31 sivil toplum kuruluşu, Kayseri’de bir çocuğun bir Suriyeli tarafından istismar edilmesi üzerine Suriyelileri hedef alan saldırılara karşı ortak açıklama yaptı. Açıklamada, sığınmacı karşıtı linç saldırıları ve toplu şiddetin yol açtığı olaylar neticesinde sığınmacıların evlerinin yakılması, araçlarının tahrip edilmesi ve dükkanlarına zarar verilmesi kınandı. Açıklamada, olayların sosyal medya aracılığıyla büyütüldüğünü belirtildi.
"Irkçı saldırganlar ve istismar faili hukuk önünde cezalandırılmalı"
Açıklamada, Kayseri Emniyeti Müdürü’nün saldırganlara yönelik ‘mağdur da Türk değil Suriyeli’ demesine tepki gösterilirken, "Mağdurun kimliğini ön plana çıkartarak yatıştırmaya çalışması sorunun başka bir yüzüdür ve kabul edilemez" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, şu ifadelere de yer verildi;
"Hem istismar olayını hem de nefret suçlarına sebep olan saldırıları kınıyoruz. Saldırılar sırasında ev, iş yeri ve araçlarda meydana gelen maddi zararlar tazmin edilmeli, suça karışan kişi ya da kişiler hukuk önünde cezalandırılmalı, istismar faili de ırkçı saldırganlar da korunmamalıdır. Hükümet bu vahim gelişmelerden siyasi olarak sorumludur. 13 yıldır daha da belirginleşen pragmatist göç siyaseti esas olarak sosyal destek ve hukuki korumadan mahrum bırakılan ve ağır sömürü çarkına sürülen mültecileri mağdur etmektedir."
Danişment Gazi ve Eskişehir Bağları Mahallelerinin aynı zamanda, mülteci ve yerli organize sanayi işçilerinin yaşadığı yerler olduğu belirtilen açıklamada, "Bir arada insanca yaşamın yolu 2017’de olduğu gibi ortak talepler etrafında örgütlenerek mücadele etmelerini zorunlu kılmaktadır. Kayseri Saya Emekçileri Derneği de bunun olumlu bir örneğidir, ancak linç saldırıları ve körüklenen nefret yerli ve mülteci nüfus arasında gelişen bu bağları parçalamaktadır" denildi.
"Irkçı saldırılara ve linçlere tanık olmak endişe verici"
Açıklamada şunlar kaydedildi;
"Son dönemde mülteciler topluca, önce Geri Gönderme Merkezlerine, sonrasında da rızası hilaflarına Suriye’nin kuzey kentlerine gönderilmektedirler. Şovenizm ve ırkçılığın yönlendirdiği teyitsiz yanlış bilgiler ve provokatif çağrılarla gelişen, Kayseri’dekine benzer galeyan, kışkırtma ve saldırıların da iktidar sahipleri ve kimi siyasi muhaliflerce daha kitlesel geri göndermeler için dayanak yapılması ve zaten yetersiz olan hukuki korumanın tamamen ortadan kaldırılması ihtimali bu süreçte güç kazanmaktadır. Biz aşağıda imzası olan kurumlar olarak; ırkçılığa ve şovenizme karşı olduğumuzu, herkes için insan haklarını savunmaya devam edeceğimizi bir kere daha duyuruyoruz. Kayseri’de yaşanan istismar ve nefret suçlarına sebep olan saldırıları kınıyor, suça karışan kişi ya da kişilerin hukuk önünde cezalandırılmasını istiyoruz. Saldırılar sırasında ev, iş yeri ve araçlarda meydana gelen maddi zararlar tazmin edilmeli, tutuklanan istismar faili gibi ırkçı saldırganlar da yakalanarak cezalandırılmalıdır. Nefret suçları cezasız kalmamalı, yeni saldırılara yol verecek cezasızlık politikası son bulmalı ve göç politikalarında insani ve kalıcı çözüm formülleri geliştirmelidir."
Açıklamaya imza koyan kurumlar şöyle:
Antikapitalistler, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, DEM Parti Göç ve Mülteciler Komisyonu, DSİP, EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu), Eko Anarşistler, Ekoloji Birliği, Emek ve Adalet Platformu, Enternasyonal Dayanışma, Göç İzleme Derneği, Göçmen Sendikası Girişimi, Halkların Köprüsü Derneği, Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır Platformu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De, İklim Adaleti Koalisyonu, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İstanbul Geri Dönüşüme Katkı Derneği, İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, İzmir Müzisyenler Derneği, İzmir Yeşil Gelecek Derneği, Jineps Gazetesi, Marksist.org, Muğla Çevre Platformu, Mülteci Medyası, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Sınırsız Dayanışma, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Validebağ Direnişi, Validebağ Savunması, Yaşamak Sosyal Alan ve Dayanışma Derneği, Yeşil Sol Parti Mültecilerle Dayanışma Çalışma Grubu.