Cemil Cahit Saraçoğlu
AK Parti iktidarının 22’nci ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 6’ncı bütçe kanunu, TBMM’ye sunuldu. Ve, bütçedeki verilerle ekonominin nasıl toparlanacağı tartışmaları da başlamış oldu. Verilere göre, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nde giderlerin 11 trilyon 89 milyar TL, gelirlerinin 8 trilyon 437 milyar TL olması öngörülüyor. Ortaya çıkan 2 trilyon 652 milyar TL bütçe açığının Gayrı Safi Milli Hasılaya (GSYH) oranı ise yüzde 6,4’e ulaşıyor.
Bütçe Kanunu teklifinde öngörülen bu devasa bütçe açığının enflasyonu daha da artıracağından endişe ediliyor. Ortaya çıkacağı olası enflasyona rağmen, 3 yılın sonunda enflasyonun tek haneli rakama indirileceği işçinin, memurun, emeklinin, yoksulun enflasyona ezdirilmeyeceği açıklanıyor. Bu büyüklükteki kamu açığının ekonomiyi büyütebileceği ancak, kaçınılmaz olarak iki yönlü enflasyonu da tetikleyeceğine işaret ediliyor. Yani arz/maliyet yönlü maliyet enflasyonun yanı sıra, kamu harcamalarındaki artışın neden olacağı bütçe açığından kaynaklı talep yönlü bir enflasyonun da oluşabileceği dile getiriliyor. Bu çerçevede ilk olarak 2023 yılında yüzde 65 beklenen enflasyonun, 2028’de yüzde 4,7’ye nasıl düşürüleceği kafalarda soru işareti olarak kalıyor. 2024’te de enflasyonun yüksek hızda olacağı hesaplanırken, bunu da faiz artışlarının izleyeceğine dikkat çekiliyor. Bu durumun da emekli, işçi ve küçük üreticileri oluşturan geniş halk kesimlerinin borç yükünü artıracağı vurgulanıyor.
İçerideki rakamlar böyle olurken enerji, hammadde ve döviz darboğazının hüküm sürdüğü ve Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ekonomilerinin durgunluğa girdiği bir dönemde, hem kamu harcamalarıyla pompalanan bir talebi karşılayabilecek ve hem de fiyat artışlarına yol açmayacak bir üretim artışının iktisat teoreminde yer almadığına dikkat çekiliyor.
Orta Vadeli Planda (OVP) ise ödemeler dengesinin iyileştirilmesi için uluslararası helal ürün ve hizmet pazarlarından daha fazla pay alınacağı yer alıyor. “Helal Akreditasyon Kurumu” tarafından akredite edilen kuruluşlarca düzenlenen helal belgelerin uluslararası tanınırlığını artıracak girişimlerin yürütüleceği belirtiliyor.
Yine OVP’de küresel ticarette yeşil dönüşüm ve dijitalleşme koşullarında katma değeri yüksek ihracat potansiyelinin artırılması, enerji ve imalat sanayiinde ithalat bağımlılığının azaltılması, turizm, yazılım gibi alanlarda hizmet gelirlerinin çeşitlendirilmesi yoluyla cari işlemler dengesinde sürdürülebilir bir iyileşme sağlanmasının amaçlandığına da işaret ediliyor.
Ancak deprem, ekonomik kriz ve Ortadoğu’da gelişmeye başlayan savaşın da katkı vereceği büyük çaptaki bütçe açığı ortada iken, geçen yılı yüzde 400’lerin üzerinde net kârlılıkla kapatmış olan sermaye kesiminden alması gereken vergilerin önemli bir kısmının alınmasının düşünülmemesi de yine ekonomistlerce cevabı beklenen bir soru olarak ortada bekliyor.
Üstelik bunlara rağmen bu yıl 2.2 trilyon lira tutarında 2024-2026 dönemini kapsayan 3 yılda ise 8.2 trilyon lira tutarında “vergi indirimi, istisnası (vergi harcamaları)” adı altında sermaye kesiminden verginin alınmayacağı da kafalarda başka soru işaretleri oluşturuyor.
Bilindiği üzere vergi harcaması, devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler anlamına geliyor. Teklife göre, 2024 yılında toplam bütçe geliri olan 8 trilyon 437 milyar TL’nin yüzde 26’sı düzeyinde vergi gelirinden vazgeçilecek. Bu arada 2023 yılı bütçesinde vergi harcamaları 994 milyar TL düzeyindeydi ve 2024 yılı için vergi harcaması tutarı 1 trilyon 228 milyar TL olarak tahmin edilmişti.
İstisna ve muafiyet tanınan vergilerin içinde, asgari ücretliden alınmayan ya da ihracatın, üretimin teşviki için alınmayan vergiler de var. Ancak vergi harcamalarının büyüklüğü, şirketlerin affedilen vergi cezaları ve kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarından elde edilen gelirin vergilendirilmemesi gibi örnekler nedeniyle tartışmalara konu oluyor. Bütçenin vergi harcamalarının, 2024-2026 OVP’de yer alan “Vergi harcamaları gözden geçirilecek, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacaktır” ifadesiyle örtüşmeyeceği de dikkat çekiyor.
2024 Bütçe Kanun teklifinde, sonraki yıllara ilişkin vergi harcaması öngörüleri de yer alıyor. Buna göre vergi harcaması tutarlarının, toplam gelirin 10,8 trilyon TL olduğu 2025 bütçesinde 2,8 trilyon TL ve gelirin 12,9 trilyon TL olduğu 2026 bütçesinde, 3,2 trilyon milyar TL’ye çıkacağı tahmini yapılıyor.
Bütçe verilerine göre 2024 yılında ekonomik büyüme yüzde 4’e gerilerken, işsizlik yüzde 10,3’e çıkacak. Bu yılın Ocak-Eylül (9 aylık) dönemi bütçe açığı 512 milyar lira oldu. OVP’ye göre bu yılın sonunda bütçe açığının 1 trilyon 633 milyar lira olması bekleniyor. Rakamlar geriye kalan son üç ayda 1 trilyon liranın üstünde harcama yapılacağını gösteriyor. Bu durum ise sadece deprem harcamalarında değil, yerel yönetim seçimleri yolunda da çok ciddi harcama yapılacağının planladığı sonucunu ortaya koyuyor. 2024 yılı bütçe açığı hedefi ise 2 trilyon 651 milyar lira olarak öngörülüyor.
Gelelim harcamalar üzerinden alınan vergilere… Dolaylı vergi olarak nitelendirilen bu vergilerin başında; KDV, ÖTV, özel iletişim vergisi, gümrük vergisi, damga vergisi ve şans oyunları geliyor. Bu kasamda bütçeye en büyük gelir 2 trilyon 498 milyar TL ile Katma Değer Vergisi’nden (KDV) sağlanacak. Özel Tüketim Vergisi’nden (ÖTV) elde edilecek 1 trilyon 404 milyar TL ile birlikte dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 52,7 olarak hesaplanıyor. Burada 12. Kalkınma Planına bakıldığında ise orada gelir dağılımı eşitliği vurgusu yapılırken, sıklıkla tartışma konusu olan dolaylı vergilerin payında gerileme öngörülmemesi dikkat çekiyor.
Depreme 1 trilyon TL
Bütçede en büyük gider kalemini 4 trilyon TL ile cari transferler oluştururken, deprem harcamaları için 1 trilyon 28 milyar TL kaynak ayrılıyor. Yüksek bütçe açığına gerekçe gösterilen deprem harcamalarının teklifte yer alan bütçe giderleri içindeki payı böylece yüzde 12 oluyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) ayrılan tutar 671,3 milyar TL oldu. Deprem harcamaları için sonraki yılların tahminlerinde tutar ciddi ölçüde geriliyor. 2024’te 671 milyar TL olan AFAD bütçesi, 2025’te 20,8 milyar TL ve 2026’da 22,6 milyar TL’ye geriliyor.
2023 yılı bütçesinde 887 milyar TL olarak eğitim harcamalarına kaynak ayrılmıştı. 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nde ise yüzde 14,6 oranında artırılarak 1 trilyon 615 milyar TL’ye çıkarılıyor.
En yüksek ödenek ayrılan bakanlıklar arasında ise 1 trilyon 92 milyar TL ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 732,6 milyar TL ile Sağlık Bakanlığı geliyor. İki bakanlıkta da en yüksek ödenek personel giderleri için ayrılıyor. 2024’te personel giderleri için MEB’e 790 milyar TL ve Sağlık Bakanlığına 404 milyar TL ödenek aktarılacak.
Sağlık harcamaları için 1 trilyon 650 milyar TL, sosyal yardım ve destekler için 497 milyar TL, kaynak ayrılıyor. Tarım için 384 milyar TL ve reel sektör destekleri için 376,5 milyar TL ödenek öngörülüyor. Bütçe kanun teklifinde savunma ve güvenlik için ayrılan bütçe ise 1 trilyon 113,5 milyar TL oldu. Mahalli idarelere ayrılan kaynak da 2023’te 520 milyar TL iken, 860 milyar TL’ye çıkarılıyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) verdiği öğrenim kredilerinin geri ödenmesinden 3 milyar TL gelir elde edileceği tahmin ediliyor.
2024 yılı Bütçe Kanunu teklifinde TBMM’ye 9,5 milyar TL, Cumhurbaşkanlığı’na ise 12,3 milyar TL ödenek ayrılıyor. TBMM’nin 6 milyar TL’lik personel giderleri en büyük harcamayı oluştururken, Cumhurbaşkanlığı’nda yaklaşık 6,9 milyar TL’lik mal ve hizmet alım giderleri dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanlığı’nın mal ve hizmet alım giderleri için ayrılan bütçe, TBMM’nin aynı giderlerinin 6,5 katını oluşturuyor.
2024 yılı bütçesinin 11,1 trilyon TL’lik giderlerde en yüksek ödenek 4 trilyon 564 milyar TL ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ayrılıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın en büyük harcaması ise 2 trilyon 958 milyar TL ile cari transferler için yapılacak. Ayrıca Bakanlık, 2024’te 1 trilyon 254 milyar TL faiz ödemesi yapacak.
Kanun teklifinde, bütçe ödeneklerinin programlara göre dağılımına da yer veriliyor. Buna göre, en yüksek bütçe 1 trilyon 285 milyar TL ile Hazine varlıklarının ve yükümlülüklerinin yönetimi için ayrılıyor. İkinci sırada ise 1 trilyon 237 milyar TL ile sosyal güvenlik harcamaları geliyor.
Bağımlılıkla mücadele için 2024’te ayrılan ödeneğin 9,3 milyar TL olduğu görülüyor. Bütçe Kanunu teklifinde ailenin korunması ve güçlendirilmesi başlığı altında ayrılan ödenek 11,9 milyar TL iken, kadının güçlenmesi için 3,8 milyar TL ödenek ayrılıyor.
2024 yılı bütçesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) ayrılan toplam bütçe 91,8 milyar TL olurken, din hizmetleri ve yaygın din eğitimi programları için 79,7 milyar TL ödenek ayrılıyor. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Sayıştay, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı bütçelerinin tamamının toplamı 90,9 milyar TL ediyor.
2024’ün “yumuşak karnı” bütçe açığı!
Meclis’e sunulan bütçe teklifine göre 20242’te ekonomik büyüme yüzde 4’e gerilerken, işsizlik yüzde 10,3’e çıkacak. 2023’ün Ocak-Eylül dönemi bütçe açığı 512 milyar lira olurken yılsonunda bütçe açığının 1 trilyon 633 milyar olması bekleniyor. 2024 yılı bütçe açığı hedefi ise 2 trilyon 651 milyar lira olarak öngörülüyor.
Bunlar da ilginizi çekebilir