Mardin'de evde çıkan yangında 2 çocuk dumandan etkilendi Mardin'de evde çıkan yangında 2 çocuk dumandan etkilendi

Dicle Kavak Ekmekci / Ankara

Hayatın her alanında engelsiz bir dünya için engellilerin sorunları, engellilerin toplum içerisine entegre edilmesi ve engellilerin ekonomik alana dahil edilmeleri için Birleşmiş Milletlere üye ülkeler Mayıs ayının ikinci haftasını Engelliler Haftası olarak kutluyor.  Tüm dünyada engelli insanların sorunlarına dikkat çekmek, onları topluma kazandırmak, eğitim ve istihdam alanlarının desteklenmesini sağlamak için kutlanan Engelliler Haftası kapsamında Engelli Hakları Mücadele Platformu Başkanı Halil Tanık ile görüştük. Tanık engellilerin günümüzde yaşadıkları sorunlar üzerine gazetemize açıklamalarda bulundu. Halil Tanık

Görme engelli Halil Tanık, tek gözünü doğuştan, diğer gözünü de bir kaza sonucu kaybediyor. 24 yıl boyunca ailesiyle beraber Şanlıurfa’da yaşıyor ve engeli sebebiyle okula yönlendirilmeden eğitim öğretime katılamıyor. 24 yaşında Ankara’da açılan bir engelli yaz okulu programına katıldıktan sonra ilkokul diploması alıyor. Ortaokulu bir senede bitiren Tanık, liseyi 2.5 yılda tamamladıktan sonra üniversitede iki yıllık Radyo Televizyon Programcılığı eğitimi alıyor. Hemen ardından dört yıllık Coğrafya bölümünü tamamlıyor. Eğitim görmediği yıllara adete meydan okuyan Tanık, hala bir üniversitenin dört yıllık Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitimine devam ederek üçüncü üniversitesini bitirmeyi hedefliyor. Aynı zamanda bir çağrı merkezinde de görev alarak geçimini sağlayan Tanık, engelli bireylerin istihdama katılımını desteklemek amacıyla Engelli Hakları Mücadele Platformu’nun yöneticisi olarak engelli haklarını korumak adına çalışmalarına devam ediyor. 

“Engelli bireyler yaşamak için çalışmak zorunda”

Tanık, günümüzde engellilerin yaşadığı üç temel sorundan bahsediyor, yetersiz istihdam, erişilebilirlik sorunu ve engellilerin siyasette yer alamaması. Tanık, engellilerin istihdam sorunları üzerine, “Engelli Hakları Mücadele Platformu, engelli bireylerin haklarını savunmak, engellilerin kamuda istihdam edilmesi için mücadele etmek için kuruldu. Çünkü kamuda 2016 yılından beri yeterince engelli ataması yapılmıyor. Kamuda engellilere dava çok yer verilmesi ve sınırlı kontenjanların arttırılması gerekiyor. Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı (EKPSS)’na 130 bin kişi girdi fakat senede bir gerek 2000 ile 2000 kişi arasında 90 puanla ancak atama yapılabildi. Engellilerin topluma herkes gibi eşit bir şekilde katılabilmesi için öncelikle engellilerin ekonomik gücünün yükseltilmesi gerekiyor. Bunun içinde öncelikle engellilere kadro vermek gerekiyor” diyor ve son 12 yılda engelli bireylere kamuda açılan kadro sayılarını vurguluyor, “ 2012’de 4861 kadro, 2013’de 8115 kadro, 2014’de 4151 kadro, 2015’te 1950 kadro, 2016’da 6113 kadro, 2017’de 2545 kadro, 2018’de 2504 kadro, 2019’de 1304 kadro, 2020’de atama yok, 2021’de 2118 kadro, 2022’de 2865 kadro ve 2023’te 2287 kişilik kadro”. Tanık devamla, Engelli bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamak, ilaçlarını almak, topluma karışmak için çalışmaya ihtiyaçları var. Dezavantajlı gruplar olarak hayatını sürdürmekte olan biz engelli bireyler özel sektörde iş bulamıyoruz. Bulsak bile çok ağır beden işleri veriliyor. Bu nedenle kamudaki engelli istihdamı arttırılmalı” açıklamasında bulunuyor.

“Erişilebilirlik meselesi çözülmeli”

Ülkemizde Sosyal Devlet anlayışı ile engelli haklarının korunması yasalar ile güvence altına alınmıştır. Anayasamızın 61. maddesinde “Devlet engellilerin korunması ve toplum hayatına intibakını sağlayıcı tedbirler alır” ifadesi engellilerin korunması ve yaşama katılımlarına yardımcı olunmasını amaçlamaktadır. Erişilebilirlik; 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'da binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin engeli olan bireyler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olması şeklinde tanımlanmaktadır. Kentsel yaşamın engellilerin erişilebilirliğine uygun olarak düzenlemesi yasal olarak zorunludur. “5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılı çevrede engellilerin erişebilirliğinin sağlanması için planlama, tasarım, inşaat,  imalat,  ruhsatlandırma  ve denetleme süreçlerinde erişilebilirlik standartlarına uygunluk sağlanmalıdır. Bu Kanun kapsamında; Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapıların, Mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapıların, Özel ve kamu toplu taşıma sistemleri ile sürücü koltuğu hariç dokuz veya daha fazla koltuğu bulunan özel ve kamu toplu taşıma araçlarının, Bilgilendirme  hizmetleri  ile  bilgi  ve  iletişim  teknolojisinin, engelli bireylerin erişebilirliğine uygun olması zorunludur.”

Tanık, ekonomik güç ve engelli istihdamının dışında engellilerin yaşadığı en büyük sorunun erişilebilirlik olduğunu belirtiyor. Tanık, “Erişilebilirlik yasası düzgün işlemiyor. Kamu kurumları engellilere göre değil. Türkiye’de sayısı 12 milyonu aşan engellilerin erişilebilirlik hakkı korunamıyor.

“Engelliler siyasi arenada temsil edilmiyor”

Engellilerin istihdam sorunu yaşaması ve erişilebilirlik sıkıntısı dışında yaşadıkları bir başka problem temsiliyet eksikliği. Şu an mecliste yalnızca iki engelli milletvekili bulunuyor. Ortopedik engelli Serkan Bayram (Adalet ve Kalkınma Partisi) ve görme engelli Serap Yazıcı (Gelecek Partisi). Türkiye’nin ilk engelli belediye başkanı Turan Hançerli ise 2019-2024 yılları arasında Avcılar belediye başkanı olarak görev yaptı. 

Tanık, engellilerin siyasal aktörler ve siyasi partiler tarafından yeterince önemsenmediğini söylüyor ve siyasi arenada engelli bireylerin yeterince temsil edilmediğini vurguluyor. “Engellilik oranı yüzde 40-69 arasında olanlara ödenen aylık 1.874 liradan 2 bin 796 liraya, engellilik oranı yüzde 70 ve üzeri olanların aylığı 2 bin 811 liradan 4 bin 195 liraya, engelliler için ödenen evde bakım ödeneği ise 5 bin 96 liradan 7 bin 605 liraya çıkarıldı. Asgari ücretin yarısı bile değil. Fakat bu konu siyasal arenada ele alınmıyor. Hiçbir siyasetçi bu sorunla ilgilenmiyor. Bu nedenle engellilerin kendi haklarını savunabilmesi için siyasi hayatta engellilere daha çok yer verilmeli. Ne yerel yönetimlerde ne de mecliste engelliler söz hakkına sahip değil. Karar alma sürecine dahil edilmiyorlar. Engelli vekiller siyasette daha çok olmalı.  Engelliler üçüncü sınıf vatandaş gibi görülüyor. Seçim vaatlerinde bile engellilere yer verilmiyor”. 

Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi

Engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmek ve insanlık onurlarına saygıyı güçlendirmek amacıyla imzalanan Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Şartı'nda ilan edilmiş olan ve insanlık ailesinin tüm mensuplarının doğuştan sahip oldukları onuru, değeri, eşit ve devredilmez hakları dünyada özgürlüğün, adalet ve barışın temeli olarak kabul eden ilkeleri anımsayarak,  Birleşmiş Milletler’in, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri ile tanınan hak ve özgürlüklere herhangi bir ayrımcılığa uğramaksızın herkesin sahip olduğunu kabul ve ilan ettiğini göz önünde bulundurarak, tüm insan haklarının ve temel özgürlüklerin evrensel, bölünmez, birbiriyle bağlantılı ve karşılıklı bağımlı olma niteliği ile engelli bireylerin bu haklardan herhangi bir ayrımcılığa uğramaksızın yararlanmalarının güvence altına alınması gerekliliğini tekrar teyit ederek imzalanmıştır. Engelli Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 13 Aralık 2006 tarihli ve A/RES/61/106 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve 3 Mayıs 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Sözleşme'yi 30 Mart 2007 tarihinde imzalamıştır.

Editör: Orhan Karadağ