Kalp ve damar cerrahisi branşının gelişimi ve yapılan ameliyatların spektrumunun gelişmesi, cerrahi sonuçlarda iyileşme, ölüm oranlarının azalması ve kötü hastaların dahi cerrahiye uygun olarak tanımlanabilmesi, tıp ve teknolojideki gelişmelere paralel ilerlemiştir.

Barış Durukan

Bu süreçte kalp ve damar cerrahisinde en önemli belirteç, kalp ve damar cerrahisinin olmazsa olmazı olan “kalp-akciğer makinası” yani “kardiyopulmoner baypas” dır. Bu cihaz bir pompa içerdiği için cihaza hem Türkçe’de hem de İngilizce’de kısaca pompa denilmektedir. Kalp-akciğer makinasından sorumlu olan kişiye de “perfüzyonist” ya da “pompacı” denilmektedir. Bu pompacı terimini okuyan okuyucuların yüzünde bir tebessüm belirdiğini düşünüyorum ama bu “pompacılık” o “pompacılık” değil.

Kalp-akciğer makinası kısaca kalbe gelen toplar damar kanını alarak oksijenlendirir ve bir pompa yardımı ile vücuda geri verir. Oldukça sofistike bir cihazdır. Ayarları hassas, bileşenleri komplike ve olası en küçük hata hastanın hayatına mal olabilecek kadar ciddi sorunlara yol açabileceği bir cihazdır. Dolayısıyla bu cihazı idare eden “perfüzyonist” diğer adıyla “pompacı”lık da oldukça sofistike bir meslektir. Geçmişte bu meslek usta-çırak ilişkisi ile eğitilerek edinilmekte idi. Ancak 2010’lu yılların başında Sağlık Bakanlığı tarafından bir sınava tabi tutulan mevcut meslek üyeleri sertifikalandırılarak standardize edildi ve artık dört yıllık üniversitede branş olarak ya da biyoloji gibi bir ana dal sonrası yüksek lisans programı ile sertifikalandırılarak meslek üyeleri kabul ediliyor. Ancak cerrahide olduğu gibi bu meslekte de usta-çırak ilişkisi çok önemli. Ne kadar çok hasta tecrübesi olursa bu meslektaşlarımız da o kadar ustalaşıyor bu işte ve bir kalp damar cerrahisi ameliyatında cerrahın en yakın, en önemli ve en hayati ortağı oluyorlar. Bu mesleği icra eden insanlar kalp ve dolaşım sisteminin hem anatomisinden hem fizyolojisinden hem de hastanın kan basıncı, dolaşım, organ beslenmesi gibi birçok hemodinamik veriden profesyonel olarak anlamakta ve gerekli yerde gerekli müdahaleyi yaparak cerrahi sonuçlarını ciddi manada etkilemektedirler.

Perfüzyonistlik mesleği sadece hastayla ameliyat sırasında muhatap olmaz. Ameliyat öncesi hastanın durumunun değerlendirilmesi ve cihaz ayarlarının, kullanılacak solüsyonların buna göre belirlenmesi, ameliyat sonrası yine dolaşım ile ilgili hemodinamik verilerin değerlendirilmesini gerektirir. Yeri gelir hastanın tekrar ameliyata alınması gerekir ve hekim-perfüzyonist ortak kararı alınır. Bunun dışında yine “ECMO” adı verilen özellikle akciğer hastalığı kaynaklı solunum sıkıntısı olan hastalarda kullanılan kalp-akciğer makinası benzeri cihazlarından kurulumu ve idamesinden de sorumludurlar. Bu cihaz özellikle COVID-19 pandemisi sırasında ve daha önce kuş gribi, domuz gribi gibi akciğer fonksiyonlarını olumsuz etkileyen birçok hastalıkta sıklıkla kullanılmıştır. Bunun dışında kalp ameliyatları sonrası kalbi zorlanan hastalarda ve akciğer dokusunu harap eden bazı hastalıklarda da ECMO kullanımı gündeme gelmektedir. ECMO kalp-akciğer makinasına göre çok daha uzun süreler hastaya destek verir, bu süre 7 gün veya daha uzun bile olabilmektedir. 

Perfüzyonistlik mesleği genel olarak diğer branşlardaki sağlık personeli dahil, ama daha çok tıp dışı insanlar tarafından pek anlaşılmaz. Bazen “iki düğme çeviriyor işte, ne var ki” diyecek kadar ileri gidilebiliyor. Kalp ameliyatı olmadığında dinleniyor olmaları bazen diğer sağlık personelinin gözüne batar hatta işi anlamadıkları için şikayette bulundukları bile olur. Ancak bu meslek gerçekten sofistike, zor ve stresli bir meslek olup ciddi bilgi, birikim, tecrübe gerektirir. Perfüzyonistlerin zeki, atak, cevval ve çok hızlı karar verebilen pratik insanlar olması gerekir. Yani anlayacağınız her babayiğidin yapacağı bir iş değildir. Kendilerine maalesef bizim branşın hekimleri tarafından dahi yeterli önem ve saygının verilmediği anlar olmaktadır. Bu durum ekip işi ilişkileri ve işin kalitesini etkiler, zannımca olmamalıdır. Kalp damar cerrahisi ameliyatları bir ekip işidir ve birçok ameliyat kalp-akciğer makinası olmadan olmaz, dolayısıyla perfüzyonist olmadan olmaz.

Ülkemizde perfüzyonistler namı değer pompacılar tabi meslek adının da başka çağrışımlar yapması sebebiyle bazı şakalara da sıklıkla malzeme olurlar:
“Abi ne iş yapıyorsun?”
“Pompacıyım abi”

Garip gelebiliyor tabii hemen başka çağrışımlar yaptığı için “pompacı” kelimesi. Bir dönem kız istemeye giden bir perfüzyonist arkadaşa takılmıştım: “Kız isterken babası ne iş yapıyorsun diye sorunca sakın pompacıyım deme vallahi kızı vermezler, adam seni yaka paça kovalar” diye. Neyse ki istediği kız da pompacı olduğu için aile mesleğin ne olduğunu biliyormuş, herhangi bir zorluk çekmeden kızı alabilmişti. 

Meslek olarak zor ve komplike, oldukça stresli ve yorucu bir meslektir perfüzyonistlik. Tüm sağlık personeli gibi icabı, nöbeti ve yoğun mesaisi vardır. 36 hatta 48 saat pompanın devam etmek zorunda kaldığı vakalarda bulunmaları gerekir. Kalp damar cerrahisindeki güncel gelişmelerden de haberdar olmaları, okumaları ve kendilerini güncellemeleri gereklidir. Ülkemizde bu amaçla “Perfüzyonistler Derneği” kurulmuştur ve bu mesleği icra eden arkadaşlarımıza her tür konuda destek vermeye çalışmaktadırlar.

Özellikle üniversite tercihi yapacak gençlerin bu meslek hakkında bilgi sahibi olmalarını ve belki de perfüzyonistliğin kendilerine çok uygun bir meslek olarak tercih edebilecekleri bir alan olduğunu hatırlatmak isterim. Mesleğin ne olduğu ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.perfuzyon.org.tr adresinden ulaşılabilir ve ayrıntılı bilgi edinilebilir. 

Bu yazı vesilesi ile tüm perfüzyonist yani “pompacı” meslektaşlarımıza özverileri ve cerrahın her zaman yanında, yakınında durdukları, destek oldukları ve sonsuz emek ettikleri için teşekkür ediyorum.