzünlü ayrılmak isteyen hüzünlü ayrılsın. Gülerek ayrılmak isteyen gülerek ayrılsın istiyorum. Dolayısıyla böyle çok net bir hedefim yoktu. Biraz arada bir son olduğunu söyleyebilirim. İstediğim şey biraz öyleydi. Hem umutlu gibi ama o kadar da umutlu değil gibiydi benim istediğim şey. Özgün bir dil yaratmak, kendi sinemamı ortaya koymak için çaba sarf ediyorum diyebilirim.”
Filmin yapımcısı Cemre Erül: “Biz Umutla son kısamızı birlikte çektik. Bu film de ikimizin birlikte ilk uzun metrajı. İlk andan beri, Umut’u tanıdığımdan beri zaten onun düşüncelerine çok güveniyordum. Dengeli, güzel bir çalışma süreci oldu bizim için. Onun vizyonuna her şekilde güveniyorum. Bundan sonra ne olacak merak ediyorum.”
Uluslararası seçkide Estibaliz Urresola Solaguren imzalı Arıların 20.000 Çeşidi / 20.000 Species of Bees gösterildi. Basklı yönetmen Estibaliz Urresola Solaguren'in cinsiyet kimliklerine ve geçiş süreçlerine şefkatli ve duygusal bakan ilk uzun metrajlı filmi, prömiyerini 2023 Berlin Film Festivali'nde yarışma bölümünde yaptı. Sekiz yaşındaki Sofia Otero en iyi başrol ödülünü kazanarak bu ödülü kazanan en genç oyuncu olarak tarihe geçti. Tibor Bánóczki, Sarolta Szabó imzalı Beyaz Plastik Gökyüzü / White Plastic Sky 2123 yılını, dünya üzerinde hayvan ve bitkinin kalmadığı bir geleceği anlatıyor, 50 yaşına gelen herkesin bir ağaca dönüştüğü sistemde Stefan karısı Nora’yı kurtarmak için toplum kurallarını çiğner…
Alice Agneskirchner imzalı Benimle Sinemaya Gel / Come With Me to the Cinema Erika ve Ulrich Gregor tarafından kurulan Forum girişimi, Peter Greenaway, Jim Jarmusch ve Michael Moore gibi ünlü sinemacılara ilk filmlerini göstermeleri için bir platform sağlayarak bağımsız sinemada önemli bir rol oynadı. Başlangıçta 1970'lerde Berlinale'nin seçkisine alternatif olarak kurulan Forum, zamanla festivalin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Film kişisel anılar, klasik filmlerden sahneler, arşiv görüntüleri, haber klipleri ve çeşitli film yapımcılarıyla yapılan röportajlar aracılığıyla film, Gregor'ların sinema sevgisinin özünü ve dönemin hafızasını ve kültürel olaylarını korumaya katkılarını yakalıyor.